45. Bölüm Final Part-3

1K 60 32
                                    

Merhaba merhaba merhaba Ejderha Okuyucularım Nasılsınız? Evet 1 yıldan fazladır ortada yokum. Tam olarak 1 aydır şu bölümü yazmaya çalışıyorum elimde 8.500 kelime var. Umarım okurken sıkılmazsınız. Maalesef son part değil bir part daha uzatmaya karar verdim ama o da 2 haftaya gelecek merak etmeyin lütfen. Çook özür dilerim bu kadar uzun süredir yazmadığım için ama okulla ilgileniyordum. Ben sizi daha fazla tutmayayım. İyi okumalar. Fesatlı günler dilerim :)

Mert

Bir şeyi birkaç defa arka arkaya dediğinizde anlamı veya size yaşattığı duygu kaybolur derler. Ama bu gerçekten ne kadar doğruydu? Mesela siz tek başınıza denediniz mi? Bunu ilk defa Miray'la Öykü'nün doğum günü için olan kutlamalarda fark etmiştik. O gün ikimiz için de özel bir gündü. Unutamayacağımız bir gün.

Miray o gün çok güzeldi. O her zaman güzeldir. Bu sefer benim isteğim üzerine buz mavisi giymişti. Başına da kraliçelere yaraşır bir buz mavisi yanan güllerden taç koymuştu. O gülleri bulmak için çok uğraşmıştık ama sonunda bulmuştuk. Ayağında ise çok güzel sandaletler vardı. Sanki bir masaldan fırlayıp gelmiş bir prenses gibiydi. Dokunsam kaybolacak diye çok korkmuştum. Bunu ona dediğimde bana gülüp, "Saçmalama ruhum, ben her zaman buradaydım ve burada olacağım. Özellikle de tam şurada." Demiş ve elini kalbimin üstüne koymuştu.

Ağlamıyorum, ben mi ağlıyorum? Siz ağlıyorsunuz. Benim gözüme kül kaçtı. Ellerim tekrar direnmeye başladı yazmaya ama devam etmek zorundayım. Ellerime baktım az önce. Miray'ın o bayıldığı ellerden eser yoktu şimdi. Mahvolmuştu ellerim, her yerim yara bere içindeydi. Kalbimin acısını onlardan çıkarmıştım ama bu benim ne işime yaramıştı? Miray'ı hatırlatan bir parçamı öldürmüştüm. Zaman beni yiyip bitirene kadar daha hangi parçalarımı öldürecektim? Ne kadar geçmişti gerçekten? Ellerim tekrar titremeye başlamıştı. Sanırım gidip ellerimi ateşe tutmam lazımdı. Doktorlar işe yaramıyordu. Bir ilaç bulamamışlardı ve bulamayacaklardı da. Ben biliyorum. Herkes biliyor ilacımı ama ona ulaşmam imkânsız.

Olayları gene çok böldüm. Bir şeyi birden fazla tekrar edince anlamının kaybolmasından bahsediyorduk değil mi? O gün kutlamaya Geçit'te gelmişti. Bundan dolayı neredeyse hepimizin siniri bozulmuştu ama Miray bizi sakinleştirmek için bunu söylemişti. O süre boyunca sürekli Geçit'in orda olmadığını tekrar edip durmuştum içimden bir süre işe yarasa da onun yüzünü görünce gerçekle tekrar yüzleşiyordum. Salakçaydı ama Miray için denemiştim.

Sanırım bu kadar uzatma yeter, kaldığımız yerden devam edelim. Bunu neden anlattım ki zaten size? Belki de ilerdeki zamanlar için ipucudur. Neyse. Ruhum göğsümde huzurla uyurken gözümü bile kırpmadan onu izledim. Onu bir daha asla morlar içinde öyle görmek istemiyordum ama Miray asla beni dinlemez gene mor giyerdi. En sevdiği renkti sonuçta. Onu tekrar öyle görmeye dayanamazdım. Neden içimdeki hisleri dinlemede bu kadar gerizekalı oluyordum? İçimdeki sesi her zaman dinlemeliydim. Kötü bir şey olacak diyorsa kötü bir şey olacak demektir.

Miray uyurken bir fısıltı duydum. "Baba?" dedi küçük bir kız sesi.

"Efendim kızım?" dedim elimi Miray'ın normal hamile karnı gibi olan (sonunda) karnına koydum.

"Alev ablanın neden öyle dediğini bulabildiniz mi? Bir de neden dedemlerle gelmeyi kabul etmiş öğrenebildin mi?"

Bir süre güldüm buna, "Sen şimdiden Can dayına çekmeye başladın sanırım." Dedim.

"Olabilir." Dedi ve kıkırdadı Masal'ım.

"Soruşturuyorum kızım ama bulmam biraz zor gibi görünüyor, ama söz bulunca sana söyleyeceğim." Dedim gülerek. O anda bir el uzanıp saçlarımı okşadı. Tabi ki bu el Miray'ın eliydi.

Ejderha Kız 4; Kan KehanetleriHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin