bölüm 24

107 17 3
                                    

Bir hafta öyle böyle geçmişti. Cumartesi gecesi Asu'yu aradığımda hemen cevapladı. "Ne kadar çabuk açtın."

"Telefon elimdeydi zaten. İyi miyiz?"

"İyiyiz."

"Yarın ne yapacaksın?"

"Sen ne istersen?"

"Napsak bilemedim ki şimdi?"

"Yalan söyleme Asu. Bütün hafta boyunca hafta sonu için plan yaptığını biliyorum."

"Sen yapmadın mı?"

"Nasılsa senin istediğin şeyi yapacağımız için çok kafa yormadım."

"Sen istedin Cihat! Madem öyle yarın sabah beni arayıp gideceğimiz yeri söylersin."

"Çok mu zor sanki?"

"Eğer gideceğimiz yeri beğenmezsem akşama kadar söylenirim." Dedikten sonra telefonu kapattı. Çenemi tutsaydım ne olurdu ki sanki. Sinemaya gitsek beni yanlış anlar mıydı acaba? Ya da konsere de gidebilirdik ama ertesi günü okulu olacağı içim erkek uyuması gerekiyor. Karaokeye gidebilirdik ama benim sesim çok çirkin. Bu son seçeneğim bile olamaz. Sabah olduğunda hala kararsızdım. Üstelik Aslı ilk buluşma önemli diyerek kafamı doldurmuştu. Asu'yu aradığımda bana ilk dediği şey bu gün ne yapacağımızdı. "Sürpriz. Bir saat sonra sizin sokağın başında olurum. Pantolon giy."

"Şimdiden beni kısıtlamaya başladın demek."

"Gideceğimiz yere vardığımızda neden etek giydim diye söylenip başımın etini yeme diye söylüyorum."

"Tamam, görüşürüz." Deyip kapattı.

Yarım saat sonra geldiğimiz yer bir at çiftliğiydi. Önceki hayatımda birkaç kez burada at binmiştim. Benim hoşuma gitmişti ve onun da beğeneceğini düşünerek buraya getirmiştim onu. Fakat sanırım yanılmıştım. "At mı bineceğiz?" derken buna sevinmiş gibi durmuyordu. Hatta hoşuna gitmediğini bile söyleyebilirdim. keşke sinemaya gitseydik!

"Atları sevmez misin?"

"Ben korkarım."

"Korkulacak bir şey yok. Hemen binmeyeceğiz zaten. Önce biraz severiz. O sırada alışırsın."

"Hayır olmaz. İstemiyorum." 

"Tamam binmeyelim sadece sevelim."

"Uzaktan ama."

"Sadece kendine güven." Dedikten sonra elinden tuttum ve içeri soktum. Atın bakıcısıyla birlikte yanına gittik. Ben elimi uzatıp atın kafasını okşarken Asu uzaktan izliyordu beni. "Gelmeyecek misin sahiden?"

"Hayır böyle iyiyim."

Sesli bir nefes verdim. denemiyordu bile. "Kendine güven dedim." Derken elinden tutup önüme çektim. Böylelikle atla aramda kalmış oldu. Gitmek için çabalasa da elimi beline sarıp tuttum onu. Diğer elimle de elini tutup ata uzattım. "Ani bir hareket yaparsan onu korkutursun. O kilitli ve ben yanındayım. Bakıcısı da burada. Bir şey olursa onu sakinleştirir tamam mı?" Elini belindeki elimin üzerine koydu. Ötekini de benim kontrolüme bırakmıştı. Yavaşça ata dondurduğumda titrediğini hissettim. Kulağına fısıldadım. "Buradaki hiçbir at senin kadar asi değil korkma."

Kollarımın arasından çıkıp kenara geçti. "Ne demek istiyorsun? Adımın anlamını mı öğrendin?"

"En başından beri biliyordum ki." Derken gülmeme engel olamadım. Böğrüme dirsek geçirdi. "Komik değil Cihat."

Gökyüzü DüşüyorTempat cerita menjadi hidup. Temukan sekarang