🍂 '7

11.9K 494 92
                                    

'Tut elimden, kalbimden
eğdir sevdaya beni
Yer kaplamam kuş kadar
koynunda uyut beni'

Minik bir bebeğin ağlama sesi bulunduğum odayı doldurunca hiç uyanmak istemediğim uykumdan el mecbur uyandım sabahın köründe. Üzerimdeki örtüyü açar açmaz yattığım yerden doğrulunca çok kısa bir süre nerede olduğumu kavramaya çalıştım. Üzerinde olduğum geniş yatağa baktığımda yanımda uyumakta olan Ömer'i görünce nedensiz bir rahatlama hissiyle ayağa kalkarak yatağımızın yanında, Ömer'in uyuduğu tarafta bulunan beşiğe doğru ilerledim. Uyanmıştı minik Eymen.

Kucağıma alarak Eymen'i sakinleştirmeye çalıştım önce ama ağlaması bir türlü son bulmuyordu. Sanırım açtı. Bağıra bağıra ağlayan bebeğe rağmen hâlâ uyanmayan Ömer'e görmeyeceğini bildiğim halde ters bir bakış atarak yanına yaklaştım ve hafifçe omzuna dokundum. "Ömer." diye seslenerek uyanmasını bekledim bir süre ama Ömer derin uykusuna devam edince biraz daha sert bir şekilde dokunmamın yanlış olmayacağını düşündüm. Sırt üstü yatan adamın omzunu tabiri caizse sertçe dürterek uyandırmaya çalıştığımda aralanan yeşil gözleri hedefime ulaştığımı haberdar etmişti.

Önce kaşlarını çattı ağır ağır. Ardından bana odaklanan yeşil gözlerine hafif bir öfke çökünce irkilerek birkaç adım uzaklaştım. "Sustur şunu!" dedi sert sesiyle. Hâlâ ağlayan Eymen'i kastettiğini anlamam uzun sürmemişti. Kolunu alnına koyarak tekrar gözlerini kapatan Ömer'e şaşkınlıkla baktım. "Oğluna 'şu' diye hitap etmen ne kadar doğru?" diye sordum ama bir yanıt alamamıştım.

"Ömer." dedim sabır dilenir gibi. "Benim bu evde ikinci günüm henüz. Farkında mısın bilmiyorum ama bana sen dahil pek çok kişi bebek bakıcısıymışım gibi davranmaya başladı bile. Ben taze gelinim, hatırlatayım unuttuysan."

Oflayarak uzandığı yerden doğruldu ve ince örtüyü bir çırpıda attı üzerinden. "Anamdan yardım isteyebilirsin." dedi benim sözlerime karşılık olarak. Evet, umursamaz bir şekilde bunu söyledi sadece. Kırılmıştım.

Eymen'i yatağa yatırarak yine beceriksizce altını temizledim. Aslında fena değildim, çünkü ilk kez bir bebeğin sorumluluğunu üstleniyordum. Yardım etmesi için uyandırdığım ama bırak yardım etmeyi, gözünün ucuyla dahi Eymen'e bakmayan Ömer ise banyoya girmişti bu esnada. Altını temizlediğim Eymen susunca gülümsememe mani olamadım. Çözüyordum yavaş yavaş ben bu işi.

Sıra karnını doyurmaya gelmişti. Belinde havlusuyla banyodan çıkan Ömer'i görünce aklıma bir plan geldi. Planı yürürlüğe koyma konusunda başarılı olsam da sonuçlandırma konusunda tam bir fiyasko olduğumu dünkü kaçma maceramdan biliyordum ama yine de bu aklımdaki planı uygulamama engel değildi.

Ömer'in dün almış olduğu mamayı hazırlayarak biberona koyduktan sonra yatağın üzerinde kendi halinde bir şeyler söylemeye çalışan Eymen'i kucağıma aldım. Bu sırada giyinen Ömer'e arkamı dönerek giyinmesini bekledim bir süre. Evet, dün akşam bana nutuk çeken Ömer odada giyiniyordu yine ve benim onun anadan üryan halini tekrar görmeye niyetim yoktu.

Kısa bir sürenin ardından arkamı döndüğümde Ömer'in giyinmiş olduğunu görünce memnuniyetle gülümseyerek yanına doğru ilerledim kucağımdaki bebekle. Yine kaşlarını çatan Ömer, dikkatle suratıma bakıyordu. Nemli saçlarını kurutma gereği duymamış, mavi kareli bir gömlek ve mavi bir kot pantolon giymişti. Başına geçirdiği şapkası ve eline aldığı tütün paketiyle birlikte odadan çıkmaya hazırlanıyordu belli ki.

"Tarlaya mı gideceksin yine?" diye sordum önce ortamı yumuşatmak için. Gergin görünüyordu çünkü. Soruma başıyla onaylayarak yanıt verince kucağımdaki Eymen'e bakarak tekrar konuşmaya başladım. "Kahvaltı saati yaklaştı ama ben hâlâ duş almadım. Ben işlerimi halledene kadar Eymen'i doyurur musun?" diye sorduktan sonra tekrar gözlerine bakmıştım büyük bir beklentiyle. Cevabı almam çok uzun sürmedi. "Hayır." dedi Ömer net bir şekilde. "Daha bir saat var kahvaltıya. Duşunu da alırsın onu da doyurursun."

Yedi Köyün Zeynebiحيث تعيش القصص. اكتشف الآن