Söylediği cümleye karşılık  neredeyse çığlık atar gibi konuşmuştum. "Cidden mi kalas!"

"Hadi Alex yardım et de çözelim."

   Alex ve Nick zincirleri çözdükten sonra sabaha kadar burada oturup konuştuk. Artık daha fazla kalmamıza gerek olmadığını düşünüp mahzenden çıktık. Yolda yürürken her şeyin kokusunu çok daha net alabiliyordum. Kanın, yiyeceklerin, benzinin, insanların, çiçeklerin hatta yoldan geçen vampirlerin bile kokusunu alabiliyordum. Acaba onlarda bizim kokumuzu alabiliyor muydular? Sonuçta yanımda hem vampir hem de kurt vardı ve bu onlara göre alışılmış bir şey değildi.

  Yavaş yavaş acıktığımı hissediyordum ve şu an buna karşı koyacak gücü kendimde bulamıyordum. Vampirlerin en büyük imtihanları açlıktı. Şu an yarı vampir olduğum ve kurda dönüştüğüm için sanırım acı beni acıktırmış ve güçsüzleştirmişti. Kendimi kontrol etmek zorundaydım. Gözlerimi  bir kaç saniye kapatıp açtım.

   Bir şeyler yemeliydim yoksa şu an burada dönüşürsem bu hiç iyi olmazdı. En iyisi çocuklara söyleyip yemek yemekti. Kurt olduğuma göre sadece kanla beslenmeme gerek yoktu. Buraya ormandan daha yakın yiyecek satan bir yer varsa hemen bir şeyler almalıydık.

"Nick, Alex - " dediğimde Alex demek istediğimi anlamış gibi sözümü böldü.

"Acıktın mı?"

"Evet hem de şu an kendimi durduramayacak kadar." diyerek dişlerimi birbirine bastırdım.

"Tamam sakin olun ne olur ne olmaz diye yanıma yiyecek küçük şeyler getirmiştim. Bunlar şimdilik seni idare eder. Daha sonra ormana gider avlanırsın."

"Ahh harika olur. Sağol Alex." Alex'in çantasından çıkarıp  uzattığı şeyleri elime alıp hızla açarak tükettim. Yemek yemek harika bir şeydi ve vampirlere üzüldüğüm en büyük nokta bu olabilirdi. 

Son lokmamı yutarken Nick kolumdan tutup çekerek daha hızlı yürümemi sağladı. "Tamam sorun çözüldü.Angel bence biraz çabuk olalım. Eve geç kalmasak iyi olur. Yarın döneriz dedik. Amcamı görelim ki sorun olmadığını anlasın."

"Tamam Nick ağzımdaki lokmayı boğazıma dizin. Geç kalacak olursak evde kan vardır ondan içerim." dediğimde kolumu bıraktı.

"Olur o zaman."

  Yavaş yavaş yürümeye devam ederken bir yandan da düşüncelerim beni ele geçiriyordu. Gerçekten Alex dün yanımda olmasa nasıl olurdu bilmiyordum.  O an onlara zarar vermeyi aklımın ucundan geçirmemiştim. Ve en korktuğum şeylerden biri onlara zarar verme dişüncesiydi. Fakat o an sadece acımı düşünüyordum. Alex'in sesiyle kendime geldim.

"Ben şimdi gitsem iyi olur. Evdekiler ne olduğunu bilmediği için yokluğumu fark etmeden gitmeliyim. Angel kendine dikkat et. Akşam seni ararım tekrar konuşuruz."

"Tamam Alex. Her şey için teşekkür ederim." diyerek kısaca sarıldım.

"Sağol kardeşim. Her ne kadar kurtlarla vampirler düşman deseler de sanırım biz bu kuralı bozduk. Ne dersin?" Nick elini Alex'e uzattı. Alex'in ne yapacağını beklerken Nick'e aynı şekilde davranması beni rahatlatmıştı.

"Sana katılıyorum. Şimdi gitmeliyim. Bir şey olursa haber verin. Özellikle garip bir şeyler."

"Tamam merak etme. Görüşürüz."

  Alex yolda bizden ayrıldıktan sonra Nick'le başbaşa kalmıştık. Belki önceden konuştuğumuz konuyu ona hatırlatsam iyi olur diyerek direk söze girdim.

"Nick sözünü hatırlıyorsun değil mi?"

"Ahh şu konu evet. Merak etme. Hem sana bir şey sormalıyım."

KIRIK BEYAZWhere stories live. Discover now