DEĞİŞEN HAYAT

609 37 7
                                    

Sabaha karşı soğuk terler dökerek uyandım. İçimde çok kötü bir his vardı. Yerimde doğrularak dışarı çıktım. Annabeth ve Mia ' nın iyi olduğuna emin olmam gerekiyordu. Ancak tuhaf bir durum vardı ki melez kampındaydım. Buraya geldiğimi hatırlamıyordum. En son Jüpiter kampında Mia ile konuştuktan sonra dinlenmeye koyulmuştum. Hızlıca etrafta dolaşırken yemekhaneden gelen gülüşme sesleri duydum. Oraya gittiğimde yerimde donup kalmıştım. Sevgili okuyucu gördüğüm şeyi sen görmüş olsaydın emin ol tepkin aynı olurdu. Annabeth ve Luke oturmuş kahkahalar eşliğinde sohbet ediyorlar. Luke ' un hayatta olmasına mı şaşırayım yoksa Annabeth ile kahkaha atmasına mı ? Sanırım hayatta olmasına şaşıracağım. Ben yerimde donakalmış onlara bakarken Annabeth beni farkedince kahkahası kesildi. Luke ' da ona tuhaf tuhaf bakıp bana döndü. Yüzündeki şaşkın ifadenin yerini kocaman bir sırıtış alınca beni yanına çağırdı. Bir süre daha yerimden kıpırdayamayıp bekledikten sonra sonunda bacaklarımı hareket ettirebilmiştim. Yavaşça yanlarına ilerlerken Luke Annabeth ' e kaçamak bir bakış attı. Annabeth değişen yüz ifadesiyle bana döndü.
- Percy iyi misin ?
Peşinden Luke konuştu.
- Dostum neden uzaylı görmüş gibi bakıyorsun ?
- Yaşıyorsun...
Sesim fısıltı şeklinde çıkmıştı.  Luke tekrar Annabeth ' e bakıp bana döndü. Bense gözlerimi ondan alamıyordum.
- Dostum kabus falan mı gördün ?
- Sen... Yaşıyorsun. Nasıl ?
Annabeth ayağa kalkarak yanıma geldi. Şaşkınlığımdan yanıma geldiğini elini anlıma koyunca anladım. Zaten o bunu yapınca birden irkilmemle o da korkmuştu.
- Percy biraz otur istersen.
- Luke sen... Nasıl hayattasın ?
Luke Annabeth ' in kulağına birşeyler fısıldadıktan sonra Annabeth yemekhaneden dışarı çıktı. Birkaç dakika sonra yanında Kheiron ile geri döndüğünde ben hala şaşkın şaşkın Luke ' u izliyordum. Kheiron büyük eliyle çenemi kavrayıp yüzümü kendine çevirdi. Daha sonra gözlerime ışık tutarak yakından baktı.
- Kheiron neyi var ?
- Başını biryere çarpmış olmalı Annabeth.
Sonunda konuşacak kadar kendime gelince konuştum.
- Kheiron neler oluyor ? Luke nasıl yaşıyor ?
- Percy Luke neden yaşamasın ?
- Ölümünü izledim. Neredeyse beş yıl oldu. Belki daha fazla , tam hatırlayamıyorum.
- Percy beş yıl önce tanışmamıştınız bile.
- Ne ? Annabeth hangi yıldayız ?
- 2015.
Ben duyduklarımı idrak etmeye çalışırken Kheiron çantasından çıkardığı ilaç kutularını bir kaseye boşaltıyordu. Bir süre karıştırdıktan sonra içmem için bana uzattı. Kötü kokusundan dolayı geri çekildim. Gerçekten ilaç berbat kokuyordu.
- Percy iç şunu.
- Berbat kokuyor.
- İlaç sana iyi gelecek ama.
Kendimi zorlayarak içtiğimde midem ağzıma gelmişti. Tadı kokusundan daha beterdi. Birkaç kez öğürdüğümde Annabeth sırtımı sıvazladı.
- Nasıl hissediyorsun ?
- Kafam karışık. Bana neler olduğunu anlatır mısınız ?
- Birşey olduğu yok. Sadece tuhaf davranıyorsun.
- Luke yaşıyor ve tuhaf davranan benim öyle mi ?
Ayağa kalkarak dışarıya çıktım. Geleneği bozmayarak kendimi yine en tuhaf duruma sokmuştum. Bu işin içinde bir iş vardı. Üstelik nasıl oluyordu da 2015 yılındaydım ? Eğer bu yıldaysam şuan 17 yaşımdaydım. Kafam tüm bu düşüncelerle karışırken yeniden soğuk soğuk terlemeye başladım. Omuzuma değen elle birlikte arkamı döndüm. Luke yüzündeki endişeli ifadeyle bana bakıyordu.
- Percy neyin var anlat bana.
- Sen ölmüştün. Yıl 2019 olmalıydı. Herşey farklı ve kafam tüm bunları kaldırmıyor.
- Pekala , şimdi nehir kenarına gidelim ve bana en başından anlat.
Birlikte nehir kenarına gidip kayaların üstüne oturduk. Luke konuşmadan anlatmamı bekledi. Bende fazla beklemeden anlatmaya koyuldum.
- Sen ölmüştün ve öldüğün günün üstünden yıllar geçti. Ben 21 yaşımdaydım ve birşeyler oldu. Kızım gelecekten geldi , ismi Mia. En son onunla birlikteydim ve dinlenmek için uyumuştum. O sırada Jüpiter kampındaydım ama burada uyandım ve 17 yaşımdayım. Anlayamadığım birşeyler oluyor.
Luke anlattıklarımı tepkisiz dinlerken ben susunca konuştu.
- Anlattıkların çok uçuk şeyler. Belkide hepsi sadece rüyaydı. Buna bir canavar sebep olmuş bile olabilir.
- Ama olamaz... Çok gerçekti.
- Percy , dinle. Bence bunların hepsi bir rüyaydı. Hatta büyük ihtimalle buna bir canavar sebep oldu.
Ona inanmak istiyordum ancak bunun yanlış olduğu hissini içimden atamıyordum. Luke ' un birine selam vermesiyle kafamı ona çevirdim.
- Naber Enzo ?
- İyidir senden.
- İyi bende.
Ayağa fırlayıp Enzo ' nun boğazına yapıştım. Luke Enzo ' yu elimden kurtarmaya çalışırken benim gözüm dönmüştü. En sonunda Enzo elimden kurtulunca Luke beni azarlamaya başladı.
- Ne yapıyorsun sen !?
- O bir hain !
- Kulübene git dinlen ! İyice saçmalamaya başladın !
Enzo neler olduğunu anlamaya çalışırken ben hırsla oradan uzaklaştım. Tüm bunlar beni delirtiyordu. Ama herşeyi düzeltmenin bir yolunu en sonunda elbet bulacaktım. Bulmalıydım. Kulübeme girdiğim sırada Elena elindeki kitabı bırakıp bana baktı. Odada dört dönüyordum.
- Percy birşey mi oldu ?
- Anlatsam inanacak mısın ?
- Anlat.
- Bildiğim herşeyin değiştiğini söylesem inanır mısın ?
- Nasıl yani ?
Artık açıklamak istemiyordum.
- Elena bildiğim herşey değişti. Luke ölmüştü ama yaşıyor. Enzo bir haindi ama şuan dost olmuş. 21 yaşımdaydım ama 17 oldum. Yardım et bana , kafayı yicem.
Elena boş boş bana bakarken elim ayağım birbirine dolaşmıştı. Bildiğim herşey değişmişti ve kimse bana inanmıyordu. Peki ya Luke doğru söylüyor olabilir miydi ? Bütün hayatım bir rüya olabilir miydi ? Hayır. Olamazdı. Onca şeyi kendim yaşamıştım. Ama bunu dostlarıma nasıl inandıracaktım ? Yatağıma oturup düşünmeye başladım.  Herşey düzelene kadar Luke ' un söylediğine inanmış gibi davranacaktım. Şimdilik yapabileceklerimin en mantıklısı buydu. Elena yanıma oturarak elimi tuttu.
- Senin kafan karışmış , istersen bugün derslere girme.
- Ne dersi ?
- Dövüş eğitimi , sağlık eğitimi falan işte.
- Tamam.
Elena beni kulübede bırakıp dışarı çıktı. Benimse ilk işim babama Iris mesajı göndermek oldu. Biraz düşününce ona hiç Iris mesajı göndermediğimi farkettim. Bu biraz tuhaf olsa da aldırmadan mesaja odaklandım. Babam sualtındaki tahtında oturmuş uyukluyordu. Ona seslenmemle birden irkildi.
- Baba ?
- Percy , yavaş ol biraz.
- Sana birşey sormalıyım.
- Sor bakalım.
Babamın ses tonu endişesini ele veriyordu. Haklıydı o da , ona ilk kez Iris mesajı gönderiyordum sonuçta.
- Bildiğim herşeyin değişmesi normal mi ? Yani öldü bildiğim kişilerin yaşaması veya düşman bildiklerimin aslında dost olması gibi.
- Buda soru mu tabiki normal değil.
- Baba hayatım tümüyle değişti. Yaşım , olduğumuz yıl , öldü bildiğim kişiler , düşman sandığım kişiler ve dahası... Ne yapmalıyım ?
- Evlat , sen sadece gerçekçi bir rüyadan uyanmışsın o kadar.
- Haklısın öyle sanırım.
Aslında öyle düşünmüyordum tabiki de. Sadece normalmiş gibi davranıyordum. Yaşadıklarımın rüya olmadığına adım gibi emindim ancak şimdilik bunu babamdan bile saklayacaktım.
- Sağol baba.
Babamın yüzünde memnuniyetten kaynaklanan bir gülümseme belirdi. Iris mesajı bitince bende yatağıma uzandım. Önce dinlenip , kafamı toparlayacaktım. Sonra da tüm bunları nasıl düzelteceğime karar verecektim. Tanrılar aşkına ne kadar saçma bir hayatım var ! Acaba Herkül ' ün de başına bu tarz şeyler gelmiş midir ? Veya adaşım Perceus ' un ? Ya da başka melezlerin ? Sanırım hayır , türümün tek örneğiyim. En saçma şeyleri kendime çekiyorum. Daha bir kızım olduğunu idrak edemeden şimdide bunlar oluyor. Mıknatıs gibi çekiyorum kendime tüm saçmalıkları. Ah mankafa ben , ah...

POSEİDON ' UN İKİZLERİ : ATLANTİS KRALLIĞIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin