🍂 '18

12.3K 470 67
                                    

~Ömer'den

Direksiyonu sımsıkı saran parmaklarımı gevşetme ihtiyacı duyduğumda, bakışlarımı çok kısa bir süreliğine yoldan ayırıp ellerime baktım. Sürücü koltuğunda daha rahat bir pozisyon alarak fark etmeden kastığım bedenimi ve ellerimi gevşettim. Tekrar yola odaklanıp arabayı kullanmaya devam ederken boynumu önce sağa, sonra sola yatırdım sıkıntıyla. Huzursuzdum. Üzerimdeki gerginliğin nedenini az çok bilsem de, çok fazla düşünmek istemiyordum. Beynim patlayacak gibiydi.

Köyden çıkmış, şehire doğru yol alıyorduk. Yanımda Aynur sessizce yolculuğa eşlik ediyordu. Onu şehire götürmek istememin nedeni elbette ki Zeynep'ti. Aynur'dan pek hoşlanmadığını biliyordum. Gereksiz kıskançlık yapıp benim de canımı sıkmasın diye en doğrusunun bu olacağına karar vermiştim. Aynur'a hiçbir şekilde yanlış gözle bakmayacağımı biliyor ve bana güveniyor olmalıydı. Yine de onun daha fazla üzülmesini istemedim.

"Ömer." diye seslenen Aynur, sessiz yolculuğumuza noktayı koymuştu. "Efendim Aynur." diye cevapladım onu.

"Neden beni apar topar şehire götürüyorsun? Ben köyü sevmiştim. Sultan teyzeyi ve diğerlerini de sevmiştim. Birkaç gün daha kalmak istiyordum."

Güzel soru. Ne cevap verecektim şimdi ben bu kıza?

"Benim işlerim var bugün şehirde. Hazır gidiyorken seni de götüreyim dedim. Bakma sen halamın birkaç gün kalacağım dediğine, bir haftadan az kalacağını zannetmiyorum. Senin için de sıkıntı olmaması için en doğrusu buydu." Hafifçe tebessüm ettim. "Gelirsin yine." dedim yalan söyleyerek. Aynur'un tekrar köye gelmesini Zeynep'in istemeyeceğini biliyordum.

"Yapma Ömer." dedi alaylı bir ses tonuyla. "Bana yalan söyleme. Karın istedi değil mi böyle olmasını?"

"En doğrusu böyleydi Aynur. Lütfen karımı karıştırma." dedim ama Aynur geri adım atacak gibi değildi. "Zeynep'in beni sevmediğini biliyorum ama nedenini bilmiyorum açıkçası. Benim kendisiyle bir problemim yoktu halbuki."

"Aranızdaki meseleyi bilmiyorum, bilmek de istemiyorum." diyerek konuyu kapatma girişiminde bulundum.

"Neyse Ömer, sen böyle karının dediklerini yapmaya devam et." dediğinde kaşlarımı çatmıştım. Kılıbık mı demek istemişti şimdi bu bana?

Konuyu uzatmadım. Bu şekilde Aynur'u apar topar götürmem ona ayıp olmuştu belki ama ne Zeynep'in üzülmesini istiyordum, ne de Aynur yüzünden gereksiz tavırlar yaparak benim de canımı sıkmasını.

Tekrar sessizliğe gömüldüğümüzde aklım dün geceye gitti. Dün gece Zeynep'le tam anlamıyla karı koca olmuştuk. Ona dokunurken hassas davransam da, canının acımaması için insanüstü bir çabayla kendimi kassam da bir süre sonra yeterince yavaş olmadığımı fark etmiştim. Gerçi Zeynep'in buna bir itirazı olmamıştı. Beklediğimin aksine çekingen değil, istekli davranmış, benim güzel karım mükemmel dakikalar yaşatmıştı bana. Onunla birlikte olduktan sonra tütün içmek için pencerenin önüne gittiğimde ise saçma sapan bir sürü düşünce istila etmişti beynime.

Zeynep gerçekten çok güzel bir kızdı. Bunu bütün köy, hatta çevre köyler bile biliyordu ve ben böyle bir güzelliğe sahip olduğum için gerçekten şanslı bir adamdım. Evet, onu kıskanıyordum. Kızıl saçlarına, sudan daha güzel olan yüzüne, hatta yüzündeki onu daha da güzel kılan çillerine bile benden başka kimse bakmasın istiyordum. Sadece güzelliğiyle, endamıyla değil, şefkatiyle de beni kendine hayran bırakıyordu Zeynep. Oğluma kendi evladıymış gibi şefkat göstermesi, evdekilerle olan saygılı iletişimi, cilveli cilveli bana bakan o masmavi gözleriyle hayatıma ansızın giren bu güzelliğe karşı kayıtsız kalmam imkansızdı. Ona karşı pek çok duyguyu bir arada hissediyordum. Şefkat, arzu, tutku, sevgi...

Yedi Köyün ZeynebiWhere stories live. Discover now