√ 39.BÖLÜM

22.9K 1K 138
                                    


🌹


İçimde bir his cızırdarken, o hissin ne olduğunu anlamaya çalışıyordum. Kalbimdeki ses bunu, kırılmak ve incinmek olarak bana duyuruyordu.

Duman'ın itiraf ettiği cümleler, kalbimde bir kırıklığa sebep oldu. Yine de canavarların hayal kırıklığı kalbimdeki kırıklıktan çok olmalı ki, küsülen kişi ben oluyordum. Elbette canavarlarım neler hissediyorlarsa öyle davranmaya da hakları vardı. Onlara bu hakkı tanımalıydım ama canavarlarda bana affedilmek için hak vermeleri gerekiyordu.

Maalesef ki bu düşüncelerimi 4 yaşındaki canavarlarım nasıl karşılardı bilemiyorum.

Duhan, Duman'la aramızda geçen konuşmadan habersiz hâlâ bana yardım ediyordu. Duman bir köşeden oturmuş babasını bekliyordu.

"Her şey tamam gibi. Siz gidin ben de birazdan gelirim." Sesimin tonunun arasına sıkıştırdığım kırıklığı Duhan hissetmiş gibi gözlerime odaklandı.

Göz göze olduğumuz o anlardan sonra beni başıyla onaylayıp, Duman'ı kolları arasına aldı.

"İyi geceler Esmeray abla." Bir elinde oyuncak ayısını tutup, diğer eliyle bana el sallayan Duman'a gülümsedim.

"İyi geceler canım."

Duhan'la Duman kapıdan kaybolduktan sonra yüzümdeki silik gülümseme de silindi. Dolapları birkaç saniye kurcaladığımda bulduğum cezveyi tezgahın üzerine koydum ve kahveyi aramaya koyuldum.

Gözlerimin buğulanmaya başlamasıyla bakışlarımı hızlı hızlı etrafta gezdirip göz yaşlarımın akmasını engellemeye çalışıyordum.

Kolay değildi. Canavarlımın bu zamana kadar bir tanesi olarak yaşadığım için, bana olan kırgınlıkları beni gösterdiğimden daha fazla yaralıyordu.

Görmezden gelmeye çalışmıştım. Fatoş'un davasıyla ilgilenirken düşünmeyi yasaklamıştım kendime. Patlama noktasında olduğumu hissediyordum.

Bu zamana kadar olan şeylerin üzerime binmesini, kalbimde sayamadığım sarsıntıların sebep olmasını daha fazla nasıl içime atacaktım bilmiyorum.

Cezvenin içersine koyduğum iki fincan suyu ve iki kaşıktan biraz fazla kahveyi karıştırıp ocağın altını yaktım.

Dikkatimi kahveye vermeye çalışırken içimden çığlık çığlığa bağırmak, sırtımı bir yere yaslayıp affedin beni diye bağırarak ağlamak istiyordum.

Hiçbirini yapamadım.

Kahveleri fincanlara boşaltıp, dilimde şarkı sözleriyle verandaya çıktım. Gecenin tüm güzelliği göz önündeydi.

Annemi düşündüm. Babamı düşündüm. Annem mis kokusunu bana sunsun istedim. Babam şefkatli elleriyle saçlarımdaki çiçekleri iyileştirsin istedim. Kardeşim, benim gözlerime baksın ve söylemeden de yanımda olduğunu hissettirsin istedim.

Onların yerine zihnime Almanya'ya gittiğim ilk zamanlardaki görüntüler doldu.

🌹

Gözlerim elimdeki günlükte acı çekmeye devam ederken, karışık meyve suyundan bir yudum alıp, ağlamaya devam ettim.

Elimde değildi. Elçin'in yaşadıkları kolay değildi. Ya da ben bilmiyordum,  kolay değildir.
Elçin'i her zaman anlamaya çalıştım ama onun yaşadıklarını yaşamadan onu anlayabilmem mümkün değildi.

Minik Kalpler Senfonisi  •TAMAMLANDI•Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin