16. Bölüm

1K 91 17
                                    

Merhaba merhaba merhaba sevgili ejderha okuyucularım. Beni özlediniz mi? Harikasınız. Umarım sizi fazla bekletmedim. Size kötü bir haberim var. 2 hafta boyunca burada değilim. Yani yb yok ama ondan sonra her gün yb yazmaya çalışacağım. Olmazsa 2 günde bir yb gelecek ve uzun olacak yani en az 2.000 kelime. Merak etmeyin. Bu sefer söz. Ejderiçe sözü. Tekrardan özür dilerim. Size iyi okumalar. Ve fesatlı günler dilerim.

Mert

Her sey bu kadar karmaşık olabilir miydi?Daha ne kadar düşünmeliydim? Her şey gün gibi ortadaydı. Ne yapmam gerektiğim ortadaydı. Onu bırakmaktan başka çarem yoktu. Pardon hızlı gittim değil mi? Size anlatayım.

Kitabın ikisi o halden sonra aniden kayboldu. Kalabalık yavaşça dağılmaya başlarken ben orada durmuş havaya bakıyordum. Düşüncelere dalmıştım. O kitaplar kimi seçerse ne olacağını söylüyor olmalıydı.

Belki de kimse görmeden kitaplara bakabilirdim ve engelleyebilirdim hepsini. Evet, bunu yapabilirdim. Derin bir nefes aldım. Ama önce Can'ı zindana girmeye ikna etmeliydim.

Aşağıya bakmadan hızla ilerlemeye başladım. Sonunda Can'ın bulunmayı sevdiği yere geldim. Kütüphaneye.

İçeri girdiğimde bir kitaba dalmıştı.

"Can?" diye seslendim yanına geldiğimde

Yavaşça başını kaldırdı ve bana baktı. Gözlerinde garip bulutlar geçtiğini gördüm. Sanki bir şey olmuş gibiydi.

"Sen iyi misin? Gözlerin bir tuhaf." dedim hemen.

"İyiyim. Yorgunum sadece." dedi sakince. "Sen neden gelmiştin?" diye sordu.

"Seninle bir şey konuşmam lazım." dedim ve olanları anlattım.

"Yani onların isteği üzerine zindana gireceğim ha?" dedi sinirle Can ayağa kalkıp.

"Bak eğer bunu yapmazsan Miray'ın üstüne gelirler. Daha da kötüsü seni almaya gelecekleri zaman kimseleri gözleri görmez. Bu arada Miray'da yollarına çıkarsa çok kötü şeyler olur." Dedim onun vicdanına seslenerek. Aslında böyle bir şey olmasına izin vermezdim ama şu an Can'ı hemen halledip kendi işime dönmem lazımdı.

"Peki. Beni aceleye getirmeye çalıştığının farkındayım ama şimdilik bir şey demiyorum. Emin ol bana anlatacaksın." dedi sakince.

"Teşekkürler. Birazdan seni almaya gelecekler Talha ve askerler bu nedenle hazırlanmaya başlasan iyi olur." dedim.

Can odadan çıkınca hemen kitaplığa yöneldim. Hızla gördüğüm kitapların birini aramaya başladım ama lanet olasıca şey yoktu.

Sinirle birkaç kitabı alıp yere fırlattım ve sinirle oradan çıktım. Lanet kitap neredeydi? Eğer o kitaplardan birini bulmazsam kafayı yiyecektim.

Kendi kendime konuşurken farkında olmadan ana kapıya gelmiştim. Tam kapıyı açmak için uzanmıştım ki kapı aniden açıldı. Kapıyı açan başlıklı bir pelerinli kadındı.

Kadın baştan aşağı buz mavisi giyinmişti. Giydiği şey başta pelerin olsa da aniden ona dokunması ile kısa askılı bir elbiseye dönüştü. Kadın elbiseyi okşadı ve başını kaldırdı. O anda annemi ve beni görür gibi oldum. Aynı buz mavisi gözler. Aynı renk saçlar.

"Mert?" dedi kadın şok olmuş bir şekilde ve aniden beni kendine çekip sarıldı.

O anda çok garip bir şey hatırladım. Sesti sadece ama hatırlamıştım.

"Anne bu minik bebek benim kardeşim mi?" diye sordu küçük bir kız sesi.

"Evet kızım."

"Peki, neden etrafında sular dönüyor anne?" diye sordu merakla kız.

Ejderha Kız 4; Kan KehanetleriHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin