-37-

490 36 11
                                    

"Evine yaptığım dekoru beğenmedin mi? Hemen değiştirmişsin."

Gözlerim kocaman olmuş, şaşkınlık bütün hücrelerimi ele geçirmişti. Onun bir psikopat olduğunun bilincindeydim, ve o psikopatla şu an evimde yalnızdım.

Elinin baskısını azalttı, sonra yavaşça aşağı indirdi ve kulağıma doğru fısıldadı.
"Sesinin seviyesini beğenmezsem, sen de başına gelenleri beğenmezsin."

"Ne istiyorsun benden?" dedim titreyen sesimle. Arkama dönüp bakamıyordum, öylece kalakalmıştım.

"Ben sadece, Baybars'ın sevdiği kızı istiyorum."

Söylediği sözle bütün duyguları bastıracak kadar şiddetli bir öfke yükseldi içimde, hızlıca ayağa kalkıp bütün sinirimle arkama döndüm.

Siyah kapşonunu başına geçirmişti, evin içindeki tek ışık televizyondan yansıdığı için yüzü her zamankinden daha ürpertici, çelik mavisi gözleri çok daha tehlikeli görünüyordu.

"Baybars seni öldürür, farkında değil misin? Canını düşünüyorsan uzak dur bizden!"

Dudağının sol kenarı, hafifçe, robotik bir şekilde yukarı kıvrıldı.
"Baybars bana yapacağı kadarını yaptı. İntikam sırası bende, ne yazık ki buna seninle ulaşacağım."

"Bak, aranızda ne var bilmiyorum." dedim sakin ve olgun olmaya çabalayarak.
"O sana ne yaptı bilmiyorum. Bildiğim tek bir şey var, sen ona hiçbir şey yapamazsın. Baybars'a zarar veremezsin, o sandığından çok daha güçlü bir adam. Bu yüzden kendi iyiliğin için vazgeç bu saçmalıktan. O senin Lotanas'tan gittiğini sanıyor, evime yaptıklarını söylemedim. Neden biliyor musun, katil olmasını istemediğim için. Eğer sen de ölmek istemiyorsan Baybars'la uğraşma!"

"Onunla değil, seninle uğraşacağım. Artık zayıf bir karnı var."

Koltuğun kenarına doğru yavaş adımlarla ilerleyerek üzerime gelmeye başladı. Eliyle kapşonunun cebinden bir çakı çıkarmış, yere doğru sakince tutuyordu.

"Sen bana hiçbir şey yapamazsın!" diye bağırdım. Ancak o yaklaştıkça geri doğru giden adımlarım, söylediklerimle tezattı.

Tam karşımdaydı ve bana doğru gelmeye devam ediyordu, bense dizlerimin titremesine mani olamayarak geri geri gidiyordum. Bir adım daha atacakken bacağım koltuğa çarptı ve oturur şekilde oraya düştüm.

Dibime kadar geldiğinde sırtımı koltuğa sıkıca bastırmış, durumdan kurtulmanın çaresini düşünmeye çalışıyordum. Gözlerimi gözlerine dikmiştim, korkmadığımı iddia edercesine.

Bana doğru eğildi ve bileklerimi tek eliyle kavrayıp sıktı. Duyduğum acıyla inlememek için dişlerimi sıktım. Yüzünü yüzüme yaklaştırdı ve diğer elindeki çakıyı yanağıma hafifçe dokundurdu. Yüzüm de tüm uzuvlarım gibi titremeye başlamıştı, bilincim kapanmışçasına hiçbir şey yapamıyordum.

Yüzünü bana iyice yaklaştırdı, dudaklarını dudaklarıma doğru ilerletiyordu. Amacının farklı olduğunu anladığımda titremelerim şiddetlenmişti. Gözlerimi sıkıca yumdum, birkaç damla yanaklarıma doğru firar etti. Dişlerimi sıkıp bu anın kabustan ibaret olmasını umdum.

Fısıldadığında tiksindirici nefesini yüzümde hissetmiştim.
"Ölmek için fazla güzelsin, intikam almayı başka yollarla denemeliyim."

Dizimi hızla kaldırıp kasıklarına bir tekme geçirdiğimde geri doğru sendelemişti. Çabucak yerimden kalktım ve sehpadaki demirden dekoru aldım elime. İki elimle sıkıca kavramıştım.
"Baybars duymadan ben öldürürüm seni!"

CESARET MADALYONUWhere stories live. Discover now