33-Yaşam

1.4K 41 6
                                    

Kendimi tutamadım ve göz yaşlarımın usulca süzülmesine izin verdim. İmkansız dediğim bir olay olmuştu; bir bebeğim olacaktı. Buna alışmak çok ama çok zordu, üstelik kendimi buna hazır hissetmiyordum. Anne olmaya hazır değildim. Üstelik...düşüncelerden kurtulmak için kendimi hastaneden dışarıya attım. Hıçkırıklarım şiddetlenmeye başlamıştı. Yürüyordum ama nereye gittiğimi bilemeden öylece sürükleniyordum.

-Doktor hanım, Evrim doktor iyi misin?
-...

Berat Karaaslan!  Bu halimi görmesini isteyeceğim en son kişilerden biri şu an! Arabaydı ve yanımda durmuş, camı açmış bana bağırıyordu.

-Doktor hanım, iyi gözükmüyorsun nereye gidiyorsun?

Hıçkırıklarımdan konuşacak halim yoktu, Berat'ında beni böylece bırakmaya gönlü razı olamamış olacaktı ki arabayı durdurup, inip yanıma geldi.

-Doktor hanım hadi bin arabaya, böyle sokaklarda ağlama. Seni görenler yanlış şeyler düşünür.

Tamam anlamında başımı salladım ve arabaya bindim ve kemerimi taktım. Bana konsolda bulunan peçeteyi uzattı ve yola çıktık. Yol boyu dışarıyı izledim, Berat şehirin dışında bir yerde durdu.

-Ağlamak istiyorsan burada ağla, ağlamak seni rahatlatacaksa ağla.
-İyi gelmiyor sanırım epeydir ağlıyorum.
-Bana anlatmanı isterdim lakin o denli samimi değiliz, biliyorum. Eğer sebebi abim ile ilgiliyse, bu aranızda olan ilişkiyi biliyorum demektir ki, anlatmanı isterim. Yardımcı olmaya çalışırım elimden geldiğince.

Baran kardeşine anlatmıştı demek.

-Aslında abimin anlatmasını beklerdim ama ben çok farklı bir şekilde öğrendim. Revin'in hamile olduğunu bildiğini öğrendiğinde abimin verdiği tepkilerden anladım. Senin ona söylememene çok kızmış, hoş onun yaşadığı hayal kırıklığı benim yaşadığımın yanından bile geçemez. Ben onun için ölmeyi bile göze almıştım.
-Vurulduğun geceden mi bahsetiyorsun? Baran mı vurdu seni o gece?
-Abim bana kıyamaz. Amcam vurdu Revin'i kendime istedim. Vermiş olsaydı şimdi hamile haliyle yollara düşmezdi. Ben koruyup kollardım onu.
-Bak hayal kırıklığını çok iyi anlıyorum lakin eğer seninle evlenip çocuğuna babalık yapmanı isteseydi bir yolunu bulurdu, ama o gitmeyi tercih etti.
-Bana da en çok o dokunuyor ya! Şimdi bulursalar onu öldürecekler ve en kötüsü bebeğine de acımayacaklar.
-İnşallah onu bulamayacakları bir yere gitmiştir o zaman. Zavallı kız, onun adına da senin adına da çok üzgünüm.
-Daha iyisin gördüğüm kadarıyla.
-Evet teşekkür ederim Berat.
-Bak abim konusunda endişelenme, Songül'ün yüzüne bile bakmıyor. Yanından bile geçmiyor, evli değil onlar.
-Evet ama nereye kadar?
-Abim bir yolunu bulur, seni sevdiği ortada. Bir de sana kızdığına bakma, hayal kırıklığı bir kaç güne geçer.

Baran'ın hayal kırıklığından daha mühim bir meselem vardı.

Berat beni evime bıraktıktan sonra içeri girip Handan'ı aradım.

-Efendim canım benim, napıyorsun?
-Handan iyi değilim. Büyük bir sorunum var, bu sefer gerçekten çok büyük.
-Ne oldu Evrim? Revin'i kaçırdığını mı öğrendiler?
-Hayır Revin ile ilgili değil, bu sefer benim ile ilgili. Nasıl oldu anlamıyorum, evet her şeyde bir risk var ama bu başıma gelen olan biraz normalin dışında.
-Ne oldu Evrim, anlamıyorum. Açıkça söyle başına ne geldi?
-Handan ben iki gündür iyi değilim, üşüttüm sandım ama farklı bir mide bulantısı, özellikle sabahları, sonra şüphelendim ve test yaptım. Pozitif çıkınca, hastaneye gittim ve kan tahlili ile beta HGC değerimi ölçtürdüm.
-Dur Evrim, dış gebelik olmasın sakın?
-Değil, değil Handan ya!
-Nasıl olur Evrim, yani korunmadın mı?
-Sıkıntı da o ya, ertesi gün aldım ama biraz geç kaldım belki de, bilmiyorum. Revin ile uğraştım o gün, sabah apar topar konağa gittim filan. Sanırım biraz geç aldığım için etkisi yeterince olmadı belki de.
-Evrim bir kaç yol daha vardı, diğerlerini de deneseydin ya.
-Handan anlatamıyorum galiba, nasıl oldu anlamadım. İlaç ile aldığım bir ilaç daha vardı o da etkisini azalttı.
-Tamam sakin ol olan oldu. Alpay'a söyledin mi?
-Hayır tabi ki söylemedim.
-Bilmesi gerekmez mi? Evleneceksiniz zaten.
-Handan Alpay ile aramızda hiç bir şey yok, hem zaten kağıt üzerinde evleneceğiz.
-Yani ortada bir bebek var, nasıl kağıt üzerinde oluyor.
-Handan off Handan, Alpay'la aramızda yok diyorum bir ilişki filan.
-Bebek ondan değil o zaman? Öyle mi?
-Evet. Şükür yani.
-Baştan söylesene kızım nerden bileyim, gelmiş sende kalmış kaç gün. Ben barıştınız sandım yani.
-Hayır Baran ile birlikteydik.
-Ayrıldınız yani yanılmıyorsam, sonuçta Alpay ile kağıt üzerinde de olsa evleneceksen.
-Evet ayrıldık.
-Bebekten bahsettin mi ona peki?

Baran'a söylemeyi asla ama asla düşünmüyordum. Evliydi ve Handan'ın da onun evliliğinden haberi yoktu. Kaldı ki Baran'a bahsetmediğimi söylersem onunla ile konuşmam için baskı yapabilirdi. Ya da iletişime geçmeye çalışabilirdi. Handan'ı çok ama çok iyi tanıyordum ve Baran'ın evli olduğunu bilmesini istemiyordum. Her ne kadar gerçekten evli olmadığını söylesem bile bunun tutarlı bir yanı yoktu.

-Söyledim, istemiyor. Görüşmüyoruz zaten tamamen yollarımızı ayırdık.
-Tamam şöyle yapıyoruz, benim çok yakın bir kadın doğum uzmanı arkadaşım var. Onunla görüşeyim bize bu hafta için randevu versin, sende ilk uçakla buraya gel.
-Handan asla olmaz! Kürtaj olmaz!
-Evrim ama...
-Ben dönüşü olmayan bir yola girdim, asla ve asla olmaz.
-Bebeğim herşeyi çok iyi düşün. Alpay ile evleneceksin o bunu kabul eder mi? Ailene nasıl açıklayacaksın bu durumu?
-Handan biraz dinlenmek istiyorum sonra konuşalım olur mu?
-Evrim bak herşeyi düşünmek zorundasın...

Haklıydı, lakin söylediği şey bir çözüm değil, vahşetti. Hatta cinayetti. Ben ona nasıl kıyabilirdim ki. Gerekirse Alpay ile olan anlaşmamı bozardım ama yine de ona kıyamazdım.

Saat öğlene geliyordu, hemen çıkıp sağlık ocağına gittim. Canan bir çocuğun ayağına pansuman yapıyordu. Odama geçtim ve terliklerim ile önlüğümü giydim. İçimde fırtınalar kopuyordu adeta, çok büyük bir yük olduğunun farkındaydım. Bu yükü kaldırmaya da gücüm yoktu ama yine de gayret edecektim. Hiç bir şey eskisi gibi olmayacaktı.

-İyi görünmüyorsun bu gün istersen dinlen biraz acil bir şey olursa ben çağırırım seni.
-Yok Canan sende nişan telaşından yoruldun zaten epey, tek başına kalma.
-Olsun problem değil dün dinlendim epey.

O sırada kapı hışımla açıldı, ne oluyor demeye kalmadan Baran'ın karısı Songül kapıda belirdi.

-Doktor hanım biraz konuşalım seninle, bize izin verirseler.
-Elbette, buyurun.

Canan dışarı çıktı ve kapıyı kapattı.

-Kocamda gözün olduğunu biliyorum, senin yüzünden soyu devam etmiyor! Herkes dedikodumuzu ediyor. Senin yüzünden tüm aşirete maskara oldu. Hem Revin hakkında da yalan söylemişsin bize!
-Sana açıklama yapacak değilim. Görevim için buradayım. Eğer herhangi bir sağlık hizmeti almayı düşünmüyorsan, lütfen çık bekleyenlerin hakkını yeme.
-Baran'ı elimden alamayacaksın. Hem evli barklı adamlara ilişki kurarsan adın çıkar burda. Mazallah bütün kadınlar sana düşman kesilir, kocaları elden gidecek diye!
-Bu ne hadsizlik böyle! Sen kim olduğunu sanıyorsun!
-Karaaslanların varisini doğuracak kadınım ben, hanımağayım! Buraya sana haddini bildirmeye geldim. Düş kocamın yakasından!
-Buraya bu boş lafları söylemek için mi geldin?
-Sen boş san! Herkese rezil ederim seni!

O küçüklük beyni ile beni tehdit ediyordu.

-Çık dışarı!

-Seni şikayet ederim burdan sürdürürüm! Ben buranın hanımağasıyım! Kocamın yanına yaklaştığın an seni mahvederim!

Ayağa kalkıp elimle kapıyı işaret ettim.

-Dışarı çık dedim! Hastalar bekliyor insanların vaktini çalma!

O sırada elini çantasına attı ve çıkardığı silahı bana doğru doğrulttu.

YANGIDove le storie prendono vita. Scoprilo ora