22-Zahir

2K 56 3
                                    

Revin'in söyledikleri ile başımdan aşağıya bir kaynar su boşaldı adeta. Baran mıydı? Yok yok olamazdı. Bu kadar ileriye gidemezdi, kardeşinin sevdiği kadın ile... Başım dönüyordu, elime anılma koydum.
-Ne diyorsun Revin sen? Ben anlayamadım tam olarak izah et şu olayı.
-Abla anlatamam!
-Revin bak bana anlatmasan bile bir kaç aya sırrın ortaya çıkacak. Sana yardım etmeme izin ver! Anlat hemen! Ne oldu nasıl oldu?

Baran bunu nasıl yapabilirdi? Bir insanı yarı yolda bırakacak kadar vicdansız olabilirdi!

-Abla, ben ve Aziz kaçacaktık. Beni kandırdı abla benimle birlikte oldu, evleneceğini sanarken ablam Helin'i kaçırdı ve şimdi berdel olacak.
-Aziz mi?

İnanamıyordum. Baranlar kan davasını durdurmak için uğraşıyorlardı ama Aziz denilen adam ailenin iki kızı ile aynı anda birlikte olmuştu.

-Abla valla evlenicem dedi. Kan davası bitti diye bende evleniriz sandım ama meğer o ablamı kaçıracakmış.
-Revin bu işte bir iş var canım. Bu adamın madem davası var hiç mi korkmuyor seni hamile bırakıp ablan ile evleniyor. Ablan biliyor mu Revin, Aziz ile seni?
-Bilmiyorum abla onun da haberi yoktur. Olsaydı ablam onunla kaçmazdı.

Ah Revin o kadar küçük ve savunmasızdı ki! Aziz'in ona böyle bir kötülük yapacağını aklına bile getirmemişti belli ki.

-Abla valla ben böyle olacağını bilsem eder miydim böyle? Hıçkırıklara boğulmuştu. Dayanamadım sarıldım.
-Tamam canım benim tamam, ben bir yolunu bulacağım dur bakalım. Yalnız sen kendine çok ama çok dikkat et. Bir kaç tane de vitamin getirdim. Bunları düzenli olarak kullan. Kutularını da attım, şeffaf şişenin içinde. Kimse ne olduğunu bilemez.
-Allah razı olsun doktor abla.
Sessizce aşağı indim ve dışarı çıktım. Bu lanet yerde bir dakika daha duramazdım.

Birinden yardım istemeyi düşündüm, bu kıza yardım etmeliydim ama nasıl ve en önemlisi her ne yaparsam yapayım bundan Baran'ın haberi olmamalıydı.

Aklıma Diyar amca geldi, belki o bana bir çözüm olabilirdi.

...

-Kimsin?
-Diyar amca benim. Çayını içmeye geldim.
-Buyur gel doktor kızım.

İçeri girdim ve oturdum.

-Teyzem yok mu?
-Çarşıya neyim gitti bir şey almaya.
-Anladım amca. Aslında ben sana bir şey sormaya geldim.
-Söyle kızım.
-Amca bu Kiranlar, kimdir bunlar yani nasıl bir ailedir?
-Sen Kiranlarımı bilmek istersin yoksa Karaaslanlarla olan kan davalarını mı de hele?
Başımı öne eğdim.

Bir zamanlar Mardin'de büyük bir aile varmış. Bu ailedekinler kendilerini o kadar büyük görürlermiş ki! Haşa güçleri yeri göğü inletir sanarlarmış. Önüne geçeni ezer geçer, Allah'ın kullarına verdiği rızkı, kendilerinden bilirlermiş. Gel gör ki bu ailede bir Gül varmış ki; içindeki saflık ve temizlik tüm ailenin gaddarlığından bile üstünmüş. Bu aile bu kızcağızı 13üne bastığı gün kendisinden 20 yaş büyük bir adama vermeye kalkmış. Adam varlıklı ağa torunuymuş, varismiş Kiranların gelecek nesil ağalığına. Lakin Gül ağlamış, içi zaten hiç sevmeyen bu adamı, nasıl olur hayat arkadaşı yaparmış. Dayanamamış ailenin zulmüne, kendini Mardin tepesinden aşağı atmaya karar vermiş. Tepeye koşmuş gitmiş ve uçuruma yaklaşmış.
"Allahım sen canına kıyan kullarını cennetine almazsın ama sabrım kalmadı artık bu zulme. Ne olur beni kurtar!" Diye bağırmış.
Allah hiç bir kulunu unutmadığı gibi bu gonca Gül'ü de unutmamış. Ordan geçen bir adamın atı tökezlemiş, adam attan inmiş bakmış ki atın ayağı yaralanmış. Etrafına bakındığı sırada uzakta uçurumun kenarında birini görmüş. Koşmuş yetişmiş Gül'ü kurtarmış ve onu konağına götürmüş. Yorgunluktan bitap düşen bu kızacağıza acımış. Ona yemek, su vermiş derdini dinlemiş. Sonrasında ise onu kurtarmaya karar vermiş. Ertesi gün sabahın ilk ışıklarıyla birlikte yola çıkmışlar ve Mardin'den çok uzaklara gitmeye and içmişler. Lakin seher vakti gün aydınlanırken bir çoban onları görmüş. Bütün köye haber salan Kiranlara gitmiş haberi vermiş. Ne kadar ararlarsa arasınlar bulamamışlar, gidip Karahanların konağına dayanmışlar ve işte o gün bu kin başlamış. And içmişler namuslarını temizlemeye.

-Adamla Gül'e ne olmuş amca?
-Ah kızım, ne olduğunu hiç kimse bilmez,  amma Allah bilir. Bak kızım Karaslanlar delilerdir, sevdiler mi gözleri hiç kimseyi görmez. Merhametli olarak bilinirler, lakin bu berdel kan davasını bitirir mi bilinmez. Yıllarca içinden çıkamadılar çok kan döküldü kızım, nice yiğitler öldü boş bir dava uğruna.
-Üzüldüm amca, peki Aziz Kiran'ı bilir misin?
-Kızım ben pek Kiranları tanımam, zaten pek sesleri çıkmaz. Sinsilerdir yapacaklarını fitne fesat sokarak yaparlar.

Ah Amcam belli fena oldukları diyesim geldi bir an.

-Anladım Amcam.

Bir şekilde bu adama ulaşmam lazımdı. Aklıma Songül geldi. Sağlık ocağında bilgileri ve telefon numarası da vardı. Canan hemşireyi aradım.

-Canan bu Songül bize kan vermeye geldi ya, bunun Kuzeni de evleniyor onlar da başvuruda bulundu mu?
-Evet Evrim kan vermeye gelmeleri lazımdı.
-Songül'ü ara ve bana Aziz Kiran'ın numarasını öğren. Onunla görüşmem gerekiyor.

Az sonra Canan bana adamın numarasını attı.

-Merhaba Aziz Kiran ile mi görüşüyorum?
-Kimsiniz?
-Aziz Bey ben sağlık ocağı doktoru Evrim Edim. Sizinle görüşmem gereken bir mevzu var.
-Buyrun doktor hanım.
-Yüz yüze görüşmeliyim.
-Tamam öyleyse, mevzu nedir?
-Aziz bey görüştüğümüzde söylerim. Sağlık ocağına gelebilir misiniz?
-Bu gün işlerim var lakin sizi iş yerimde ağırlaya bilirim.
-Peki adresinizi alayım öyleyse.
-Siz yerinizi söyleyin ben sizi aldırayım.
-Peki sağlık ocağının önüdeyim.

...

Bir otelin lobisinde buluştuk. Kiranlar turistik gezi şirketine sahipti ve bu otelde anlaşmalı oldukları bir yerdi.

-Ne içersin?

Adamın her zerresinden samimiyetsizlik akıyordu.

-Ben bir şey almayayım. Buraya önemli bir mevzu konuşmaya geldim Aziz Bey.
-Buyrun sizi dinliyorum.
-Şöyle ki konu Revin ve sen.
-Revin şu Helin'in kardeşi.
-Aziz Bey, bilmiyormuş ayaklarına yatmayın. Revin hamile ve bebeği sizden.
-Bak doktor ne haltlar karıştırıyorsun bilmiyorum ama burnunu bilmediğin işlere sokma! Bu iş seni aşar!
-Bak gebelik kürtaj ayını geçmiş çoktan. Bir kaç aya küçük sırrınız herkes tarafından öğrenilecek. O zaman ne yapacaksın?
-Ben Revin'i bilmem kim bilir kimden peydahladı o çocuğu. Benim onun gibi biriyle işim olmaz! Uzatma doktor hiç bir şeye karışma. Ortalığı bulandırma.
-Bak Revin gayet emin ve bu çocuğa sahip çıkman lazım aksi taktirde...
-Aksi takdir ne? Revin mi ölür? Umurumda bile değil.
-Bebeğin ölecek bu da mı umrunda değil!
-Bebek benden değil!
-Revin babalık davası açtığında görürsün öyleyse.

Adamın yalan söylediğine emindim, çok pişkin birine benziyordu.

-O zamana kadar ikisi de ölür.

Kendini zeki sanıyordu çünkü Revin'in toyluğunun üstesinden gelebilirdi. Lakin ben buna izin vermezdim!

Hızlıca otelden çıktım ve sağlık ocağına dönmek için taksi çağırdım. Yirmi dakika sonra sağlık ocağının önündeydim. Canan hemşire girişte beni bekliyordu.
-Ne oldu Canan?
-Evrim içeride seni bekleyen biri var.
-Kimmiş ki?
-Valla tanımıyorum.

Merakla içeri girdim.

-Alpay!

YANGIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin