Kardeşlerim İçin

123 16 2
                                    

Resmi Cihat'a verirken kafamı kaldırıp gözlerine baktım. Yanılmıyordum tıpatıp aynıydı işte gözleri.

Ağlamamak için kendimi zor tutsam da gözlerim dolmuştu. Cihat'ı beklemeden dışarı çıktım. Bir an önce eve gitmek istiyordum. Hızlı hızlı ilerlerken Cihat'ın arkamdan seslenmesi umurumda değildi. Sadece gitmek istiyordum. Cihat'tan uzaklaşmak istiyordum.

Cihat kolumdan tutunca kendimi ondan kurtarmak istedim ama izin vermedi. "Ne oldu birden bire, nereye gidiyorsun?" Sorularının hiçbirine yanıt vermedim. Zaten zor tutuyordum kendimi. Konuşursam ağlardım. Kafamı kaldırıp yüzüne bile bakmadım. Kolumu çekmeye çalıştım fakat bir kez daha başarısız oldum. "Kafanı kaldır, yüzüme bak." Dese de yapmadım.

Sesli bir nefes verdi. "Herkes bize bakıyor. Çocukça davranmayı bırakacak mısın artık? Sorun her neyse söyle ben de bileyim. Alt tarafı kardeşlerimin fotoğraflarını gördün." Deyince kafamı kaldırıp baktım. Yalan söylüyordu. "Senin kardeşin yok. Çocuğun olduğunu gizleme boşuna. Her şeyi biliyorum." deyince donup kaldı. Bir şey diyemedi. Gayri meşru çocuklarının varlığından haberdar olmamı beklemiyordu tabii. Planlarında bu yoktu!

"Ne zaman söyleyecektin bana bunları?"

"Hiçbir şey bilmiyorsun. Gel benimle." Deyip kolumdan tutup götürmek istedi ama izin vermedim. "Seninle hiçbir yere gelmiyorum."

"Her şeyi yanlış anlamışsın. Anlatacağım yürü hadi."

"Hiçbir şey dinlemek istemiyorum. Beni kandırmana izin vermeyeceğim." Deyip kolumu elinden kurtardım. Durup gözlerime baktı. "İstediğine inanmakta özgürsün ama önce beni dinle."

"Ne söyleyeceksen burada söyle o zaman." Deyince sinirlendi. Öyle ki sinirden gülmeye başladı. "Bizi şu duruma düşürdüğüne inanamıyorum sahiden. Şaka gibisin." Hiçbir şey anlatmayacaktı. Sadece oyalıyordu. "Anlatmıyorsan gidiyorum." Diye tehdit edince ciddileşti. "Tamam, gel. Burada anlatamam." Deyince beni elimden tutup daha önce hiç gelmediğim bir mahalleye getirdi. Burası ara sokağa hiç benzemiyordu. Oldukça temiz ve nezih bir yerdi. Müstakil bir evin önünde durduğumuzda etrafını kolaçan edip bahçeye girdi. Uzun zamandır buraya kimsenin uğramadığı çok belliydi. Bahçedeki çimler uzamıştı. Çiçekler de solmuştu. "Burası kimin evi? Neden geldik buraya?"

"Burada bekle. Sana delil getireceğim." Deyip kapının önünde duran saksıyı kurcaladı. Oradan çıkardığı anahtarla kapıyı açtı. "Cihat, ne yapıyorsun sen? Biri görecek gidelim hadi."

"Dua edelim de kimse görmesin. Burada olduğum polislerin kulağına giderse cezam uzar." Deyip içeri girdi. Yaşlı bir adamı dövüp uzaklaştırma aldığı cezadan bahsediyordu. O adamın evi miydi yoksa burası?

Onun peşinden ben de içeri girip kapıyı kapattığımda bir şey yapmasını bekledim ama öylece duruyordu. Yanına geçip yüzüne baktım. Gözleri dolmuştu. Bir şey söylemedi sadece etrafına bakındı bir süre. Sonra gizlice gözlerini silerken gördüm onu. Acaba o kızla burada mı yaşamışlardı. Etrafa bakarken onunla yaşadıkları mı canlanıyordu gözlerinde.

Boğazını temizleyip bana döndü. "Buraya gelmeyeli uzun zaman oldu." Deyip önümden geçti ve soldaki kapıyı açtı. Bu kapı bir koridora açılmıştı. Bu sırada ben de etrafa bakındım. Eve girer girmez büyük bir salon karşılamıştı bizi. Ortada bir sehpa ve etrafında da biri üçlü biri ikili iki koltuk vardı. Koridorun kapısının dışında iki kapı daha salona açılıyordu.

Cihat az sonra elinde fotoğraflarla geldi. Beni hala bıraktığı yerde görünce "Otursana." Dedi. "Burası kimin evi?"

"Benim." Deyip koltuğa oturunca ben de çaprazına oturdum. Bana elindeki fotoğraflardan birini uzattı. "Al, o bebeklerin büyümüş halleri. Sence benim çocuğum olabilir mi bunlar? Aramızda beş yaş var."

Gökyüzü DüşüyorWhere stories live. Discover now