🍂 '17

13.8K 465 75
                                    

'Kıblem sensin, yüzüm sana dönerim
Mihrabımdır kaşlarının arası'

Birbirine kenetlenen dudaklarımız, dans eden dillerimiz ve sanki teması kesersek düşecekmişiz gibi yapışan bedenlerimiz, Eymen'in kocaman odayı dolduran ağlama sesiyle birlikte birbirinden ayrıldı. Karyolanın üzerinde debelenerek ağlayan Eymen'i kucağına aldı Ömer. Biz bu çocuğun psikolojisini yakında bozacaktık böyle önünde öpüşmeye devam edersek. Mahçup bir surat ifadesiyle Ömer'e baktığımda oğluyla konuşuyordu.

"Paşam senin uyku vaktin geldi." diyerek Eymen'i beşiğine yatırdı ama bu kez daha yüksek sesle ağlamaya başlayınca iş başa düştü. Eymen'i kucağıma alarak ağlamasına son vermesini beklerken Ömer de söyleniyordu. "Oğlum niye böyle yapıyorsun sen şimdi? Anlasana babanın halinden. Baban bir aydır bugünü bekliyor."

"Saçma sapan konuşma çocukla." dedim Ömer'e terslenerek.

"Doğruları söylüyorum ben. Hem büyüyünce oğlum da beni anlar nasılsa."

Gözlerimi devirerek karyolaya oturdum. Ömer de yanıma oturduğunda bir süre Eymen ile oynadık. Oyuncaklarını önüne dizip Eymen'e şaklabanlıklar yapan Ömer'i gülümseyerek izledim. Babasının minik bir kopyası olan bebeğe sevgiyle, şefkatle bakarken, Ömer'e babalığın ne kadar çok yakıştığını düşündüm. Eymen ile oynayıp onu güldürmeye çalışırken bazen Eymen'in, bazen de benim yanağıma öpücük bırakan Ömer'in bu sevimli halini o kadar çok sevmiştim ki, keşke hep böyle olsa diye geçirdim içimden.

Bu güzel düşüncelerin peşinden beynime kötü düşünceler de sızmıştı. Ömer'in eski evliliğinde nasıl bir koca olduğunu hayal etmeye çalıştım. Şu an benim yerimde oğlunun gerçek annesi olsaydı, Ömer daha mı mutlu olurdu acaba diye düşünmeden edemedim. Elif'le severek, benimle ise zorla evlenmişti Ömer. Şu an mutluluğunu benimle ve Eymen'le paylaşan adamın geçmişinde bir kadının yara açmış olması, beni huzursuz etti. Nihayet Eymen gülmekten yorulup uykusu gelince, gözleri kapanmak üzere olan bebeği son kez yanaklarından öptük. Oğlunu beşiğe yatırmak için ayağa kalkan Ömer, bana manidar bir bakış attıktan sonra Eymen'i yatırdı.

Ben de düşünmekte olduğum şeyleri çoktan rafa kaldırdım.

"Sen uyu yakışıklı paşam benim. Sabaha kadar hiç uyanma olur mu?" dedikten sonra tekrar karyolaya geldi Ömer. Yatağa uzanarak beni de yanına çektiğinde, başım geniş göğsünde yerini aldı.

"Sen harika bir babasın." dedim Ömer'i yanağından öpmeden önce. O da beni öptü. "Sen de harika bir annesin."

Dakikalarca öylece uzandık birbirimize sarılarak. Ömer'in saçlarımı okşayan eli beni mayıştırmış, uykumu getirmişti. Ta ki Ömer'in diğer eli yaramazlıklar yapmaya başlayana kadar. Elinin yanağımda başlayan turu, boynumda devam etti. Ardından omzuma, koluma ve kalçama hafif dokunuşlar bırakan elinin elbisenin üzerinden bile beni etkilemesini sorgulamadım. Hafifçe doğruldum ve Ömer'in bir erkeğe göre kalın ve biçimli dudaklarını öpmeye başladım. Eli kalçamı sıktığında nasıl olduysa kendimi birden Ömer'in altında buldum.

Ömer elbisemin eteğini, elini bacaklarıma temas ettirerek sıyırdı. Elbisenin önündeki düğmeleri sabırsızlanmama neden olacak bir yavaşlıkla açtı ve elbisemi üzerimden çıkardı. Yaşadığım âna odaklanmak için kendimi zorlamıştım çünkü zihnime sinsi bir yılan gibi süzülen düşünceler, hep o kara güne dairdi.

Ama Ömer o şerefsizin bana dokunduğu gibi dokunmuyordu tenime. Aradaki fark o kadar barizdi ki, zamanla kendimi tamamen Ömer'e teslim ettim. Korkmadım, tedirgin olmadım. Öyle yüce gönüllü, şefkatli bir adam tarafından seviliyordum ki şu an, çoğunlukla gözlerimi kapatarak verdiğim tepki, "Gözlerini aç güzelim." diyen adamla farklı bir boyut kazanıyordu.

Yedi Köyün ZeynebiWhere stories live. Discover now