31. Söz..

39 4 1
                                    

31. Söz:

Yazarın Anlatımıyla:

Yiğit Güneş'ten ayrıldıktan sonra odasına çıkmıştı. Onun suçsuz olduğunu biliyor fakat kimseye kanıtlayamıyordu. Bu durum onu çok rahatsız ediyor bir dakika yerinde duramıyordu. Odanın ucundan ucuna dolaşıp dururken onu kurtarmak için yol düşünüyordu.

Daha fazla dayanamayarak odasından çıktı ve zemin kata indi. Tayfadan kimseyle karşılaşmak istemiyordu çünkü onu görürlerse bu olayı araştırmasına izin vermezlerdi.

Zemin katta kamera kayıtları, dosyalar gibi işlerle uğraşan biri vardı. Yiğit'in onunla daha önce pek konuşmuşluğu yoktu fakat tek çare onu ikna etmek ve kayıtlara bakmaktı. Bir ipucu bulabilme ümidi onu buraya kadar getirmişti.

Kapının önüne geçti, boğazını temizledi ve üç kez tıklattı. Ses gelmemişti. Yavaşça kapıyı açtı ve içeri baktı. Kimse yoktu..

Ya görevli gelene kadar burada bekleyecek o gelince kaydı açmasını isteyecekti ya da o gelene kadar kayıtlara bakıp çıkacaktı... Hızla masanın yanına gitti ve bilgisayarı karıştırmaya başladı.

O günü ,o saati ve o dakikalara en yakın zamanı seçip izlemeye başladı. Güneş piyano sınıfına giriyor görüntü kesiliyordu. Sonra ise görüntü 3 dakika sonraya sarıyor sınıf boş ve piyano kırık oluyordu. Yiğit herkesin baktığı yere bakmayacaktı.

Hızla hırkasının cebinden Usb'sini çıkardı ve bir saatlik görüntüleri Usb'ye atmaya başladı. Görüntüleri aktardıktan sonra kayıtları kapatmasıyla odaya görevli geldi.

Yiğit'e kaşları çatık bir şekilde bakarken Yiğit bir anda gülümsedi ve eliyle kağıdı gösterdi.

"Siz yoktunuz, ben de izin alacaktım. Almak istediğimi kağıda yazıp gitmeyi düşünüyordum ki geldiniz.." İnanmasını bekleyerek gözlerine bakarken görevli pek tatmin olmamıştı fakat ona bir şey diyemezdi. O müdürün oğluydu.

Gülümseyerek masasına geçti ve izin yazdığını belirtti. Yiğit ise teşekkür ederek odadan ayrıldı. Çıktığında derin bir oh çekti merdivenlerden çıkmaya başladı. Dersliklerin katına geldiğinde İdil'le göz göze geldiler. İdil hemen gülümseyip dudaklarını araladı.

"Merhaba Yiğit. Uzun süredir konuşamıyoruz seninle. Nasılsın?" Yiğit kaşlarını çatıp kafasını aşağı eğdi.

"İdil konuşmayı çok isterdim ama ders saati geçiyor ve benim çıkmam gerek. Sonra." İdil yine umduğunu bulmayarak yumruğunu sıktı ve diğer elini hızla cebinden çıkartıp Yiğit'in yanından geçti.

Fakat elini cebinden çıkarttığında yere bir şey düşmüştü. Yiğit bunu fark edip yere baktığında yere düşen şeyin bir Usb olduğunu fark etti. Arkasını döndüğünde İdil çoktan sınıfa girmişti.

Usb'yi sonra ona vermek için yerden aldı ve cebine atıp yeniden odasına çıkmaya başladı. 1 saat boyunca bir ipucu bulmak için o kayıtları inceleyecekti.

Odasına çıktığında hızla hırkasını çıkardı ve cebindeki Usb'leri çıkardı. Bir tanesi Yiğit'in diğeri İdil'indi ancak ikisinin şekli de aynıydı. Yiğit anlamak için bir tanesini taktı ve içinde ne olduğuna baktı. Bunu yaparken başkasının Usb'sine bakmış olabilme ihtimali olduğu için rahatsızdı ama bunu yapmak zorundaydı.

Usb'yi takıp dosyayı açtığında karşısına sadece bir video çıkmıştı. Bu Yiğit'inki değildi ama Yiğit Usb'den çıkamadı. Çünkü videonun adı Güneş'ti.

Yiğit kaşlarını çatıp videoya girdi ve izlemeye başladı. Video üç dakikaydı. Videonun başında Güneş dosyayı alıp çıkıyordu. Sonra aradan yirmi saniye geçiyordu ve... Sınıfa İdil giriyordu. Elinde bir demir çubuk vardı.

GİRDAPWhere stories live. Discover now