"Bana açıkla o zaman Melisa. Bunu nasıl yapacaksın?" dedi Can merakla.

"Ateş her şeyin çözümü. Ve lütfen artık konuşmayı kesin." dedim biraz sinirle.

O anda etrafı bir sessizlik kapladı. Ben sadece kendi ayak seslerimi ve kalp atışlarımı duymaya başlamıştım.

"Benden bu kadar kolay kurtulamazsın Ateş'in Mahkumu." dedi içimden korkunç bir ses.

"Sen de kimsin? Ve benim kim olduğumu nereden biliyorsun?" diye sordum sinirle.

"Ben her şeyi bilirim Ateş'in Mahkumu."

"Acımın sebebi sensin değil mi?" dedim sinirle.

"Bensem ne yapacaksın?" diye sordu alayla.

"Hiçbir şey yapmayacağım. Acımı kabul edeceğim ve sen anneni iyileştireceksin." dedim ve aradaki bulduğum bağlantıyı bastırdım.

Odaklanmam lazımdı. Mert'in karşısına geldiğimde kollarımı uzattım. Bir bana bir Miray'a korku dolu gözlerle bakan Mert'i ikna etmek için, "Sakin ol. Bir şey olmayacak. Sadece yavaşça Miray'ı bana ver." dedim ona dikkatle bakarak.

"Söz ver bana." dedi Mert korku dolu gözlerle bana bakarak. Sanki kucağında tuttuğu aslında kendi bedeniydi ve sanki kırılmış olan onun kemikleriydi gibi bir bakış vardı gözlerinde. Bu aşk mıydı? Ne olursa olsun onu düşünmek mi? Ona bir şey olursa sana olmuş saymak ve kendinin de onun da acı çekmesine izin vermek mi?

Peki ben? Ben aşık mıydım? Hiç zannetmiyordum. Ben aşka her ne kadar inansam da, beklesem de onun beni asla bulmayacağını biliyordum. Talha mı? O bana aşık değil ki, o ve ben sadece biraz daha sürecek bir tutkunun alevleriyiz. Fazla sürmeyecek bu da. Daha önce yaşadığım bir şey bu. Sadece bedenlerimiz uyumlu. Gerçekten oturup onunla konuşacak neyim var ki sanki? Birbirimiz tanımıyoruz bile.

Herkesin neden Mert Ay ve Miray Aydın (MerMirAy) aşkına neden bu kadar aşık olduğunu öğrenmiştim. Mert'in Miray'a olan önceki bakışlarını gören olmasa bile şu anki bakışlarını gören herkes o anda o aşka aşık olurdu. Aşka aşık olmak? Saçma mı? Zannetmiyorum. Eminim herkesin shiplediği, dizilerde veya kitaplarda olan aşklar vardır. Değil mi?

İstiyordum ki, Mert'in Miray'a baktığı gibi baksın biri bana. Aşkla, hissederek, acı çekerek, özleyerek, centilmence, fedakarca,... Çok fazlaydı dimi bu istekler? Ben kim, onlar gibi bir aşkı bulmak kim? Sinirle düşüncelerimi sildim aklımdan ve Mert'e odaklandım.

"Ejderha kanı sözü veriyorum sana. Miray'a bir şey olmayacak." dedim ama onu iyileştireceğime dair olan sözü veremedim.

Mert muhtemelen bunun farkına varmamış olmalı ki derin bir nefes aldı ve Miray'ın birkaç kemik çıtırtısı duyulurken onu kollarıma verdi. Onu kolayca taşıyabildim. Kollarım güçlüydü. O anda içimdeki Ateş'in iyileştirici tarafının Miray'a doğru akmaya başladığını hissettim. Bedenindeki kırılan kemikler yavaş yavaş normale dönmeye başlamıştı hemen.

"Herkes geri çekilsin." dedim kalkan oluşmadan birkaç dakika önce. Ateşten bir küre oluştu yine ama bu sefer beni de içine almıştı. Bu sefer kalkanı ben istediğim için oluşturmuştum.

Derin bir nefes aldım ve Miray'ı daha rahat taşıyabileceğim bir pozisyona soktum. "Artık gidebiliriz." dedim ve adım attım.

Birkaç adım sonra durup, "Gelmiyor musunuz?" dedim şaşkınca.

Hepsi şaşkınca bana bakıyordu. Sanki bu yaptığıma anlam verememiş gibiydi. Sadece ama sadece Talha bana gözleri kısık bir şekilde bakıyordu. Bir süre sonra Can'da bana öyle bakmaya başladı nedense. Şüphe ile. Onlara bakmasam da hissedebiliyordum. Onlara anlatmalı mıydım, anlatmamalı mıydım emin değildim. Ama içimde garip bir his vardı. Özellikle Talha'yı düşündüğümde bunu görmezden gelip ilerlemeye devam ettim.

Ejderha Kız 4; Kan KehanetleriWhere stories live. Discover now