YAŞANAN ACILAR

601 33 9
                                    

Salı günü paylaşacaktım ancak bitmişken atiyim dedim. İyi okumalar :)

Bianca ' yı Kheiron ' a teslim ettikten sonra onu sürgün ettiler. Sürgünün üzerinden bir hafta geçti. Kamp ilk kez bu kadar sakin. Bende bu sürede yeterince dinlenip sorularıma cevap aradım. Kheiron ' dan zorla aldığım izinle bir haftadır derslere girmiyorum. Arada kamptan çıkıp biryerlere gidiyorum. Hayatım bir süredir böyle sıkıcı geçerken Kheiron durumumun farkına varıp bana bir görev verdi. Dediğine göre güçlü bir melez deli zannedilip hastaneye kapatılmış. Böyle bir vakayla ilk kez karşılaşıyorum. Yarın yola çıksam akşama oraya varmış olurum ve gece onu oradan çıkarıp buraya getirebilirim. Acaba kimin çocuğu ? Kheiron güçlü dediğine göre üç büyüklerden birinin çocuğu olmalı. Bahsimi Zeus ' a oynuyorum. Neden mi ? Aramızda kalsın Zeus bu işlere fazla meraklı. Dünyada varlığından bihaber olduğumuz birsürü Zeus melezi olduğunu düşünüyorum. Her neyse Annabeth ' i görmeliyim. Athena kulübesi , büyük ev , antrenman alanı , nehir kenarı... Hiçbiryerde yok , nerede olabilir ki ? Kardeşlerinden birini yakalayıp sorduğumda ormana gittiğini söyledi. Bu saatte ormanda ne işi olabilirdi ki ? Oyalanmadan yürümeye koyuldum. Acaba yine çok nadir görülen bir bitkiyi görmeye mi gitti ? Eminim öyledir. Bir süre yürüdükten sonra Annabeth ' in kızgın sesini duyduğumda yerimde bekledim. İleriden gelen sesi öfkeyle bağırıyordu birine. Hızlıca oraya gittiğimde Annabeth Ares kulübesinden Stefan ' a bağırıyordu. Neden kızdığını anlamak için bekledim , zaten yardıma ihtiyacı da yoktu.
- Percy duyarsa öldürür seni ! Vazgeç !
Adımı duyunca iyice meraklandım. Neyi duyarsam Stefan ' ı öldürecektim ki ? Dinlemeye devam ettim.
- Annabeth ben daha önce kimseye bu duyguları hissetmedim. Lütfen Elena ' yı ikna et.
- İstemiyor anlasana ! Rahat bırak onu !
- Asla ! Ben onu çok seviyorum.
Şimdi durum anlaşıldı. Bu hıyar kardeşimi rahatsız ediyormuş meğer. Durduğum yerden hızlıca yanlarına yürüdüğümde Annabeth önüme geçti. Elena ' nın durumunu bende yaşamıştım. Ve görmüştüm ki aşk hastalıklı ruhlar için çok tehlikeli. Bu hıyar Bianca ' nın yaptıklarını yapabilir. Tabi ben engel olmazsam.
- Percy sen karışma.
- Elena ' yı çağır Annabeth.
- Percy...
Sinirli ifademle ona baktığımda birşey demeden kamp alanına gitti. O an Stefan ' ın boğazına yapıştım.
- Kardeşimi üzdüysen seni Tartarus ' un dibine yollarım !
Stefan korkudan kımıldayamıyorken ellerimi boğazından çekip Elena ve Annabeth ' i bekledim. Kısa süre sonra geldiklerinde Elena kinle Stefan ' a bakıyordu. Kardeşimi omuzlarından tutup kendime çevirdim. En yumuşak sesimle konuştuğumda ben bile sakinleşmiştim.
- Sana karşı en ufak bir yanlışı oldu mu ?
Elena hayır anlamında başını salladığında yere bakıyordu. Buda onu yalan söylediği anlamına geliyordu.
- Elena doğruyu söyle , çekinme canım.
Elena ağlamaya başladığında onu Annabeth ' e teslim edip Stefan ' a atıldım. Onu yerde bayılana kadar yumrukladığımda Elena ve Annabeth beni durdurmaya çalışıyorlardı. Birkaç Ares melezi Stefan ' ın bağırışlarını duyup geldiklerinde onlarda kavgaya girdiler. Tamam birkaç yumruk yedim ancak hepsini sonunda yere serdim.
- Seni kardeşimin otuz metre yakınında görürsem , kemiklerini teker teker kırarım ! Duydun mu lan beni !
Elena ' nın hıçkırıklarını duyunca hemen yanına gittim. Bu pislik ona ne yaptı bilmiyordum ancak bedelini ödeyecekti. Yürümeye zorlandığından onu kucağıma almıştım. Annabeth ' te yanımdaydı. Birlikte kulübeye döndüğümüzde Elena ' yı yatağına yatırıp üstünü örttüm. Annabeth ' in kolunu nazikçe kavrayıp dışarı çıkardım. Kardeşime ne olduysa o bunu biliyordu ve bana söylemeden bırakmazdım onu.
- Anlat bana neler oldu ?
- Percy...
- Annabeth , içerdeki benim kardeşim. Canım , kanım. Ona ne olduğunu söyle bana.
- Stefan başlarda onu kuytu köşelerde sıkıştırıp duruyormuş. Sonra da...
- Sonra ne !?
Anlattıkları içimdeki öfkeyi beslerken sakin kalmaya çalıştım.
- Sonra da kulübeye kamera koymuş. Elena giyinirken kayda almış. Bu görüntülerle onu tehtit ediyordu. Onunla sevgili olsun diye. Durumu bu sabah öğrendim. Bak sakin ol bir delilik yapma sakın.
Anlattıklarını hazmetmeye çalışırken istemeden kampı sallamaya başladım. Annabeth kolumu tutmuş beni sakinleştirmeye çalışıyordu. Kardeşim tüm bunları yaşarken ben onun yaşadıklarını yeni öğreniyordum.
- Öldüreceğim onu !
Bağırışımla birlikte tüm kampçılar bize döndü.
- Annabeth Elena ' nın yanına git. Birazdan geleceğim.
Annabeth itiraz edince ona ilk kez bağırdım.
- Git !
Ufak sallantıyı durdurup revire gittim. Kardeşleri muhtemelen Stefan alçağını revire götürmüşlerdi. Beklediğim gibi suratındaki morluk ve yaralarla orada yatıyordu. Ares kulübesinin yarısı revirdeydi ve bana saldırmak için doğru anı kolluyorlardı. Clarisse gayet sakin bir tavırla beni dışarıya çağırdı. Her ihtimale karşı tetikte beklerken hiç ummadığım birşey söyledi.
- O bunu çoktan haketmişti.
- Ne ?
- Stefan ' ın yatağının altında bir kamera buldum. İçindekini izlediğimde durumu anladım. Söz veriyorum bunun bedelini ödeyecek.
Ona memnun bir ifadeyle bakıp sarıldım.
- Teşekkür ederim.
Clarisse ' in bundan rahatsız olabileceği aklıma gelince ayrılıp kulübeye döndüm. Elena uyuyordu , Annabeth ' te başındaydı. Annabeth ' in elini tutup konuştum.
- Özür dilerim , sana fazla yüklendim.
- Düşünme bunu şu elinin haline bak.
Elime baktığımda kan içinde olduğunu farkettim. Stefan ' ı yumruklamaktan elim yarılmıştı. Annabeth bir kaseye su doldurup kucağına koydu. Elimi nazikçe tutup suya daldırdı. Elimdeki yaralar kapanırken olanları düşünüyordum. Kardeşimin sessiz çığlığını yanıbaşımdayken bile duyamamıştım. Tıpkı onunkisi gibi birsürü sessiz çığlık kimse tarafından duyulmuyordu. Olan olduğu zaman da elde kalan tek şey masumların gözyaşıydı. Buna kimse dur demiyordu. Annabeth ' in yanağımı okşamasıyla düşüncelerimden sıyrıldım.
- Neden ağlıyorsun ?
Bunu demesiyle ağladığımı farkettim.
- Sinirlerim bozuldu. Onun gibi daha birçok kadın var. Çığlıklarını duyamıyoruz Annabeth. Duyamıyorum...
- Üzülme. Onlar yalnız değiller. Elena yalnız değil.
Bir süre sonra hava kararınca Annabeth kulübesine döndü. Bütün gece Elena ' nın başında bekledim. Sabaha karşı uyandığında gözlerini kaçırıp duruyordu. Utandığını görebiliyordum ve bunu yapması çok saçmaydı.
- Elena özür dilerim.
- Ne için ?
- Daha önceden farketmediğim için. Birdaha bunları yaşamayacaksın söz veriyorum.
Bana sarıldığında bu iyi hissettirmişti. Birlikte yemekhaneye gittiğimizde kampçılar tuhaf tuhaf bize bakıyorlardı. Belliki olanlardan haberleri vardı. Elena rahatsız olunca yemeklerimizi kulübede yedik. Daha sonra o kitap okurken bende boş tepsileri yemekhaneye bıraktım. Daha sonra büyük eve giderek Kheiron ' la konuştum. Bana göreve Elena ile gitmemi söylediğinde iyi bir fikir olduğunu düşündüm. Çabucak hazırlanıp yola koyulurken Annabeth ' te bize katıldı. Luke ' a bizimle gelip gelemeyeceğini sorduğumda sevinip kabul etti. Elena ile birbirlerinden hoşlandıklarının farkındaydım. Luke ona iyi gelebilirdi. Sonunda dörtlü bir grup olarak yola çıktık. Uzun bir yolun ardından akşam üstü Chicago ( Şikago ) şehrine vardık. Hastane şehrin kuzeyindeydi. Kısa süren bir araba yolculuğundan sonra hastaneye vardığımızda akşam olmuştu bile. Dün gece uyumadığım için fazlasıyla uykum vardı. Yolda düşündüğüm planı diğerlerine anlattığımda Annabeth gözlerini devirdi.
- Ben deli taklidi yapıp içeri gireceğim. Melezi bulup çıkacağım. Sizde dışarıdan bana destek vereceksiniz.
- Çıkış işini nasıl yapmayı düşünüyorsun yosun kafa ?
- Sizin desteğinizle bilmiş kız.
Luke olaya müdahale edip konuştu.
- Kheiron ' un verdiği belgeleri kullansak. Annabeth sen doktor ol , Percy ' de hastan. Bizde onu ziyarete gelen ziyaretçiler olalım. Bu şekilde hepimiz içeriye sızalım.
- Luke haklı Kheiron çabucak sızalım diye bize doktor kartları falan vermişti.
Elena ' ya hayretle baktım.
- Hangi ara aldınız ?
Luke ve Elena birbirlerine bakıp sırıtınca birşey demedim. Hazırlanıp planı uygulamaya koyulduk. Deli taklidi yapmak sanırım benim için pek de zor olmayacaktı : )

POSEİDON ' UN İKİZLERİ : ATLANTİS KRALLIĞIWhere stories live. Discover now