-12-

581 53 4
                                    

Parti gecesi yaşananlardan sonra Nehar bir haftalık uzaklaştırma cezası almıştı. Bu durum okulda sağlam bir dedikodu malzemesi olmuştu ve herkes bunu konuşuyordu. Bense bir haftalığına da olsa yüzünü görmeyeceğim için mutluydum.

Sınıfa girdiğimde 2 gündür olduğu gibi bugün de Hazar'ı görememiştim. Onun için endişelenmeye başlamıştım, okula gelmiyordu ve hakkında bir haber alamıyordum. Sırama geçmedim çünkü Hazar'a neler olduğunu öğrenmezsem rahat edemeyecektim. Hızlı adımlarla alt kata inip kapıyı tıklatarak Armina'nın odasına girdim.

Armina masasında kağıda bir şeyler yazıyordu, bakışlarını yüzüme kaldırınca kalemi bırakıp geri yaslanmıştı.
"Vera, gelsene."

Tekli koltuğa geçip oturdum.
"Sizden Hazar'ın adresini isteyecektim." dedim sözü dolandırmadan.

"Sebep?"

"Üç gündür okula gelmiyor ve neden gelmediği hakkında hiçbir fikrim yok. Onun için endişeleniyorum."

"Maalesef, öğrencilerin özel bilgilerini hiç kimseyle paylaşamıyoruz."

"Ama bu istisna bir durum. Hazar benim için çok kıymetli ve ondan haber almam gerekiyor."

"Vera, adresi seninle paylaşsam bile gitmene müsaade edemem. Hem şu anda girmen gereken bir ders olduğu için, hem de bilmediğin bir yere tek başına gitmen sakıncalı olduğu için."

"Bilge Armina, lütfen. Benim bir korkum yok ve kendimi her şeye karşı savunabilirim. Ayrıca dersten sonra gidebilirim, siz yeter ki adresi verin."

Sıkıntılı bir nefes verdi.
"Madem bu kadar ısrarcısın, okul çıkışı seni Hazar'ın evine ben götürürüm. Ancak bu şekilde gidebilirsin."

※※※

Armina'nın arabasıyla şehrin düzgün yollarında ilerliyorduk. Lotanas caddeleri büyük bir özenle temiz tutuluyordu, her köşeye sinmiş elit bir havası sanki; yapılar ve çevre muntazamdı, insanların hal ve hareketleri bile bu havaya uyum sağlıyordu.

"Annene görünüş olarak gerçekten benziyorsun."
Armina'nın sesiyle gözlem yapmayı bırakıp ona döndüm.
"Sidalya gibi sen de çok güzelsin."

Derin bir nefes alıp verdim.
"Onu tanıyamamak içimde kocaman bir boşluk oluşturuyor. Acı veya özlem hissetmiyorum, sadece bir parçam hep eksikmiş gibi... Nasıl göründüğünü bile bilmiyorum, hiç var olmamış sanki."

"Evinizde annenin fotoğrafları yok muydu?" dedi Armina şaşkınlıkla.

"Babam annemin ben çok küçükken öldüğünü ve ondan geriye hiçbir şey kalmadığını söylerdi. Ben de fazla sorgulamazdım. Gerek duymuyordum çünkü, yokluğu hayatın normal akışının bir parçasıydı benim için. Sadece arkadaşlarımın annelerini gördüğümde hissederdim eksikliğini, o da geçici olurdu."

İlerlediğimiz caddelerin biçimi değişmişti, daha dar ve bozuk yollardan geçiyorduk. Etraftaki uzun binalar yerini en fazla iki katı olan müstakil evlere bırakmıştı, gittikçe evler seyrekleşiyordu. Yola çıkalı yalnızca yarım saat olmuştu fakat burası okulun bulunduğu yerle oldukça farklıydı.

Tek katlı, boyasız evlerin bulunduğu bir sokağa girdik ve Armina arabayı sağ tarafa çekerek park etti, aşağı indik. Bulunduğumuz yol topraktandı. Etrafı evlerin bacalarından çıkan yoğun dumanların kokusu sarmıştı. Hava soğuk ve rüzgarlıydı, bu sebepten olacak ki dışarısı ıssızdı. Toprak yolda Armina'nın aracı dışında tek bir araba bile görmemiştim.

Sıralanmış evlerin bıraktığı boşluklarda ara ara yeşillikler görünüyordu, birkaç cılız ağaç kök salıp yükselmişti. Ağacın birine iple yapılmış salıncak buruk bir gülümseme çizdi yüzüme, kim bilir bu hangi çocuğun en sevdiği oyuncağıydı...

CESARET MADALYONUWhere stories live. Discover now