14-Hırçın

2.7K 86 5
                                    

Asi bu kadın! Ama beni baştan çıkarıyor! Dudakları sıcak ve yumuşaktı. Zorlamadım, o da reddetmedi. Karşılıkta vermedi! Bıraktım bu kadarı bile vücudumu sarmış, beni uyandırmıştı!

Kapıyı açıp çekip çıktım. Hiç bir açıklama yapmayacaktım! Onu sadece arzuluyordum. Devam edebilir daha ileriye gidebilirdim, nihayetinde beni ittirmedi. Onu daha da heyecanlandırıp kandırabilir, istediğimi alabilirdim. Bir kadını elde etmek benim için hiç de zor değildi. Bir öpücüğü daha ileriye götürebilir ve istediğimi alabilirdim.

Arabanın yanına vardığımda kalbimin hızla attığını fark ettim. Bu kadında beni çeken bir şey vardı!

Arabaya binip kontağı çevirdim. Hemen konağa gitme niyetim yoktu o yüzden Ali abinin mekanına sürdüm.

Mekana geldiğimde Berat yine masada turşu olmuştu.

-Oğlum ağzınla iç şu mereti demedim mi sana ben!
-Abi.. abicim, ah be abim! Abi ben ben var ya ben eşeeğim ben!
-Biliyorum abim, bilmez miyim? Hadi kalk konağa götüreyim seni ben, bir kahve yapsınlar da kendine gel.
-Abi ben var ya ben ben Revin'i kaçıracağım ben.

Tamam abim hadi yürü. Berat'ı arabaya bindirdim, konağa sürdüm.
Konağın kapısının önünde durdum. İçeriden bağrışmalar geliyordu, avluya girdim. Heval yengem yerde oturmuş dizlerine vuruyordu.

-Amca ne oluyor burda? Ne bu gümbürtü!
-Baran Ah oğlum Helin kaçmış! Diye bağırdı yengem.
-Kaçmış mı kime!
-Kan davalımız Kiranların oğlu Aziz'e.
...
Öpmüştü, Baran beni öpmüştü! Bu adamın amacı ne!

Neden ittirmemiştim!

Ah Evrim!

Ne oluyor sana? Adam seni öpüyor, sen öylece saf saf duruyorsun!

İş miydi bu benimkisi?

Usulca odama gittim. Gülümsedim, adam deliydi herhalde. Bir şey diyemeyince tak diye öpüvermişti. İçimdeki galip geldim hissiyatı beni  bu gece yeterince tatmin etmişti.

Baran ağa benimle başa çıkamazsın!

Yarım kalan çamaşırları asıp yatağa girdim. İçim rahattı, hafta sonunu düşündüm. İstanbul'a gidip o Altay'a haddini bildirecektim!

Bütün erkeklere gününü göstereceğim! Hepsini üzeceğim! Hah!
...
Cuma günü göz açıp kapayıncaya kadar geldi. Valizimi toparladım. Dekolteli mini siyah elbisemi ve topuklu çizmelerimi giydim. Yanıma gri yağmurluğumu da aldım. İstanbul'da hava serin gözüküyordu. Saçlarımı topladım ve güneş gözlüğümü taktım. Bayram ile Canan gelip beni hava alanına götürdü. Onlarla vedalaşıp check in yaptırttım ve bekleme yerine yürümeye başladım.
Bu hafta benim için oldukça ilginç geçmişti.

Ara ara Baran aklıma geliyordu. O günden sonra hiç karşıma çıkmadı. Belki de benden utanıp karşılaşmak istemedi, gerçi utangaç birine de benzemiyor beni öpüp köşe bucak kaçacak hali yoktur herhalde. Dahası bir yerde aniden karşılaşsak ben ne yaparım onu da bilmiyorum.

Düşünceler içinde uçağa bindim. Biletimden koltuk numarama baktım, yavaş yavaş ilerliyordum ki karşımda aniden Baran'ın gördüm. Bir anda heyecanlandım. Görmezlikten gelemezdim, gülümseyip yanından geçsem olamazdı. Üstelik uçağın içi daracık! Hay Allah!

-Hayırdır Doktor İstanbul'a mı dönüyorsun?

Evettt! Çok güzel ben panik içinde ne yapacağımı düşünürken, laf atmıştı beyefendi.

-Hayır, haftasonu tatili için gidiyorum, neyse ben yerime oturayım sana iyi uçuşlar, diyip yürüdüm. Kaçar gibi davranmıştım. Hem ben niye ona sormamıştım? Heyecanlanmakta neydi ne aptalım!

Yürürken uçağın kuyruk kısmına geldiğimi fark ettim, kaçtı şu aptal numara!

Uçağın içini baştan sona tavaf ettikten sonra koltuk numaramı buldum ve oturdum arka tarafta az yolcu vardı. Biraz bekledim kimse gelmeyince cam kenarına geçtim dışarıya bakmaya başladım. Uçağın kalkacağına dair anons geldiği sırada birisi yanıma oturdu. Barandı bu! Kokusunu içime çektim hissetmeden.

-Daha geleli çok olmadı aileni çok mu özledin?
-Yok hayır, arkadaşımın Doğum günü partisine gidiyorum.

Muhtemelen böyle şeyleri gereksiz görüp laf söyleyecekti ama tepkisiz kaldı.

-Sen neden İstanbul'a gidiyorsun?
-İşlerim var, dedi yorgun görünüyordu.

Sanki birşeyler olmuş gibiydi, onun bu bitik haline üzüldüm.

-Birşey mi oldu? Dedim, soruyu sorarken yere bakıyordum.
-Ne gibi birşey, seni özlemek dışında dedi ve elini belime koyup beni göğsüne çekti.

Heyecanlanmıştım, usulca ona belli etmeden kokusunu içime çektim. Beni öyle sıkı sıkı tutuyordu ki kendimi kurtarmam mümkün değildi. Biraz debelenmeye başlayınca,

-Şşşt, rahat dur! Biraz böyle duralım buna bu gün çok ihtiyacım var.

YANGIWhere stories live. Discover now