Kayboluş

168 29 3
                                    

#Tibet

2 yıl önce

"Usta! Ben çıkıyorum." Diye seslendim içeri. Bu gün Aslı'ya işten erken çıkacağıma dair söz vermiştim. Onunla buluşup doğum gününü kutlayacaktık. Henüz maaşımı almadığım için hediye almamıştım ama en kısa zamanda alacaktım. Gerçi onun için bunlar önemli değildi. Birlikte olalım yeterdi. Sırf bunun için bile onu çok seviyordum.

"Gidemezsin."

"Ne demek gidemezsin!"

"İş bitmedi daha."

"Yarın daha fazla çalışırım şimdi gitmem lazım. Başka bir işim var."

"Salan salak konuşma da şu arabanın motoruna bak."

"Gideceğim diyorum duymadın galiba."

"Senin patronun benim. Gidemezsin diyorum daha mesain bitmedi."

"İstifa ediyorum o zaman." Deyip çıktım. Ardıma bile bakmadan yürümeye devam ettim. İş güç umurumda değildi. Yarın başka bir iş bulurdum nasılsa. Bu gün Aslı'ya verdiğim sözü yerine getirecektim. Sevinçle yürürken Gürhan ve arkadaşları önümü kestiler. "Ne oldu?"

"Biraz takılacağız sen de gelmek ister misin diye merak ettik. Burada pek arkadaşın yok biliyorum. İstediğin zaman bizim yanımıza gelebilirsin." Dediğinde gayet samimi gelmişlerdi. Üstelik geçen gün mahallede kavga çıktığında da bana destek olmuşlardı. Aslı onları neden sevmiyor bir türlü anlayamıyordum. Yine de Aslı'ya verdiğim sözü tutacaktım. "Belki daha sonra." Diyerek kibarca reddettim. Zaten bunun üzerine bir daha beni çağırmazlardı.

"Ne zaman istersen." Deyip gittiler. Ben de ileride beni bekleyen Aslı'nın yanına gittim. Yanağını öpmek için eğilmiştim ki kendini geri çekti. Suratı da asıktı. "Ne oldu?"

"Hani onlarla görüşmeyecektin?"

"Görüşmedim zaten. Yolda karşılaştık."

"Yalan söyleme Tibet, onlar çıkarları söz konusu olmadıkça kimseye günahlarını vermezler. Neden seni koruyorlar, arkadaşları değilsen neden sana selam veriyorlar?"

"Ben nereden bilebilirim. Ayrıca abartıyorsun artık. Annem misin sen benim! Bunalttın beni ya yeter!" diye bağırdığımda suratıma tokadı çaktı ve gitti. Kendisi bilirdi, kimsenin peşinden koşacak değildim. Zaten bu gün onun için fazlasıyla fedakârlık yapmıştım. Yarın hatasını anlayıp ayağıma gelecekti.

Eve gidip yıkandıktan sonra yatağımda uzandım bir süre. Duvarlar üzerime gelmeye başlayınca bakkaldan bira alıp çatıya çıkmaya karar verdim. Hem belki Atakan da gelirdi. Bu mahalledeki tek arkadaşımdı o benim. Nerede kaldığı belli olmazdı. Bazen mahalleye bile uğramazdı ama iyi biriydi. Sokaklarda onu aradım fakat bulamadım. Belli ki bu gece tektim. Ben bakkala girerken Gürhan'lar da çıkıyordu. İstediklerimi aldıktan sonra ben de çıkıyordum ki Gürhanların sokağın karşısında beklediklerini gördüm. Beni bekliyor gibi duruyorlardı. "İnat etme Tibet gel işte. Sana ne zararımız dokundu ki bu zamana kadar." Haklıydılar. Bana inanmak yerine sokak ortasında tokat atıp giden bir kadına verdiğim sözü daha fazla tutmayacaktım. Nasılsa bana güvenmiyordu. Onlarla birlikte gittim. Bir süre birlikte içtik. Onlar şakalaşırken ben sadece izliyordum. Aklım Aslı da kalmıştı. Şu an birlikte değilsek bu onun suçuydu. Dört duvarın içinde bunalınca dışarı çıktım. Birkaç dakika sonra Gürhan da geldi. Elindeki şişelerden birini bana uzattı. Alıp bir yudum içtim. "Kız meseleleri mi?" diye sorduğunda biraz daha içimde tutarsam patlayacağımdan mı yoksa kafamın güzel olmasından mı biliyorum ama her şeyi anlattım. "Boş versene ne yaparsan yap bu kadınlara yaranamazsın. Sürekli kontrol altına alma istekleri var. Tasmayı boynuna geçirdiler mi artık kurtuluşun yok. Boyun eğmek zorundasın. Senin onun için işten ayrılman onun umurunda bile değil. Paran bitince nasılsa başkasını bulacaktır."

Gökyüzü DüşüyorWhere stories live. Discover now