''Bak yapmak zorundasın.İleride zorda kalırsan ölmemek için insan kanı bile içeceksin.Hadi koş orada bir tane var.''

''Tamam tamam gidiyorum.''

Vampir hızımı kullanarak tavşanın yanına yaklaşıp boynundan ısırdım.Ah canım ya nasılda kıvaranıyor ama ...Kan...Sanki Dünya'nın en güzel yiyeceğiydi o an. Kendimi durduramıyordum.İçtikçe içesim geliyordu.Bir yandan kalbim cız ediyordu.Sonra Nick'in sesini duydum.

''Angel dur! Kendini kontrol etmeyi öğreneceksin.Şimdi bırak onu! Öldüreceksin!''Son kelimeyi bir kaç kez söylemişti.

Nick'in sesini duyunca tavşanı yavaş yavaş bıraktım.Benim bırakmamı fırsat bilen tavşan kaçmıştı bile.Acımasız olmak istemiyordum hem bir canlıyı öldürmeyi asla.

''Bravo Angel.''deyip gülümsedi.''Bunu ilk seferde yapamak çok zordur.Senin ne kadar güçlü olduğunu daha iyi anlamış oldum.''

''Gerçekten oldu mu?Ah çok mutluyum.Hem karnımda doydu.Eee sen avlanmayacak mısın?''

''Sabah sen uyurken avlandım bile.Şimdi sıra 2. derste...Güç.''

''Ne yapmalıyım?''

''Şu sol tarafındaki ağacı kaldır bakalım.''

''Şaka ?Ciddi değilsin yani?Off ciddi misin?''

Kafasını iki yana sallayıp sırıtmaya devam etti.

''Dalga geçiyorsun!''diye bagırdığımda ciddi bir ifadeye büründü.Nick gözlerini dikmiş bana bakıyordu.

''Off Nick bakma öyle tamam tamam kaldırıyorum işte.''deyip ellerimi birbirine sürttüm.

Bir

İki

Üç

İçimden üçe kadar sayınca ağacı kucaklayıp yukarıya doğru gücümü kullandım.İnanılmazdı ama koca ağacı yerinden köklemiştim.Birde benim gibi narin bir kız.Hadi canım rüya da değildi.Demek ki şu vampirler gerçekten çok güçlüymüş diye düşündüm.Keşke Tyler burda olsaydıda ağacı üstüne fırlatabilseydim diye aklımdan geçirmedim de değil..Aptal şey.Tutabilene aşk olsun. .İyice gaza gelmiştim bir kere.

''Eee sırada hangi ders var?''deyip Nick'e döndüm.

''Bakıyorum kendine güvenin geldi.Ama unutma her şey bu kadar kolay değil Angel.Bu kadar küçük bir şeyle köken bir vampiri yenemezsin.Şu an sadece vampirsin unutma.Ondan daha alt düzeydesin.Akşam devam ederiz hadi eve gidelim.''

Tüm söyledikleri gerçeklerdi gerçeklerle her zaman baş etmiştim.Acılar çeksemde sonuçta gerçekler acıdır.

Peki birine bağlanamamak, güvenememek nasıldır? İnsan hiç birine o kadar çok güvenebilir mi ? Kendisine bile güvenemezken?Acaba Nick'e gerçekten güvenebilir miydim?

Yavaş yavaş yürüyerek dönmeyi teklif ettiğimde Nick de onaylamıştı.Nasıl biri olduğunu bilmiyordum.Sadece vampirdi ve yakışıklıydı.Hayatta birine tam anlamıyla güven duyamadığım halde bunların yetmeyeceğini biliyordum. Hiç bir zaman kendimi tam güvende hissetmemiştim.Hep yarımdım.Ama şimdi ..bilmiyordum.Hayatım sadece bir kaç dakikayla yerle bir olmuştu.Peki bir kaç dakikaya düzelebilir miydi? Gerçekten tam anlamıyla ben olabilecek miydim?

Eve gelince ,sessizce odama girmektense Nick'le konuşmak istedim.

''Kimsin sen?''dediğimde şaşırmıştı

''Nasıl yani?''deyip salondaki koltuğa kendini attı.

''Yani Nick nasıl biri?Neyi sever ne sevmez?''deyip bende karşısına oturdum.

''Sanırım Nick daha çok bağlanmaktan korkan biri.Güvenmekten ,sevmekten,sevilmekten,inanmaktan,umutsuzluktan,Gerçeklerden ve hayattan korkan biri.Neyi mi sever? Galiba tutkuyla sevdiğim hiçbir şey yok.Değer verdiğim verebileceğim hiçbir şey yok.''

''Okulda popülersin ,yakışıklısın.Bunlara sahip olmak isteyen binlerce kişi var.''dediğimde sahte olduğu bariz belli olan bir gülümseme yerleştirdi dudaklarına.

''Sadece bunlar yetmiyor.Keşke bunlar olmasa ,vampir olmasam.Normal bir insan olmak için nelerimi vermezdim.''

''Bu kadar mı kötü? Ama sen uzaktan mutlu görünüyorsun?''

''Sorunda bu.Sadece uzaktan mutluyum gerçekten değil. Yıllar önce mutluluğumu annemle birlikte toprağa gömdüm.''

''Toprağa gömdün?Şey ben üzgünüm.Başım sağ olsun.''

''Sağol.Eee söyle bakalım.Angel kimdir?''

''Senden pek farkım yok aslında bu konuda çok benziyoruz.Benim hiç çok güvendiğim arkadaşım olmadı.Kimseye sırlarımı anlatamadım.İlk aşık olduğum yani aşık olduğumu sandığım çocuğu anlatacak kimsem yoktu.Annem ve babam hep çalıştı.Eve erken geldikleri nadir görülür.Hatta biliyor musun babam bazen eve erken gelince çok endişelenirdim.Garipserdim çünkü benim için garip bir durumdu.İşlerinin hep benden önemli olduğunu düşünürdüm.Ama babam bana meleğim diye seslenince her şeyi unuturdum.''

''En azından bir ailen varmış.Seni seven,sana meleğim diyen bir baban varmış.''

''Haklısın.Aslında onları gerçekten seviyorum asla kaybetmeyi göze alamam.''

''Anladım.Peki neler yapmayı seversin?''

''Kulaklığımı takıp kimsenin sesini duyamayacağım bir yerde oturmayı.Kitapları.Acı kahveyi ve gitar çalmayı severim.Bunu bilmiyordun değil mi?''deyip gülümsedim.

''Gitar mı çalıyorsun?''

''Evet hatta piyano da.Belki bir gün sanada çalabilirim.''

''Çok isterim.''

''İznin olursa odaya girmek istiyorum. Biraz dinlenmeliyim.''

''Peki.Akşam avlanmaya gideceğiz unutma.Kana ihtiyacın olacak.''deyip gülümsedi.

''Unutmam görüşürüz.''

Odama girmemle kendimi yatağıma atmam bir oldu.Kuş tüyü yastıkta gömülen başımın altına ellerimi koyarak biraz daha yükseklik sağlamayı başarmıştım.Gözlerimi tava dikmiş bakıyordum.

Sadece boşluk.Bembeyaz.Yeni bir sayfa, yeni bir hayat ve yeni güçler ne kadar zor olabilirdi ki? Beni bir silah olarak kullanmak isteyenler artık korkmalılardı.Yeni Angel olmaya alışmam lazımdı.Güçlü olmak için,ailem için, sonunda mutlu olabilmek için. Kimsenin oyuncağı olmamak için.Ben olabilmem için...

KIRIK BEYAZWhere stories live. Discover now