√ 19.BÖLÜM

43.2K 1.8K 112
                                    




**

Gün ışığı gözlerimi açmama engel olurken elimle alnıma gölge yapıp, gözlerimi araladım. Kollarımda hissettiğim ağırlık ile bakışlarım kollarıma odaklandı.

İnsan inanamıyor bazen, nasıl oldu da huzur bu sefer kapımı çaldı diye kalakalıyor. Kalbim gördüklerine inanamazken, sanki avuç içimde atmaya başladı.

Duhan'ın üstünde yatıyordum, kafam vücuduna dayalı, kalbim kalbini dinliyordu. Kolları sanki beni bırakmak istemezmiş gibi beni kucaklamış, saçlarımız birbirine karışmıştı. Kollarını sıkılaştırırken ağzından küçük bir yutkunma sesi geldi. Burnunu saçlarıma gömerken, derin bir nefes aldı. İnanması güç ama, sanki beni içine sokmak ister gibiydi.

"Duhan," kollarımdan destek alıp vücudumu kaldırırken Duhan'ı uyandırmaya çalıştım.

"Duhan, hadi kalk bakalım." Vücudumu Duhan'ın yanına bırakırken kollarındaki boşluğun farkına varmış olacak ki gözlerini aralayıp, kollarına baktı.

Gözleri kollarından uzaklaşıp etrafı taramaya başladı. Benim harelerime hareleri karışırken kollarını havaya kaldırıp esnedi. Avuçlarını birleştirip yan döndü, kafasının altına ellerini yastık yaparken bana gülümsedi.

"Öperek niye uyandırmadın?" Uykudan yeni uyanmış olmanın verdiği boğukluk ile konuşurken kaşları çatıldı. Yüzüm söyledikleri ile kızarırken yerden destek alıp kalkmaya çalıştım. Saçlarımın havada savruluşunu izlerken, sırtım Duhan'ın göğsüne çarptı. Kolları beni sararken, içim sımsıcak oldu. Buraya ait olduğumu hissettim.

"Öpücüğümü almadan bir yere gitmiyorum Esmerim."

Kulaklarıma fısıldanan sözler ile, tenim ürperdi.

"Yok sana öpücük. Bırak hadi, çocuklar kalkar birazdan kahvaltılarını hazırlamam lazım." Kulaklarımın dibinde yankılanan gülme sesi ile utangaçlığı bir yere bırakıp, özlemimi yüzüme yansıttım.

Kollarımda kollarını hissettim, bir anda gözlerim gözlerinin esiri oldu.

"Tamam öpme be, ama bir gülsene bana.  Böyle en içten gülüşün var ya hani, öyle işte. Gül sen, hep gül."

Gözlerim dolmuş, benden taşmak için izin bekliyordu. İnsan sevdiğine hiç gülmez mi be! Özlemim kalbime yansırken, kalbimdeki ağırlık da arttı.

İlk önce gülümsedim, ufacıktı ama. Sonra gözyaşım taştı, yine de kocaman güldüm.

O ise gülüşümden öptü.

**

Krepleri servis tabaklarına koyarken, yüzümdeki kocaman gülümseme ile elimdeki tepsiyle bahçeye adım attım.

Duhan gitmek istemesede zor bela gitmesi için ikna etmiştim.  Gitmeden önce ne olur ne olmaz diye bir fincan türk kahvesi içirmiştim. İçimde ukde kalmasın diye bir kaç tane de tuz tanecikleri serpiştirmiştim.

İnsana yaşayamadıkları ağır geliyor. Ben de yaşayamadıklarım altında ezilmek istemiyordum. Bir yandan hâlâ daha umudum var ama, bazen de olmayınca olmuyor diyerek çekip gitmek istiyorum buralardan.

Duhan kahvesini içtikten sonra canavarlara gözükmeden gitmişti. Şimdi ise giderken benden çaldığı öpücüğü düşünerek kıkırdıyordum.

Canavarlar masada, İpek böceğim ve İbo ile beni beklerken bende bugün Duhan'dan nasıl kurtulacağımı düşünüyordum.

Az kalmıştı. Her şey yoluna girecekti, tüm kalbimle inanıyordum.

Minik Kalpler Senfonisi  •TAMAMLANDI•Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin