23. Fotoğraf

38 6 1
                                    


   Yaklaşık 25 dakika geç geldi, özür dilerim. Ama bence beğeneceksiniz. Yorumlarınızı bekliyorum. 🖤🌪

23. Fotoğraf:

Ben öylece yerde otururken Yiğit ayakta dikiliyordu. Aklımdaki düşünceler sadece Yiğit'le resimlerimizin yayılması değildi. Bana bu mesajları atan kişi tüm okula istediği zaman mesaj atabilecek büyüklükte biriydi. Yaptıklarından değil, yapabileceklerinden korkuyordum. Ben bunları düşünürken Yiğit elindeki su şişesini bana uzattı.

"Teşekkür ederim."

"Güneş bu kadar üzüleceğin bir durum yok ortada. Hatta sevinmelisin. Tüm kızlar tarafından kıskanılacaksın." Burnunu havalı bir şekilde çekip sağa döndü. Kaşlarımı çatıp hızla ayağa kalktım.

"Haa. Gerçekten çok mutluyum şu an. Yaşasın. Çok popülerim." Elimle alkış yaparken gülümseyerek bana baktı.

"Üzülerek yerde oturman sinir olmandan daha kötü."

"Ne sinir olacağım be! Tüm kızlar bir de senin bu triplerini görseler." Ona baktığımda hala gülüyordu. Karşımda böyle gülerken somurtamıyordum. Gülmemi gizleyerek kafamı çevirdim.

Erkekler yatakhanesinin ışığı açıldığında paniklemiştim. Hemen merdivenlere ilerledim ve saklanmaya çalıştım. Yiğit ise ne yapmaya çalıştığıma anlam vermeye çalışır gibi bana bakıyordu. En sonunda kafasını sağa sola sallayarak sorusunu belirtmişti. Sesimi çıkartmadan elimle 'gel' işareti yaptığımda oflayarak yerdeki hırkamı aldı ve yanıma geldi.

"Güneş napıyorsun?"

"Baksana." Elimle yatakhaneyi işaret ettiğimde Yiğit kafasını çevirdi ve yatakhaneye doğru baktı. Sonra yeniden bana döndüğünde hala kaşları çatıktı.

"Ee. Baktım. Ne var?"

"Of Yiğit! Işığı yandı. Bildirim sesine mi uyandılar acaba?" Hızla birkaç adım ileri gittiğinde ben de ayağa kalktım.

"Bir şey oldu sandım. Bu muydu yani?" Hırkayı yere bıraktı ve yatakhaneye doğru ilerlemeye başladı.

"Yiğit!" Onu durdurmaya çalışsam da tabii ki Yiğit Arsel kafasına koyduğunu yapardı. Hiç düşünmeden kapıyı açtığında sesleri duymak için kulağımı yaklaştırdım. Fakat hiçbir şey duyulmuyordu. Yiğit içeri girip kapıyı kapattığında sinirle eski yerime geri oturdum.

Tam çıkmasını bekliyordum ki yukarı merdivenden gelen tıkırtıyla oluğum yerden hızla kalkıp yukarı doğru baktım. Kimse görünmüyordu. Pek önemsemeyip yeniden yerime oturdum. Bir dakika geçmeden aynı sesin daha yakından gelmesiyle yeniden korkarak ayağa kalktım ve hırkamla telefonumu alıp kızlar yatakhanesinin yanındaki bölmeye ilerledim. Korkuyordum.

O anda gelen mesaj sesiyle birlikte korkum iki katına çıkmıştı. Hızla telefonumu açıp ekrana baktım.

Bilinmeyen numara: Seni korkutmak çok zevkli Lisa. Sana ayrılın dediğimde ayrılsaydınız daha güzel olabilirdi. Brett seni yalnız bıraktı. Ne üzücü.

Korkarak mesajı okuduğumda bir köşeye oturdum ve Yiğit'i aradım. Gelen adım sesleriyle bölmenin sonuna doğru koşmaya başladım. En kötüsü de bölmenin başka bir yere çıkmamasıydı. Çıkmaz sokaktaydım. Yiğit'in telefonu sessizde olmalıydı. Çalıyordu.. Çalıyordu.. Her arama sonlanmasında yeniden arıyordum. En sonunda telefon açılmıştı.

"Alo! Neredesin?"

"Yiğit! He- hemen gelmelisin. Ben.. Çok korkuyorum."

"Lanet olsun! Nerdesin?! Güneş! Seni yalnız bırakmamalıydım. Allah kahretsin! Neredesin!?"

GİRDAPWhere stories live. Discover now