25.Bölüm

784K 42.2K 53.3K
                                    

"Bora Karabey'in villasının manzarası mı daha iyi bu balkonun manzarası mı bilmem ama bana bahşettiği yatak, kesinlikle ama kesinlikle, Anıl'ın bilmem kaç kızı altına aldığı yataktan daha konfor-"

Merhaba Bora, hoş geldin. Naz da tam senden bahsediyordu.

Cümlemi balkona girince kesmek zorunda kalmış, kocaman açtığım gözlerle bir Eren'e bir de Bora'ya bakıyordum. Karşılıklı oturmuş çay içiyorlardı. Hani Bora, çay içmeyi sevmiyordu?

"Villa manzarası" dedin.

"Yatak konforu" dedin.

"Anıl" dedin.

"Kaç kızı" dedin.

"Altına aldığı yatak" dedin.

Ben de diyorum ki Naz; Allah sana tependen baksın inşallah!

"Hoş geldin." dedim Bora'ya dönerek, sanki o kadar şeyi ben söylememişim gibi. Ne işi vardı ki burada? Bu gece de gidip başka bir kızla yatsaydı mesela!

"Günaydın." dedi Bora. Sesinde tuhaf bir yorgunluk vardı. Bakışlarımı Eren'e çevirdim. Kahverengi gözlerini bana dikmişti.

"Gözümüz aydın." dedi Eren, gülümseyerek.

"Maşallah hava kararmış ama ben yeni ayıyorum." dedim, küçük bir kahkaha atarak. Hemen sonrasında, benim bile bu iğrenç espriden dolayı yüzüm buruşmuştu.

"Çay var ocakta." dedi Eren, bir sigara yakmış ve küçücük balkonda kalan tek yere oturmuştum; mermer kenarlığa. "Düşeceksin." dedi Eren, gözlerimi devirdim. "Çocuk musun ya in şuradan!" diye çıkıştı sonrasında da.

"AY SEN NE ÇEKİLMEZ BİR ŞEY OLDUN YA! KAYNANA GİBİ! AZICIK SUSAR MISIN? UYANMAYA ÇALIŞIYORUM!" diye çemkirdim. Eren yüzüme ürkmüş gibi bakıyordu.

"Ben senden altı buçuk yaş büyüğüm, hatırlatırım!" dedi Eren dört saniye sonra. Sesinde, muhtemelen uyarıcı olduğunu sandığı bir tonlama vardı. Bora Karabey hayatıma girdikten sonra, kulaklarım duyduğum hiçbir uyarıcı tonlamayı beğenmiyordu.

"Biliyor musun? Öyle sesine abuk sabuk tonlar yüklüyorsun ya... Hiç korkutucu değil. Buna biraz çalışmalısın bence. Ayrıca çocuk olan sensin. Bana ne ya senin yaşından? Ne yapayım yani büyüksen?" dedim, sigaramdan çektiğim derin bir dumanı gökyüzüne doğru üfleyerek. Bora küçük bir kahkaha atarken, Eren'in sesini komşular duyuyordu sanırım. Bora'ya neden geldiğini sormak istiyordum ama buna uygun üslubun ne olduğunu kestiremiyordum.

"Evi nasıl buldun?" diye sordum, Bora'ya dönerek. Bana, "Ciddi misin?" der gibi bakıyordu. Kapıda Selim'lerin olduğunu ben de biliyordum ama bunu Eren'in yanında açıklayabileceğini zannetmiyordum. Bu yüzden, bunu yalandan da olsa açıklarken neden geldiği de ortaya çıkardı.

"Ben verdim adresi. Sana bakmaya gelmiştim odaya, Bora arıyordu, ben cevapladım. Ayrıca Hande de yaklaşık kırk sekiz kere falan aramıştır. Bir de Pelin diye bir kız aradı. Mutfakta telefonun, bir sürü mesaj falan da geldi, susmadı." dedi Eren, bıkkınlıkla. Bakışlarımı ona çevirmiştim.

"Işığı gören arıyor desene." dedim, alaycı bir kahkahayla.

"Magazini ya da." dedi Bora. Sahi! Bora seni aldatmıştı Naz. Bak dört dakika on iki saniyedir bunu hatırlamıyordun. Eren de burada olduğu için ifadesiz tutmaya çalıştığım bakışlarımı Bora'ya çevirdim ve yapmacık bir şekilde gülümsedim. Derin bir sessizlik oluşmuştu; Eren tedirgin bir şekilde bize bakıyordu. Mutfağa doğru yöneldim ve masanın üzerindeki telefonumu alıp yeniden balkondaki yerime geçtim.

Maça Kızı 8Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin