31. BÖLÜM

3.8K 267 20
                                    

Bölümü ithaf ettiğim kuzularım;

tunamastepem
bestemsublablabla
neftahin_umudu

***

Yağmur yağmaya başlamıştı. Hala ormandaydık. Nefes sessiz sessiz ağlıyordu.

"Gidelim mi?" dedim. Kafasını salladı sadece. Ayağa kalktığımızda başı döndü. Bende kucakladım. Kafasını boynuma gömmüş, sessizce gözyaşlarını akıtıyordu.

Eve geldiğimizde yatağına yatırdım ve üstünü örttüm. Alnından öpüp odadan çıktım.

Salona geldiğimde kendimi koltuğa zor attım. İyileşecekti, ama gidecek diye de ödüm kopuyordu. Bende gözlerimi kapattım.

Sonra uyandım. Nefes başımı dizine koymuş, saçlarımı okşuyordu. Kalktım.

"Özür dilerim." dedi. Sesi titriyordu. Bende yüzünü avuçlarımın arasına aldım.

"Neden özür diliyorsun?"

"Öyle gittim ya."

"Dileme." Kafasını göğsüme yasladım. Sonra telefonum çaldı. Nefes benden ayrıldı. Bende telefonu açtım. Abim arıyordu.

"Efendim abi?"

"....."

"Ne!"

"....."

"Geliyorum!"

"....."

"Hayır abi gelicem!"

Telefonu kapatıp Nefes'e döndüm.

"Noldu Tahir?"

"Annem."

"Nolmuş?"

"Yoğun bakımdaymış."

"Ne?"

"Trabzon'a gidicem."

"Bende gelicem."

"Tamam hadi."

Apar topar çanta hazırladık. Arabaya bindiğimiz gibi mola vermeden Trabzon'a gittik.

Akşam - Trabzon

Hastaneye girdiğimiz gibi abime sarıldım.

"Noluyor abi?"

"Kalp krizi."

"Ne? Şi-şimdi nasıl?"

"Aynı. Bekliyrız."

Nefes'te yengem ve yangazlara sarıldı. Hep birlikte bekliyorduk.

Gece olmuştu. Yangazlara Nefes ve yengemi eve götürmesini söyledim.

"Tahir."

"Söyle Nefes'im."

"Ben kalsam?"

"Yok bitanem, git sende. İsterseniz sabah gelirsiniz."

"Haber verin ama."

"Tamam güzelim, görüşürüz."

Nefes'ten

Konağa geldiğimizde hiç değişmemişti. Aksine daha sessizdi.

Koskoca konakta tek başımızaydık. Fatih kalmıştı. Murat hastaneye geri dönmüştü.

Koltukta oturmuş öylece oturuyorduk. Dua ediyordum. Bir an önce iyileşmesi en çok istediğim şeydi.

Saat baya ilerlemişti. Hiçbirimizin uykusu gelmemişti. Telefonuma baktığımda saat 4'e geliyordu.

"Yenge, biraz uyuyun isterseniz." dedi Fatih. Ama ikimizinde uykusu yoktu ki.

"Benim uykum yok, Nefes sen yoldan geldin uyu istersen biraz."

"Yok abla, hiç uykum yok."

Sabah olduğunda Asiye ablayla ikimiz  Mustafa abi ve Tahir için bir şeyler hazırlamıştık. Fatih bizi hastaneye götürdü.

Yoğun bakım katına girdiğimizde Mustafa abi koltukta öylece oturuyordu.
Tahir kollarını bağlamış, başını cama yaslamış annesine bakıyordu.

Bizi görünce yanıma geldi. Alnımdan öptü.

"Uyusaydın keşke biraz." dedi. Eli yanaklarımdaydı.

"Uyuyamadım, sen?"

Kafasını iki yana salladı. Elimdeki kaplardan bir şeyler verdim. Az olsada yedi.

"Tahir, bu gece kalayım bari."

"Güzelim zaten uyumamışsın, bizde bir şey yapmıyoruz ki."

"Ama."

"Aması yok."

"Tamam."

Akşam olduğunda biz yine konağa döndük. Öylece oturuyorduk. Bi ara uyuyakalmışım. Ama 1 saat. Sonra tekrar oturmaya başladık tabii.

Gece yarısı saat 2 gibi Tahir aradı.

"Efendim?"

"Nefes, durumu ağırlaştı."

"Ne?"

"Bekliyoruz."

"Gelmemi ister misin?"

"Nefes bir dakika."

"Noluyor Tahir?"

Birkaç saniye sonra Tahir gür sesiyle konuştu.

"Nefes! Düzeldi!"

"Çok şükür."

"Allah'ım şükürler olsun."

"Tahir istersen geleyim."

"Boşver, uzak."

"O zaman şunu asla unutma tamam mı?"

"Neyi?"

"Uzak ya da yakın, mesafe var ya da yok. Ben daima seninleyim 💛"

"Seni seviyorum."dedi titrek sesiyle.

"Bende, çok."

"Ne çıkar yanımda olmasan? Kalbim senden ibaret değil mi? Uzaktan sevmek zor demişsin, etme sevdam. Görmeden sevmek ibadet değil mi?"

***
Bölüm sonuna bir Cemal Süreya sakladım.

Hem Allah sevgisinden, hem de kendi sevgisinden bahseden çok güzel bir söz değil mi?

VANİLYA Where stories live. Discover now