Sen Kimsin? 2

123 23 2
                                    

Akşam Atakan eve tek gelmemişti. Yanında Asu da vardı. Nedense artık şaşıramıyordum. Asu en olmadık zamanlarda en olmadık yerlerden çıkmayı çok iyi başarıyordu. Onda çözemediğim şeyler vardı. Üstelik benim hakkımda bilmemesi gereken şeyler öğrenmişti. Böyle giderse daha fazlasını öğrenmesi kaçınılmaz olacaktı.

"Sen neden geldin?"

"Kayboldum, Atakan da sağ olsun bana yardım etti."

"Doğum gününe gideceğini sanıyordum."

"Hala öyle. Tabii sen bana yol gösterirsen."

"Arkadaşının evini senden daha iyi bilmediğime eminim."

"Bu tarafa yeni taşındılar. İşin kötü yanıysa şehrin bu tarafını pekiyi bilmiyorum." Küçük şeytan beni yine bir şeylerin içine çekip duruyordu ama hadi hayırlısı.

"Arkadaşımı arayayım sana yolu tarif etsin olur mu?"

Sesli bir nefes verdim. "Peki, tamam."

"Gitmeden önce lavaboyu kullanabilir miyim?"

"Koridorun solunda." Dediğimde gitti. Birkaç saniye sonra ben de arka odadan montumu almak için oraya gittim. Asu da buradaydı. "Ne yapıyorsun burada?"

"Tuvalet arıyorum! Koridorun sonunda demedin mi?" diye kızdı. Sol ve son kelimeleri benziyor olabilirdi. Beni yanlış duymasını kabul ediyordum fakat daha önce sırtım kanadığında lavaboya gittiğimde peşimden gelmişti. Lavabonun yerini unutmuş muydu? Sanırım ben fazla kuşkucu davranıyordum. "Son demedim. Sol dedim."

"Kelimeleri ağzında yuvarlayıp durursan böyle olur. Sanki zorla konuşturuyoruz!"

"Öyle konuşmuyorum." Diye reddettiğimde ağzımı taklit edip lavaboya gitti. Ben de montumu alıp odadan çıktım. Birlikte mahalleden de çıktığımızda arkadaşına telefon açtı. "Yolu kaybettim. Yanımda bir arkadaşım var. Telefonu ona vereceğim yolu tarif et."

Karşı taraftan aldığı onaydan sonra telefonu bana uzattı. Bu kızla ne zaman karşılaşsam benden bir şey istiyordu. Ve ne zaman bir şey istese kendimi düşmek istemediğim bir durumda, bulunmak istemediğim bir yerde buluyordum. Telefonu elinden alıp kulağıma dayadım. "Merhaba, ben Cihat."

"Merhaba, Cihat. Ben de Merve. Şimdi siz neredesiniz. Bulunduğunuz yere göre yolu tarif edeyim ben."

"Sen nerede olduğunu söyle yeter. Ben bulurum." Dediğimde nerede olduğunu söyledi. Evinin bulunduğu yeri biraz daha tarif ettiğinde nerede olduğunu anlamıştım. Telefonu kapatıp Asu'ya verdim. Sonunda Merve'nin bahsettiği evin önüne geldiğimizde yolun karşısına geçmeden önce durdum. "İşte karşıdaki ev."

"Biliyorum, buraya gelince tanıdım evi. Daha önce otobüsle gelmiştim."

"İyi tamam gidiyorum o zaman."

"Cihat, içeri gelmeyecek misin? Buraya kadar gelmişken içeri girsene."

"Bak, partiler güzeldir ama oradakiler senin arkadaşın. Benim değil. Sıkılırım orada."

"Yeni arkadaşlar edinebilirsin."

"Sen de bu kadar ısrarcı olmayabilirsin."

"Affedersin, haklısın. Israr etmemem gerekirdi. Kızma ama sana bir şey itiraf edeceğim."

"Söyle."

"Önce söz ver."

"Kızacağım bir şeyse kızarım."

"O zaman söylemiyorum."

"Tamam," deyip arkamı döndüm tam da gidecekken söylediklerini duymamla durdum. "Tesadüf değildi." Tekrar ona döndüm. "Bu gün Atakan'la karşılaşmam tesadüf değildi. Okulun oradan geçeceğini biliyordum. Aslında ben seni bekliyordum ama sırtındaki yara yüzünden işe gitmediğini unutmuşum. Belki seni gelmeye ikna edebilirim diye böyle saçma bir plan yaptım."

"Neden böyle bir şey yaptın ki?"

"Ön yargılarımı yıktığımı gör diye. Sen benden bunu yapmamı istemiştin. Ben de yaptım. Peki, sen? Sen de yapacak mısın? Bana karşı ön yargılarını yıkacak mısın?" Dedikten sonra gülmeseydi neredeyse ona güvenecektim. Bu söyledikleri sadece dikkat dağıtmak içindi. Beni buraya çekmesinin başka bir nedeni vardı. Ne olduğunu bilmiyordum. O partiye giderek öğrenebilirdim fakat küçük şeytanın oyunlarıyla uğraşmak istemiyordum bu gece. Kim bilir ne belalar açacaktı başıma yine. Elimi uzatıp saçlarını karıştırdım. "Neredeyse beni kandıracaktın küçük şeytan."

"Neden bana küçük şeytan diyorsun?" diyerek sitemle karışık söylendi.

"Çünkü büyüğü benim. Şimdi benimle ilgili yaptığın planları bir kenara bırakıp arkadaşının doğum gününe git ve eğlenmene bak. Yoksa cinin seni bu kez çarpacak."

"Çok açık oldu bu. Tamam, gidiyorum." Deyip gitti. O eve girene kadar bekledim. Sonunda yakamdan düştüğüne emin olduğumda geldiğim yolu geri dönecektim ki okulun orada kavga ettiğimiz çocukları gördüm. Onlar da Asu'nun girdiği eve girmişlerdi. Bu ne demek oluyordu? Asu neden beni onlarla aynı ortama sokmaya çalışmıştı bir türlü anlayamamıştım. Onlarla bir olup beni tuzağa düşürmeyi falan mı amaçlamıştı acaba? Asu'nun aklından neler geçiyordu?

Asu çıkana kadar durup onu bekledim. Kendi kendimi dolduruşa getirmeden önce onu dinlemek istiyordum. Birkaç saat sonra evden çıktığında tek değildi. O çocuklarla birlikteydi. Oldukça samimi görünüyorlardı. Saatlerdir kendi kendimi dolduruşa getirmemek için çabalıyordum fakat yanlış yapmışım belli ki. Burada daha fazla durmaya hiç niyetim yoktu.

Gökyüzü DüşüyorWhere stories live. Discover now