33. Nazlı

21 5 0
                                    

Sertab Erener- Olsun

33. Nazlı:

Öylece arkasından mı bakacaktım? Yoksa yatakhaneye gidip gün boyunca yorganımın altında ağlayacak mıydım?

Hayır.

Ben bunları yaparsam hem kendime acı çektirecek, hem de Yiğit'e nedenini soramayacaktım.

Hala ayakta öylece duruyor ve ne yapacağıma dair planlar yapmaya çalışıyordum. Aslında bunu yapmaya şimdi başlamıştım. Ondan 10 dakika öncesine kadar öylece boş ellerime bakmıştım.

En sonunda Buse'nin omzuma dokunmasıyla tüm tayfa etrafımda toplanmıştı.

"Güzelim?" Buse narin bir ses tonuyla bana seslendiğinde şefkatli sesi nedensizce bir damlaya daha izin verdi. Sude hızla yaşı silip sarıldı.

"Sen bilmiyorsun.. Biz sana söyleyemedik.. Tüm hata bizim." Sude'nin kolundan tuttum ve geriye gittim.

"Neyi söylemediniz?." Ekin beni sandalyeye doğru götürmeye çalıştığında onu durdurdum. "Ya Ekin lütfen. Neden Yiğit böyle davrandı?."

Ekin tam ağzını açmıştı ki Emir önce atladı. "Güneş. Bak bunu sana biz söylemeyelim. Yiğit gitti çünkü önemli bir sebebi vardı. Lütfen yanına git ve sana o anlatsın.. İnan bana yaptığın sürprizle gitmesinin hiçbir alakası yok."

Doğru söylüyordu. Tamam. Yiğit'in bu sürprizim sonucunda çok mutlu olacağını düşünmemiştim. Çünkü yaşadığı güzel şeylerle bile çok mutlu olamıyordu. Tam mutlu olacakken aklına Nazlı geliyordu ve ihanet ediyormuş gibi hissediyordu.

Bunu biliyorum çünkü ben de Demir için aynı hisleri yaşıyorum. Emir gözlerime bakarken kafamı salladım ve hızla sınıftan çıktım.

Dördüncü kata gittiğimde yine kimse yoktu. Hızla Yiğit'in odasına girdiğimde camının önünde duruyordu. Öylece dışarıyı izliyordu.

Geldiğimi duymuştu ama hiç tepki vermedi. Konuşmasını istemedim.. Yavaşça yatağının ucuna oturdum.

Gözlerini düşürdü.

Bekledim. Bekledim. Bekledim. Hiç konuşmadık.

Sonra bir şey oldu. Sessizce fısıldadı.

"Bugün Nazlı'nın ölmesinin üstünden 1 sene geçti."

Nazlı'nın ölmesinin üstünden.. Nazlı'nın ölmesinin..

Bir ağabey. Kardeşi ölüyor. Doğum gününde. Ve o bunu dile getiriyor. Bir sene geçti diyor bana. Ölmesinin üstünden diyor.

Hızla ayağa kalktım ve hıçkırıklarla ona sarıldım. Karşımda paramparça duruyordu. Hiçbir şey yapamıyordum. Lanet olsun, hiçbir şey yapamıyordum.

"Özür dilerim, özür dilerim, özür dilerim.." Hıçkırıklarımın arasından konuşurken elleri sırtımda değildi.

Sadece kafasını saçlarıma koymuştu. Ensemdeki ıslaklıkla durdum. Ağlamıştı. Gözünden yaş düşmüştü.

Yavaşça geriye çekildim ve suratına baktım. Allah'ım.. Yıkılmıştı. Bugün boyunca göstermemeye, ayakta durmaya çalışmıştı.

Titreyen ellerimi yüzüne doğru götürdüm ve yanağındaki ıslaklığı sildim. "Keşke haberim olsaydı.. Bir de bu saçmalığı yapmazdım.."

O kadar kızıyordum ki kendime.. Aslında bir yandan da tayfaya. Öylece onun en kötü gününe parti düzenlemiştim.

Yavaşça suratımı avcuna aldı ve yalandan gülümsedi. "Bilmiyordun.."

GİRDAPWhere stories live. Discover now