Bölüm 36

163 16 11
                                    

Bu gün son duruşmaya da katılmıştık. En azından bizim için son duruşmaydı. Onlar elleri kelepçeli ayrılırken biz elimizi kolumuzu sallayarak çıkmıştık salondan. Tibet ve Atakan polisle iş birliği yaptığı için sadece kamu hizmeti yapacaklardı. Üstelik Asu'nun anne ve babası da onları çok iyi savunmuşlardı. Yine de gözler üzerlerindeydi. Bundan sonraki her adımlarına dikkat etmeleri gerekecekti. Tabii benim de...

Bizimkiler önden giderken Asu ve ben kaldık. Asu'nun anne ve babası da içeriden çıktığında bir kez daha teşekkür ettim onlara. Babası "Teşekküre gerek yok, karşılıklı çıkarlarımızın olduğu bir iş yaptık sadece." Diye sert bir şekilde aslında benden hiç hoşlanmadığını dile getirmişti. Asu'yu böyle bir duruma düşürdüğüm için üzgündüm. Ben ailesinin gözüne girene kadar bizim aramızda kalacaktı muhtemelen.

Neyse ki annesi daha sıcaktı. "Adam akıllı bir tanışma için bir ara akşam yemeğine gel." Dedi ve Asu'yu da alıp gittiler. Ben de bizimkilerin yanına döndüm. Merve Asu'yu sorunca ona durumu açıkladım. "Çok kızmazlar değil mi Asu'ya?" derken bunu diliyordum.

"Her zaman bir yolunu bulan sen değilsin. O da bulur bir yolunu merak etme." Deyip göz kırptı. Atakan "Hadi özgürlüğümüzü kutlayalım." Deyince diğerleri de ona katılmadan susturdum hepsini. "Asu burada yokken olmaz." Dedim. Tek neden bu da değildi. Aslında her şey yeni başlıyordu. Ben tam anlamıyla özgür değildim daha. Mahalleye geri dönmem gerekiyordu. Başladığım işi bitirip bataklığı temizleyecektim. Üstelik mahallede hala Celal yanlısı insanlar vardı. Onlar beni yakalamadan orada bir hafta daha geçirmem ve her şeyi yoluna koymam gerekiyordu.

"O zaman senin eve gidelim. İlk aşamayı geçtik. Sıradaki kısım bu değil mi?" dedi Atakan. Aslında değildi. Onlara tam anlamıyla anlatmamıştım her şeyi. "Ben gelemem, cezam bitmedi hala."

"Ne olacak şimdi?"

"Siz o evde kalmaya devam edin. Cezam bitince gelirim ben." İlkten itiraz etseler de onları en doğrusunun bu olduğuna inandırdım. Onlar benim evime geçerken Atakan ve Merve de kendi evlerine dağıldılar. Ben de mahalleye geri döndüm. Serdar ve arkadaşları sanki benim gelmemi bekliyormuş gibi kapının önünde duruyorlardı. Beni görünce "Helal olsun koçuma!" gibi şeyler söylediler. Bir omuzlarına almadıkları kalmıştı. Bir tek onlar değil binadakiler de aynı şekilde davranıyordu. Bir süre eve girmeme izin vermediler. Her şeyi anlattırdılar. Anlattıktan sonra Serdar "Sen yılanın başını ezdiysen biz de devamını halledebiliriz." Dedi. O kadar çok kişi ona destek çıkmıştı ki sanki herkes bu anı bekliyordu. Sanırım bundan sonra Ara sokaktaki tüm sokak lambaları yanacaktı.

Ertesi günü işe gittiğimde kovulduğumu öğrendim. Sadece ben değil Atakan da kovulmuştu. Adam sadece işe gitmediğimiz için kovmuştu bizi. Bir de işe gelmediğimiz zamanlarda nerede olduğumuzu bilse neler yapardı acaba. Atakan fırsattan istifade Merve ile buluşmaya gidince ben mahalleye geri döndüm. Asu'yu dava gününden beri hiç görmemiştim. Telefonda da konuşmamıştık. Eğer kötü bir şey olsaydı Merve'yle haber yollardı diye kendimi avutup duruyordum fakat artık dayanamayacaktım. Gidip aradım onu. Daha benim konuşmama fırsat bırakmadan kendisi konuştu. "Neredesin kapıda ağaç oldum."

"Neredesin ki sen?"

"Sizin dairenin önündeyim. Kimse açmayınca çatıya çıktım."

"Tamam, geliyorum ben." Deyip koşarak eve gittim. Karşı karşıya geldiğimizde koşup kucağıma atladı. "Bana makarna yapacak mısın?"

"Yaparım tabii." Dedim ve aşağıya indik. Ben makarna yaparken o da bana olanları anlatıyordu. "... Sonra eve gittik işte. Biraz nutuk çektiler. Gözlerine batmamak için de birkaç gündür evde takılıyordum. Bu gün onlar kovdular beni evden. Ders çalışmaktan sıkılmışsındır istersen arkadaşlarınla takılabilirsin dediler Bu fikrin annemden çıktığına yüzde yüz eminim tabii. Ben de Mervelerde kalmak istediğimi söyledim. Gerçekten de Mervelere gidecektim ama Merve bu akşam Atakan'la takılacağını ve eve geç döneceğini söyledi. Ben de düşündün ve dedim ki benim bir tane daha en iyi arkadaşım var. Sonra buraya geldim. Sen yoktun biraz o yaşlı adamla sohbet ettik. Senin başaracağını zaten bildiğini söyledi. Sonra sen aradın zaten."

Gökyüzü DüşüyorWhere stories live. Discover now