ÖLÜMCÜL HASTALIK

562 33 5
                                    

Sonunda yeraltından çıktığımızda Hollywood ' daydık. Annabeth sürekli beni konuşturmaya çalışmıştı ancak pek başarılı olamıyordu. Vicdan azabından hayata küsmüştüm resmen. Kendimi hiç bu kadar boşlukta hissetmemiştim. Annem bizi kampa gönderip kendi New York ' a geri döndü. Onunla arama mesafe koymuştum. Ve bu mesafe öyle kolay kolay geçmeyecekti. Takside midem bulanınca aracı durdurup indim. Yol kenarına içimdeki herşeyi çıkardığımda soğuk soğuk terlemeye başladım. Araba biraz daha ilerledikten sonra titremeye başladım. Gittikçe kötüleşiyordum. Sonunda kampa vardığımızda bizi Kheiron karşıladı. Benim halimi görünce sırtına alıp revire götürdü. Başımda Annabeth ve Apollon kulübesinden Allison vardı. Allison yarım saatte bir ateşimi ölçüyor , istediği sonucu alamayınca da lanet okuyup duruyordu. Saatler geçmişti ancak ateşim bir türlü düşmemişti. Allison ' ın kardeşleri de ateşimi düşürmeyi denemişlerdi ancak olmuyordu. Bilincim açıktı ve hayaller görüp duruyordum. Mesela bir seferinde bana bıçak doğrultmuş bir delfin görmüştüm. Çığlıklarımı Annabeth duymuş beni sakinleştiremeyince de iğne yapmışlardı. Günden güne kötüleşirken hayaller iyice gerçekçi olmaya başlamıştı. Bu revirden sağ çıkamayacağımı hissediyorum. Ve umarım öyle olur. Annabeth elindeki yemek tepsisiyle yanıma geldi. Kurtulduğum gün kustuğumdan beri birşey yememiştim. Su içtiğimde bile midem bir tuhaf oluyordu. Sözde Poseidon ' un oğluydum. Annabeth ' e yemediğimi söylediğimde zorla birkaç kaşık çorba içirdi. İçtikten sonra da yanımdaki çöp kutusuna kustum.
- Bu nasıl bir hastalık böyle ? Gözlerimin önünde eriyip gidiyorsun ve birşey yapamıyorum.
- Böylesi beni mutlu ediyor. Üzüldüğüm tek şey senden ayrılmam.
- Ne ayrılması ?
- Ölüyorum Annabeth. Birbirimizi kandırmayalım.
Annabeth ağlayarak dışarı çıktı. Bir saat sonra yanında annem ile geri döndüğünde gözlerindeki şişleri görebiliyordum. Bu halde bile birilerini üzebiliyordum. Bu üstün bir başarı gerektirirdi bence. Annem yanıma oturup elimi tuttu.
- Seni Atlantis ' e götüreceğim. Orada kullanabileceğimiz bir tedavi var.
Elimi geri çekip konuştum.
- İstemiyorum.
- Ne demek istemiyorum ?
- İstemiyorum. Git buradan.
Annem bunu söylememi beklemiyordu bu yüzden şaşkınlığı yüzünden okunuyordu. Sonunda yüzüne ciddi bir ifade takınıp konuştu.
- Pekala belliki isteğin dışında hareket edeceğiz.
Bunu söylerken onay ister gibi Annabeth ' e bakmıştı.
- Percy annen haklı.
- Annabeth lütfen , tedavi falan istemiyorum. Ben kocaman bir türü yok ettim. Çığlıkları hala kulağımda. Masumlardı Annabeth , ellerindeki hazine için öldürüldüler , benim tarafımdan öldürüldüler.
Annabeth gözyaşlarımı silince farkettim ağladığımı.
- Rahat bırakın beni.
Annem çıkınca Annabeth ' te peşinden çıktı. Annemin kalbini kırıp kırmadığım umrumda değildi. Beni üzen tek şey Annabeth ' ti. Ondan ayrılmak , üstelik göz göre göre ayrılmak kanıma dokunuyordu. Ancak yaptığım şeyden sonra yaşamak istesem bile hayatım zehir olacaktı bana. İçeri biri girdiğinde kimin geldiğine bakmadan çıkmasını söyledim.
- Rahat bırak beni.
- Babana da mı kızgınsın ?
Başımı çevirip baktığımda karşımda babam duruyordu.
- Sende bir halisünasyon musun yoksa ?
- Hayır evlat değilim. Seni görmeye geldim.
Babam yatağımın yanına oturup başımı okşadı.
- İstersen seni şu anda iyileştirebilirim. İstemen yeterli.
- Hayır baba. Bunu haketmiyorum.
- En çok sen hakediyorsun. Delfinleri öldüren sen değilsin , neremitler. Seni buna zorladılar. Şimdi Perceus son kez soruyorum iyileşmek istiyor musun ? Hemen cevap verme , bundan başka şansın olmayacak. Ben şimdi gidiyorum , yarın tekrar geleceğim. Kararını yarın söylersin. Doğru olanı yap oğlum.
Babam başımdan öpüp ortadan kayboldu. Bir süre sonra içeri biri daha geldi. İyiki bi hastalandık gelen gelene. Gelenin Bianca olduğunu görünce sinirlendim. Tam bağıracaktım ki ağzımı kapadı. Hastalıktan halsiz düşmüştüm bu yüzden karşı koyamıyordum.
- Şimdi elimi ağzından çekeceğim. Ses çıkarırsan şu bıçakla Annabeth ' i uykusunda öldürürüm. Anlaştık mı ?
Kafamı evet anlamında sallayınca elini çekti.
- Burada ne işin var ? Defol git.
- Sadece seni görmek istedim. Tüm bunlar benim yüzümden başına geldi.
- En azından bunun farkındasın.
- Kötülüğünü istemiyorum Percy. Anlasana seni seviyorum.
- Bu sevmek değil Bianca. Sen sadece takıntılısın.
Annabeth içeriye girdi. Bianca ' yı görür görmez elindekileri yere atıp ona saldırdı. Onlar karşımda boğuşurken ben yataktan çıkmaya çalışıyordum. Bianca ' da bıçak varken Annabeth ' in hiç silahı yoktu. Annabeth tek yumrukla onu sersemletince Bianca çabuk toparlanıp onun üstüne çıktı. Bıçağını Annabeth ' in kalbinin üstünde tutarken Annabeth onu bileğinden tutmuş bıçağı engellemeye çalışıyordu. Dizlerimin üstünde sürünerek yanlarına gittim. Bianca ' ya zayıf bir tekme atınca elindeki bıçağı düşürdü. Annabeth kazandırdığım zamanı kullanarak bıçağı alıp Bianca ' nın üstüne çıktı. Bıçağı doğruca boğazına dayamışken sesleri duyanlar hızla içeriye girdiler. Elena Annabeth ' i Bianca ' nın üstünden alıp kendi onu yumruklamaya başladı. Bianca ' nın yüzü kan içinde kalmıştı. Luke Elena ' yı geriye çektiğinde kardeşimin ne kadar sinirlendiğini görebiliyordum. Enzo koluma girerek beni kaldırıp yatağıma oturttu. Elena yanıma gelerek iki eliyle yüzümü ellerinin arasına aldı.
- İyi misin ? Sana birşey yaptı mı ?
- Birşeyim yok canım.
Elena son yumruğunu da geçirip tekrar yanıma geldi. Bu sefer sıkıca sarılıp yanıma oturdu. Benim için çok endişelendiği belli oluyordu.
- Elena , iyiyim ben.
- Şükürler olsun ki. Annabeth gelmeseydi sana zarar verebilirdi.
Bianca gözyaşları arasında konuştu.
- Hayır zarar falan vermem. Ben onu çok seviyorum , canını yakmam.
Annabeth Bianca ' yı saçından tutup gözlerinin içine baktı.
- Zaten bu yüzden bu halde seni sürtük. Ona yaptıkların yüzünden bu halde. Ve gittikçe durumu kötüleşiyor. Ona birşey olursa sana ne yaparım biliyor musun ? Hiç çekmediğin acılar yaşatırım sana Bianca. Ve emin ol seni benim elimden kimse alamaz.
Annabeth Bianca ' nın saçını bırakıp yanıma geldi. Anlıma ufak bir öpücük kondurup dışarı çıktı. Enzo ve Luke Bianca ' nın ellerini bağlayıp dışarı çıkardılar. Elena hala yanımdaydı , bana destek oluyordu.
- Dinlen hadi ben buradayım.
- Tamam.
Yatağa uzanıp gözlerimi kapadım. Kolayca uykuya dalmıştım. Rüyasız uzun bir uyku çektim.

****************************

O sürtüğü Percy ' nin yanında gördüğümde kan beynime sıçramıştı resmen. Tüm yaptıklarına rağmen ne yüzle onun karşısına çıkabiliyordu aklım almıyordu. Kheiron ' a durumu anlattığımda Bianca ' yı yargılayacaklarını söyledi. Bu onun için hafif kalırdı çünkü yargıda verilen en büyük ceza sürgündü. Bianca bundan çok daha fazlasını hakediyordu , ölmeyi hakediyordu. Tıpkı Percy ' ye olduğu gibi yavaş yavaş ölmeliydi. Acı çekmeliydi. Ve ben bunu zevkle yapmaya hazırdım. Hayatımın aşkı gözlerimin önünde günden güne eriyip giderken elimden birşey gelmiyordu. Ve buna sebep olan kişi en fazla sürgün edilirdi. O bile kesin değilken öfkem iyice artıyordu. Percy ' yi kaybedemezdim. Ben onunla nefes alıyordum , onunla yaşıyordum. O giderse benden geriye birşey kalmazdı ki ? Kalamazdı. Percy ' nin çığlıklarıyla revire koştum. Uyuyordu ve uykusunda çığlık atıyordu. Elena gözyaşlarıyla onu uyandırmaya çalışırken bende ona yardım ettim. Percy sonunda uyandığında hıçkırarak ağlamaya başladı. Rüyasında ne görmüştü bilmiyordum ancak durumu çok kötüydü. Elena daha fazla duramayıp dışarı çıktı. Bir süre sonra Percy ağlamaktan bithap düşerek tekrar uzandı. Bilinci yarı açıktı. Yanına uzanıp başımı göğsüne koydum.
- Lütfen gitme , bırakma beni.
- Annabeth...
- İzin ver seni iyileştirelim.
- Yapamam...
- Beni öylece bırakıp gidemezsin. İyileş sonrasında tüm bunları beraber çözeriz.
Cevap gelmeyince Percy ' nin uyuduğunu farkettim. Başına bir öpücük kondurup üstünü örttüm.
- İyi geceler yosun kafa.
Dışarı çıkıp bir saat kadar yürüdüm. Percy ' nin tekrar bir nöbet geçirme ihtimali vardı ve bu yüzden uyumuyordum. Yanına gittiğimde hala uyuyordu. Yatağının başına sandalye çekerek bütün gece öylece onu izledim. Yosun kafa uyurken hep çok masum görünürdü. Onun masumluğunu yok eden herkesi ellerimle öldürmek istiyordum.

POSEİDON ' UN İKİZLERİ : ATLANTİS KRALLIĞIWhere stories live. Discover now