"Iyiyim. O pisliğe gününü göstermeye hazırım." dedi heyecanla.

"Öyle olsun." dedim geri çekilerek. Içimde garip bir his vardı.

Evden veya o garip yerden çıkınca tam saga dönmüştüm ki Talha hızla kolumdan tutup durdurdu beni.

"Dur. Yanlış yol. Su sınırı görüyor musun?" diye sordu havada çizilmiş olan çizgiyi göstererek.

"Evet?"

"Bu sınır ölüler ile yaşayanlar arasındaki sınır. Eğer tek bir adım dahi atarsan Ejderha Ateşi'ne ulaşmış olursun. Bu nedenle oraya asla gitmeyin." dedi Talha uyarırcasına.

"Tamam. Merak etme komutan gitmeyiz." dedim hemen. Ama anlatmadığı bir şeyler vardı.

Talha bize yol göstererek ilerlemeye başladık ama aklım arkadaki Ejderha Ateşi'nde kalmıştı. Garip bir gizemi vardı. Hem neydi ki Ejderha Ateşi? Yine her zamanki gibi kan ile ilgili bir olay mıydı?

Aklımda o kadar düşünce dolaşıyordu ki, mesela Miray'a son zamanlarda olan şeyler, Mert'in eline garip bir şekilde bulaşmış olan mürekkep...

Ben ne olduğunun farkına varmadan geçen defa geldiğimiz  pazar yerine gelmiştik. Ama hiçbir şey geçen defa geldiğimiz gibi değildi. İnsanlar sus pustu. Kimse birbiri ile sohbet etmiyordu. Birbirlerine garip bakışlar atıyorlardı. Biraz daha ilerledikten sonra Raylon devraldı öncülüğü ve bizi birkaç kişinin toplanıp konuştuğu bir yere götürdü.

Sanki herkes tarafından görünmeyen bir topluluk olmuştuk. Garip bir şekilde kimse bize dikkat etmiyordu. Dikkatle durup sohbeti dinlemeye başladık.

"Neler olduğunu duydunuz mu?" diye sordu kırmızı elbiseler giymiş bir kadın.

"Duymayan kaldı mı sence?" dedi siyahlar içindeki bir adam. Hepsinin üstünde bizim gibi pelerinler vardı ve yüzleri kapalıydı.

"Ben duymadım. Neden herkes bu kadar garip?" dedi pembe renk pelerin giymiş bir genç kız.

"Senin dünyamızdan haberin yok zaten Melina. Tek bildiğin o aletler ile oyun oynamak." dedi kırmızılı kadın biraz sinirle.

"Biraz zaman geçsin yaptıklarımızı Kralice'miz ile paylaşacağız." dedi kız kısık bir sesle. Ilgili çekmişti bu konu. Miray'ın da ilgisini çekmiş olmalı ki başını kıza doğru çevirmişti. Daha sonra bu konu ile ilgilenebilirdik.

"Sanırım o zaman asla gelmeyecek Melina. Çünkü taht Ateş'in babası tarafından ele geçirildi." dedi kahvrengili bir adam sakince.

"Ne?" dedi pembeli.

"Haberin olsaydı şaşırdım zaten. Bu durumda ne yapmamız gerektiğini konuşmalıyız." dedi kırmızılı kadın.

"Konuşacak ne var Awen? Kralice'nin şahsi muhafızları bile o adamın tarafını tutuyorken ne yapabiliriz? Hem bizden başka kim karşı gelecek Ates'in babasına? Herkes korkak ve geri çekilmeye eğilimli. Başımıza bir iş gelmemesi için geri cekilmeliyiz." dedi siyahlı adam.

"Bu kadar kolay yani. Kralice'miz ne durumda peki? Haberimiz var mi?" diye sordu kırmızılı kadın sinirle.

"Kral, Dük, Düşes, Komutan ve birkaç muhafızla kaçmış diye duydum." dedi kahverengili adam.

"Kaçmak mi?" Dedi içinden Miray sinirle tam öne atılmış bir seyler söyleyecekti ki Mert ve ben onu kolundan tutup engelledik.

"Kaçmak mi? Sen kafayı yedin herhalde. Bizim Kralicemiz, kaçacak? Salak misin sen? O kadın bizim için canını vermeye kalktı." dedi kırmızılı kadın sinirle.

Ejderha Kız 4; Kan KehanetleriHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin