-52-

375 37 7
                                    

"Bu nasıl olur aklım almıyor! Öyle bir adam Baybars'a dokunmaya nasıl cüret edebilir?"

Nehar salonumun ortasında kızgınlık ve panikle bağırırken, Baybars'ın kardeşi oturduğu koltukta bakışlarını yere indirip huzursuzca kıpırdandı.

Nehar'a kaşlarımla kızı işaret edip ona kötü hissettirdiğini ima ettim.
"Daha ona ne olduğunu bilmiyoruz Nehar. Şimdi yapacağımız en kötü şey telaşla işleri iyice karıştırmak olur. Sakin olalım."

Nehar ellerini başına bastırarak evin içinde adımladı.
"Ne yapacağız Vera? Sakin olmamız neyi değiştirir?"

"Düşün Nehar. Baybars'ın gitmiş olabileceği bir yer..." 
Aklıma gelen şeyle gözlerim heyecanla büyüdü.
"Abisi!"

Nehar usulca bana dönerken umut ışığı belirmişti içimde.

"Ara sıra abisi onu holdinge çağırıyor, işler için. Yine böyle bir durum olmadığını nereden biliyoruz?"

Nehar da sakinleşmeye başlamıştı.
"Ama bu Baybars'ın telefonunun kapalı olmasına bir bahane üretmez."

"Bilemeyiz Nehar, abisine ulaşmalıyız. Belki de onun durum hakkında bilgisi vardır. Sende telefonu falan varmı?"

Başını iki yana sallarken o da heyecanlanmıştı.
"Hayır, ama evinin adresini biliyorum. Oraya gidebiliriz."

"Tamam, hiç vakit kaybetmeyelim o halde."

Birlikte kapıya ilerlerken arkamızdan gelen sesle duraksamıştık.

"Ben de sizinle gelebilir miyim?" dedi küçük kız, çekingen bir tavırla.

Nehar düşünüyormuş gibi bir ses çıkardıktan sonra, gayet ciddi bir tavırla cevapladı.
"Sarbay Abi'nin yanına gelmesen senin için daha iyi olur."

Kızın toprak rengi gözlerine hemen doluşan yaşlar parlıyordu.
"Ama ben... Baybars abimi çok merak ediyorum. Lütfen izin verin geleyim."

Nehar tekrar konuşmak için dudaklarını aralamışken,
"Pekala!" diyerek araya girdim.
"Eğer bu kadar istiyorsan bizimle gelebilirsin, bunun sakıncası yok."

Nehar bana kaşlarını çatıp inanamıyormuş gibi baktı.
"Vera sen Sarbay Pahev'i tanıyor musun? Baybars'ın taşıdığı nefreti yedi yaş daha büyük birinin aynı ölçüde taşıdığını düşün. Onun bu kızı hiç hoş karşılayacağını sanmıyorum."

"Bu kız değil, Merinet benim adım." dedi kız, kırılmış gibi bir sesle.

"Nehar bunu tartışırsak eğer Baybars'ın kötü bir haberini almadan evden çıkamayabiliriz! Merinet bizimle geliyor, hadi!"

Nehar'ın arabası, son derece hızlı ve cesurca kullanmasına rağmen ancak yarım saatte ulaşmıştı büyük yalıya. Aracını arka taraftaki geniş otoparka bırakırken hep birlikte indik, koşar adımlarla evin kapısına vardık. Nehar zili çalarken Merinet'in bakışlarını yere indirdiğini farkettim, muhtemelen karşılaşacağı tepkiden çekiniyordu.

Bu kızın Baybars'a olan benzerliği, benim içimde ona karşı büyük bir şefkat oluşturmuştu. Hiçbir suçu olmayan masum bir çocuktu zaten, kötü davranılmayı haketmiyordu. Kolunu usulca kavradığımda bana baktı. İçinde bulunduğum gerginliğe rağmen küçük bir tebessüm oluştu yüzümde, göz kırptım. O da aynı şekilde gülümserken iki yanağındaki muhteşem gamzelerini ortaya sermişti.

Kapı açıldığında bizi karşılayan önlüklü, genç bir kadındı.
"Buyrun?"

"Nehar Bovase ben! Sarbay abi beni tanıyor, Baybars'ın arkadaşıyım. Onlar şu an burada mı?"

CESARET MADALYONUWhere stories live. Discover now