Emily'le Joseph'in bakışmasının ardından Aycan'la Aydan da arabadan indirilip Emily'le bizim yanımıza geldi. Emily önümüzde barikat kurarken, Joseph herhangi bir tehlikeyi önlemek için arabayı kontrol ediyordu.

"Tamamdır. Herhangi bir tehlike yok. Sadece arızalanmış araba. Servis çağıralım. Gelsin alsınlar."

Joseph'in söylediklerinin ardından derin bir nefes aldım. Emily'in arabasının da kontrolünden sonra tehlikenin olmayışı ile Emily'in arabasına doğru ilerledik.

"Siz canavarları alın ve okula geçin."

Joseph'in bakışları itiraz ederken, itiraz etmemesi için hızla konuşmaya başladım.

"Joseph, sonra beni adliyeye bırakmaya gelirsin. Şu an için, benim önceliğim çocuklarımın canı. Onlarla ilgilenmek zorundasın. Okulda bir tehlikenin olmadığından emin olduktan sonra hemen benim yanıma gel."

Joseph'in itiraz etmesine fırsat vermeden canavarları tek tek öpmeye başladım.

"Hadi bakalım canavarlar. İyi dersler bebeklerim."

Joseph ikna olmamıştı. Taksi gelinceye kadar gitmeyip beni beklemelerinin ardından, arabalar aynı anda yola çıktı. İlk önce okula uğrayıp canavarları bırakmıştık. Joseph'le beraber taksiyle şirkete giderken, hep bir arada olabileceğimizi hiç düşünmediğim için bazen hayal görüyormuş gibi hissediyordum.

Etrafımdaki insanlar gün geçtikçe çoğalıyordu. Aileme kavuşamadıkça içimdeki özlem giderek artıyordu. Bazen ailemle yaşadığım o günlere dönüp ailemin sevgisinin tadını daha çok çıkarmak istiyordum. Sonra canavarların sevgisi olmasa hayatta kalamayacağımı bilip, iyi ki şu anda onlarlayım diye düşünüyordum. Taksinin aralık camından yüzüme çarpan hava ile gözlerimi kapatıp canavarları doğurduğum güne gittim.

🌹

Gece yarısı karnımdaki sancılarla uyandım. Karnıma çarpan tekmelerle komidinin üzerinde bulunan gece lambasını açıp derin nefesler almaya başladım. Hamileliğimin sekizinci ayındaydım. Üçüz bebekler en fazla sekiz buçuk aylıkken doğuyorlardı. Derin derin nefesler alıp sakinleşmeye çalışırken acıya dayanabilecek gibi değildim.

"Amca." Çarşafları sıkıp son gücümle bağırıyordum.

Koşarak odaya giren amcamın ardından İpek böceğimi de kısık gözlerle izliyordum.

"Doğuruyorum galiba." Amcam panik olmuş suratıma bakarken, İpek telefonunu çıkarıp bağırarak konuşmaya başladı.

"Hariman yetiş. Esmeray doğuruyor."

İpek böceğim bana dönüp beni sakinleştirmeye çalışırken kendisi benden daha panikti.

"Huh,huh. Bak böyle Esmeray derin nefes al. Hariman geliyor şimdi."

Ben acıyla kendimi sıkarken, derin nefesler almaya çalışıyordum. Zil sesinin gelmesinin ardından İpek koşarak odadan çıktı. Amcam donmuş kalmış sadece karnıma bakıyordu.

"Amca, çanta. Dolapta."

Benim sesimle silkinip kendine gelen amcam titreye titreye dolaba ilerleyip doğum için hazırladığımız çantayı aldı. Ben acıdan çığlık atmaya başlarken, Hariman telaşla odaya girdi.

Minik Kalpler Senfonisi  •TAMAMLANDI•Where stories live. Discover now