Tehlikeli Oyunlar

82 12 3
                                    

Polisler ifademi almak istediler fakat yaptığım plana göre konuşmak için daha çok erkendi. Bu yüzden avukatım gelene kadar sessiz kalacağımı söyledim. Beni nezarethaneye kapattılar. Ertesi sabah Asu gelmişti. Hemen yerimden kalkıp parmaklıklara tutundum. "Nasıl aldılar seni?"

"Benim yeteneklerimi unuttun sanırım. Şimdi onu bunu boş ver. Tibet her şeyi anlattı bana. Planın olduğunu biliyorum. Her zaman bir planın vardır."

"İşte benim kızım." Deyip elimi uzattım ve kafasını okşadım. "Eve git. Arka odada çantam var. Çantanın içinde bir anahtar bulacaksın. Aslı ve Tibet'i benim evime götür. Yine aynı çantada kamera da var. Sen onu bana verdiğinden beri içine görüntüler kaydettim. Görüntüleri nasıl kullanacağını sen zaten bilirsin."

"Olmuş bil." Derken polis girdi içeri. Ona çıkmasını söyledi. "Avukatlarına güvenebilirsin." Deyip gitti. Söylediklerine bir anlam veremedim. Polis memuru "Avukatlarınla görüştükten sonra her şeyi ötersin umarım." Deyip beni başka bir odaya aldı. Burada bir kadın ve bir erkek masada oturuyorlardı. İkisi çocuk yapsa ortaya kesinlikle Asu çıkardı. Lanet olsun! Bunlar Asu'nun anne babası! "Bu şekilde tanıştığımız için özür dilerim."

Kadın "Bizi Asu'nun anne babası olarak görme. Şu an sadece senin avukatlarınız." Deyince karşılarına oturdum. Benden her şeyi anlatmamı istediler. Ben de dediklerini yaptıktan sonra Tibet ve Atakan'a ne olacağını sordum.

Kadın "Eğer mahkemede polislerle iş birliği yapıp şahitlik ederlerse cezaları hafifletilebilir. Bunun için biz de elimizden geleni yaparız." Eğer her şeyi anlatarak kendimi kurtarırsam Tibet ve Atakan'ı mahvedebilirdim. Ama suçu kendi üzerime alırsam sanki Gürkan'la çalışan benmişim gibi gösterirsem ceza alacaktım. Hepimiz kurtulamayacaksak iki kişidense bir kişinin içeride kalması daha mantıklıydı. Üstelik Atakan çok saftı içeride onu yerlerdi. Tibet de çok sinirliydi cezasını ikiye katlayacak şeyler yapardı. "Bana söz verin. İhtimallerle hareket edemem." Deyince babası sinirlendi. "Burada senin kıçını kurtarmaya çalışıyoruz."

"Tam olarak değil. Benim sayemde yıllardır çözemediğiniz davayı çözeceksiniz. İş birliği yaparsam polislerin beni bırakacağını biliyorum." Deyince babası annesine dönüp "Her şeyi de biliyor!" dedi.

"Size küstahlık yapmak istemiyorum. Sadece arkadaşlarım da kurtulsun istiyorum." Deyince sesli bir nefes verdiler. Adam öncen çıkıp giderken kadın "Arkadaşların için çabalayacağım. Sakın sana tembihlediklerimizin dışına çıkma. Sadece arkadaşlarını düşünüp kızımı üzersen külahları değişiriz." Deyip gitti. Bir de Asu cephesi vardı doğru ya! Gökyüzünün altında eziliyordum.

Beni sorguya aldıklarında ilk sattığım kişiler Tibet ve Atakan oldu. Ertesi günü nezarethanede otururken onları da getirdiler yanıma. "Ooo! Hoş geldiniz kardeşlerim." Deyip kollarımı açtığımda ikisinin de suratı asıktı. "Yürü git lan." Deyip oturdular.

Atakan "Niye sattın lan bizi?" diye sordu.

"Burada canım sıkılıyordu. Yoldaş olursunuz dedim." Deyip kahkaha atınca onlar da gülmeye başladılar. Bizi tek tek sorguya almaya devam ettiler. Kısa sürede mahalleye bir baskın düzenleyip herkesi içeri aldıklarında yan hücremizde Celal ve Gürhan da vardı. Beni gördüklerine o kadar sevinmişlerdi ki bakışlarını bir an bile üzerimden ayırmıyorlardı. Arada bana karşı kurdukları küfür içerikli cümlelerden de beni ne kadar sevdiklerini anlayabiliyordum. Atakan, Tibet ve ben ise; ağzımızı açıp tek kelime etmiyorduk. her söylediklerine gülümseyerek tepki veriyorduk. bu onları daha da çıldırtıyor ve daha mahkemeye çıkamadan yeni suçlar işliyorlardı.

Onlar geldikten birkaç saat sonra mahkeme tarihimiz de belli olmuştu. Yarın ilk mahkemeye çıkacak ve her şeyi bir kez daha anlatacaktık. Tek istediğim buradan arkadaşlarımla birlikte çıkabilmekti ve onları arkamda bırakabilecek olma ihtimali beni korkutuyordu. Her şeyi anlatmakta emin değildim hala. 

Gökyüzü DüşüyorWhere stories live. Discover now