"Çocukluğumdan beri neredeyse," dedi Aydın gülümseyerek. "Bora'nın babası... Dayım... Beraberdik senelerce... Eskiden bambaşka bir İstanbul vardı tabii. Kumarhane işletmeciliği yasaldı o dönemlerde. Yasaklanması da bizi pek etkilemedi açıkçası. Zaten benim başka bir işim de yok. Bildiğim tek şey bu. Caner'le birlikteyken tabii işletemiyordum ama Kara sağ olsun, BlackJack'i üzerime yaptı."

"Çüş!" dedim, şaşkınlıkla.

Bora küçük bir kahkaha attı. "N'apıyorsun oğlum?" diye sordu Aydın'a. Aydın şaşkınlıkla bir bana bir de Bora'ya bakıyordu. "Beni bir kadınla gördüğünü söylesen daha az koyardı Nazlı'ya..." Kollarımı bağlamıştım, ona asla cevap vermeyecektim. Sen de artık özel konuksun Naz!

"Sorun olacaksa sizin olsun Nazlı Hanım," dedi Aydın, içten bir tavırla.

"Yavaş!" dedi Bora, "ş" harfini uzatmak suretiyle. Fakat ben heyecandan ölmek üzereydim. Aydın ne tepki vereceğini bilemiyordu.

"Lütfen bana yenge de..." dedim, aynı Aydın gibi içten bir ifadeyle.

Aydın gülümsedi. "Hoşlanmadığınızı sanıyordum... Benden," dedi. Aslında yanılıyordu. Ona bunu alenen belli eden sensin Naz! Hisler değişkendi; yani artık ondan hoşlanıyordum.

"Bu yengen olduğum gerçeğini değiştirmiyor," derken gözlerimi Aydın'dan kaçırmış ve bir sigara yakmıştım.

"Oynamaya gelirsiniz o zaman BlackJack'e..." dedi Aydın.

"Gelirim gelirim, gelmem mi... Yanlış zamanda doğmuşum zaten ben... Eğer İstanbul'da kafama göre girip çıkabildiğim bir kumarhane olsaydı zamanında mesela, kısa yoldan zengin olabileceğime eminim," dedim gülümseyerek. Ne bu? Aydın'a "Gel beraber BlackJack'i işletelim" mi diyorsun Naz? "Matematik okulu kurardım herhalde, çok zengin olsaydım eğer..." diye devam ettiğimde, derin bir iç çekmiştim.

"Eğer hayatında bir kibrit çöpünün yeri değişirse, her şey değişir Nazlı." Bora'nın bakışları ifadesiz fakat ses tonu oldukça kendisinden emindi. "İstanbul'da kafana göre girip çıktığın bir kumarhane olsaydı mesela, tüm hayatın değişirdi ve matematik okulu kurmayı o zaman hayal eder miydin bilemiyorum."

"Ben seninle konuşmuyoruz yalnız," dedim sitemle. Bora'nın ifadesiz gözleri kısıldı. "Beni CEO yapmıyorsun, üzerime kumarhane yapmıyorsun, kumarhaneye bile götürmüyorsun! Aramızdaki ilişkiyi tüketiyorsun!"

"Sizin kumara düşkünlüğünüz var sanırım, neden peki?" diye sordu Aydın, boşanmayalım diye. Çünkü Bora bana bir cevap verecek gibi duruyordu. Kapının önündeki felaketi yok sayıp en önemsiz şeyler en büyük dertlerinizmiş gibi davranman çok tatlı Naz.

"Tamamen saçmalık." Aydın soruyu bana sormuştu fakat Bora, benim adıma cevaplamayı uygun bulmuş olacak ki araya girmişti.

"Yazlık yerde çok oyun oynanır ya hani... Babam da arkadaşlarıyla çok oynardı ben küçükken, ki malumunuz kumarhaneye bile gitmiş, Ahmet Bey'le ahbap olmuş falan... Ben iskambil kartlarını severim. Belirli bir algoritmaları vardır," dedim tebessüm ederek.

"Fazla doz ucuz Amerikan filmi, başka bir şey değil," dedi Bora, açıklamamı umursamadan.

Aydın, meraklı bir ifadeyle, "İyi misinizdir peki?" diye sordu.

Bora, Aydın'ın ciddi olup olmadığını sorgularcasına bakarken daha çok gülümsedim. "Çok iyiyimdir." Sesim net, bakışlarım Aydın'ın gözlerinin içini hedef almıştı.

"Hangi oyunlarda?" diye sordu Aydın, bir iş görüşmesi yapıyormuşçasına ciddi bir tavırla. "Kart oyunları çeşit çeşittir fakat kralı pokerdir içlerinde."

Maça Kızı 8Where stories live. Discover now