8-Kalp Masajı

3.6K 135 20
                                    

Günler öylece geçiyordu lakin annem gidişimi kabullenememiş olacak ki; her aradığında beni ikna edip, İstanbul'a dönmem için zorluyordu.

-Babanın hastanesini beğenmiyorsan, başka bir hastane ile görüşelim kızım.
-Annecim mühim olan hastane değil ki, ben burayı sevdim. İnsanlar çok sevecen. Biliyor musun Canan hemşire bir kadının doğumuna yardımcı oldu diye, kızlarının ismini Canan koydular. Burda insanlar çok minnettar ve yardım sever, dedim.

Aslında herşeyi anlatmak istiyorum, hamam olayı dışında, ama annem için bu duygular fazla yoğun ve sıkıcıydı.

-Kızım bak artık yaşın geliyor.
-Anne hiç açma şu konuları lütfen bırakın beni biraz özgürlüğün tadını çıkartayım.

Sanırım Alpay'dan bahsedecekti.

-Kızım onu demiyorum da, yine sen bilirsin tabi de...
-Anne geveleme de söyle ne diyeceksen, dedim. Yine yokluğumu fırsat bilip, bir şeyler çeviriyordu bu ikisi.
-Hani baban havaalanında bahsetmişti ya.

Konu belliydi, oysa ben babamın gelişi güzel söylediği bir şey olduğunu düşünmüştüm.
Kaldı ki Alpay'ın babasının etrafında bir sürü kızı doktor olan adam vardı. Önemli bir detay değildi, zaten sırf ailesi istiyor diye Alpay'da biriyle evlenmezdi.

-Anneciğim Canan geldi şimdi birlikte dışarıya çıkacağız sonra konuşalım mı? Diyip kapatmak istediğimi kibarca belirttim.
-Tamam kuzum, öpüyorum seni annen seni çok özledi.
-Bende seni özledim annecim dedim ve hazırlanmaya başladım.

İp askılı, laciver mavili mini çiçekli, kloş bir elbise giydim. Sırtında dekolteli kısım vardı belimdeki kuşağı arkadan bağlayıp fiyonk yaptım. Boncuklu sallanan küpelerimi ve kol saatimi taktım. Beyaz Adidas spor ayakkabılarımı giydikten sonra artık hazırdım. Çantamı da beyaz tercih ettim ip askılı mini hafif bir çantaydı. Geçen sene Louis Vuitton dan almıştım. Hava hafiften esiyordu ama benim için sıkıntı yoktu. Canan'ın evi hemen üst caddedeydi, henüz çıkmadı herhalde diye düşündüm ve evine doğru yürüdüm. Tam ben kapısının önüne varmıştım ki, o dışarı çıktı.

-Meydana doğru yürüyelim mi? Dedim.
-Çarşıya mı? Orası biraz uzak. Bayram bizi götürür istersen hem biraz gezer bir yerde oturur çay içeriz, dedi.
-Olur, dedim.

Bayram Canan Hemşire'nin komşusuydu.Arkadaşlıktan öte bir ilişkileri vardı ama henüz adı konulmamıştı.

-Dur ben haber vereyim, dedi ve yukarı çıktı.

Bende o sırada Canan haber verip gelinceye kadar Handan'a yazdım. Etrafı çekip atmayı da ihmal etmedim.

-Haber verdim, lakin Bayram'ın ev arkadaşı Fatih'te bu gün çalışmıyormuş. O da gelse problem olur mu?
-Benim için bir problem olmaz elbette, dedim.

Az sonra Fatih ve Bayram da aşağı indiler ve arabaya binip çarşıya doğru yola çıktık. Çarşıya yaklaştıkça insanlar kalabalıklaşıyordu.Arabayı park edip yürümeye karar verdik çünkü hava çok güzeldi ve hiç bir detayı atlamak istemiyordum.

-Canan Fatih'in bir arkadaşına telsizin şarj aletini bırakması gerekiyormuş, siz önden gidin biz bırakıp buluşalım sizle, dedi Bayram.
-Tamam ararsınız o zaman, dedi Canan.

Bayram ve Fatih bizim tam tersi istikametimize yürümeye başladı. O sırada karşımızdaki durakta bir bağrışmalar koptu.

-Yetişin birşey oluyor adama... Adam bayıldı!!

Durağa doğru koşmaya başladım.

-Açılın hemen etrafını açın!!! Canan Hastaneyi ara hemen ambulans göndersinler.Bayıldığında kim vardı yanında? Başını bir yere çarptı mı? Bayılmadan önce kalbini tuttumu?

Hemen hastanın başını kontrol ettim, neyse ki eşi bayılmadan hemen tutmuş başını bir yere çarpmamıştı. Bilinci kapalıydı, nabzını ve nefesini kontrol ettim. Nefes almıyordu kalbi durmuştu vakit kaybetmeden hemen kalp masajına başlamalıydım. Kolumdaki çıkarttım ve kalp masajına başladım.

Bir ki üç dört...

...
Şantiyeden çıktım.

-Bekir Belediyeye gidelim, çarşıya sür.
Arabaya bindikten az sonra Hazar aradı.
-Buyur Hazar ne var?
-Ağam İstanbul'daki şantiyeden aradılar, haftaya müsaitler mi diye soruyorlar.
-Tamamdır Hazar müsaitim, haftaya cuma gününe biletimi ayarla! Cumartesi günü yapacağım toplantıyı. Hem şantiyenin kuruluşunu ve projenin detaylarını da konuşur bir an önce iskana göndeririz.
-Tamam ağam.

Telefonu kapattım.

-Ne oluyor Bekir? Niye durdun?
-Ağam durakta biri bayılmış.

Başımı çevirdim doktor ne yapıyordu adama öyle?

Arabadan indim hızlıca kalabalığa doğru yürüdüm. Kan ter içinde kalmıştı, lakin üstü başı açıktı. Elbisesinin ön kısmından göğüsleri fırlayacak gibi gözüküyordu.

Bizim buranın insanı kadın mı görmüştü?

Kalabalığın asıl sebebi doktoru izlemeye gelen çakallardan ötürüydü. Genci yaşlısı doktorun karşısına geçmiş öylece izlemeye koyulmuştu. Yerde yatan adamı gören mi vardı!!

-Dağılın hemen çabuk!! Gözüm görmesin hiç birinizi!!! Yürüyün hadi!!

Bağırmaya başlayınca derhal alanı terk etmeye başladılar. Lakin doktorun arkasıda bir o kadar açık saçıktı. Elbisesinin eteği ahenkle bir sağa bir sola saçılıyordu. Gelen geçen arabalar birbirine çarpacaktı doktor bakarken.

-Bayanlar sizde Doktor hanımın arkasına geçin bakayım!!

Ah bu kadın hiç akıllanacak mıydı?

Adamcağızın karısı başında oturmuş ağlıyordu.

-Teyzem gel sen gel otur şuraya. Diyip elinden tutup durağın bekleme bankına oturttum.

Zavallı kadın hayat arkadaşını o halde görünce nasıl üzülmüştü.

-Tamam teyzem üzülme kocan iyi olacak. Doktor onu kurtaracak.
-Ah oğlum ah, kurtarır mı Allah'ın izniyle?
-Kurtarır teyzem kurtarır ben inanıyorum doktora.

Az sonra ambulans geldi, adamı ve teyzeyi bindirdiler. Doktor da Ambulansla birlikte binip gitti. Kalabalık dağılmaya başladığı sırada adamın az önce yattığı yerde birşey parladığını gördüm. Doktorun saati olmaydı aldım ve ceketimin iç cebine koydum. Arabaya doğru yürüteceğim sırada yanımdaki üç kişinin konuşmasına kulak misafiri oldum.

-Canan sizi arıyoruz kaç saattir, telefonunu da arıdım açmadın. Evrim nerde ne oluyor burda?
-Bir adamın kalbi durmuş. Evrim de ona kalp masaj yaptı ve onlarla birlikte ambulansa binip hastaneye gitti. Eşyaları ve telefonu bende, hadi hemen bizde arkalarından hastaneye gidip Evrim'i alalım.

Demek doktor bu iki lavukla gelmişti buraya!

YANGIDonde viven las historias. Descúbrelo ahora