-6-

961 97 6
                                    

Perker'in yüzünde daha önce hiç görmediğim kadar öfkeli bir ifade vardı. Hazar yumruğunu yavaşça indirirken Perker yanlarına geldi.

"Bizim sınıftan olmayan gözümün gördüğü herkesi Armina'ya götürüyorum!"
Kapının önündeki kalabalık Perker'in uyarısıyla telaşlanarak hızlıca dağılmıştı.
Biz bize kaldığımızda, ürkütücü bakışları kavgaları yarım kalan ikiliyi buldu.
"Hemen burada ne olduğunu açıklayın."

Sınıfın tüm öğrencileri taş kesilmiş gibi öylece kalmıştı, hepimiz olan biteni endişeyle seyrediyorduk.

Hazar suçluluğunun farkındaydı, mahcup bir şekilde başını öne eğdi. Baybars'ın attığı yumruk kaşında bir yara açmıştı ve kanıyordu.

Baybars'ın ise toprak rengi gözlerinde hala alev alev yanan bir öfke ateşi vardı. Yaptığının değil de yapamadığının pişmanlığını yaşıyor gibiydi. Asice sırtını dikleştirip gözlerini Perker'e dikti.
"Bu aciz Maheva, gerçeklere katlanamadığı için saldırganlaştı. Karşılığını veriyordum."

Gerçekten, hala kendini savunabiliyor muydu? Öğretmenine kavga ederken yakalanmış bir öğrenci olarak gerçekten hala kendini mi haklı görüyordu? Cesaret, özgüven, ego... Ondaki her neyse, kesinlikle fazlaydı.

Hazar başını yerden kaldırıp öfkeyle ona baktı, Baybars'ın öfkesi ise daha soğuktu, buz gibi bakışlarla karşılık vermişti. Bu kez konuşan Hazar olmuştu, bakışlarını suçluluk hissiyle önüne çevirdi.

"Kanıma dokunacak laflar söyledi, kendimi tutamadım Bilge Perker, hatalıyım."

O kadar dürüst ve o kadar içtendi ki insan kendi insanlığını sorguluyordu. Hiçbir zaman onun gibi olamamıştım, benim haksızlığımı kabul etmem uzun zaman alırdı.

"Bu okul hepinizin yıllardır hayalini kurduğunuz okul." diye söze girdi Perker. İşaret parmağıyla yeri işaret ediyordu, tek kaşını yukarı kaldırmıştı. Öfkesinden gram kaybetmediği yüzünden okunuyordu.

"Burada okumak herkesin harcı değil! Bu okula layık olmaya çalışacağınıza huzursuzluk yaratıyorsunuz! Yerinizde olmak için can atan kaç öğrenci var haberiniz var mı?"

Hazar yeniden başını öne eğdi. Pişmandı ve suçluluğunun farkındaydı. Evet, yerinde başkası da olsa aynı tepkiyi verebilirdi. Evet son derece haklıydı fakat bulunduğumuz yer okuldu ve burada kurallar vardı. Baybars'ın üzerine ilk o yürümüştü, fiziki kavgayı başlatan kişiydi.

Baybars'ta ise en ufak utanç kırıntısı yoktu. Hala başı dikti ve Perker'in gözlerinin içine bakıyordu.
"Bu olayın sorumlusu ben değilim, ben sadece kendimi savundum." dedi sertçe.

"Boşuna kendini aklamaya çalışma seni tanıyorum Baybars!"
Bilge Perker'in öfkesi sözleri yüzünden tamamen Baybars'a çevrilmişti.
"Mahevalar'a olan gereksiz nefretini biliyorum, en az Hazar kadar suçlu olduğunu farketmem için görgü tanığı olmama gerek yok."

Baybars burnundan bir nefes bıraktı. Söylememek için kendini zor tuttuğu şeyler vardı sanki, en azından bir noktada susması gerektiğini anlamıştı.

"Baş Bilge Armina hakkınızda doğru kararı verecektir. Benimle gelin!"

Hazar ve Baybars ellerinde temizlik malzemeleriyle sınıfa girdiklerinde tüm sınıfa adeta bir şok dalgası yayıldı.

CESARET MADALYONUWhere stories live. Discover now