56.BÖLÜM - Güllüoğlu Baklavaları'nın katkılarıyla..

132K 2K 508
                                    

Hepinize tek tek teşekkürler tekrardan :) Yorumlarınızı okurken çok eğleniyorum :) 'Bora Fan Girl' grubu kuracağım yakında sanırım. Bu ne sevgi seli.. Çocuk bilse sevinçten kafayı sıyırır :D Neyse.. Geçen bölüm evimiz misafirlerle doldu biliyorsunuz ki. Bakalım durumlar nasıl? Keyifli okumalar diliyorum. Seviyorum sizi <3

Bu bölümü Birnur'a ithaf ediyorum. Umarım beğenirsin Birnurcum :)

Hacı hacıyı Mekke’de, hoca hocayı tekkede, deli deliyi dakkada bulurmuş! İşte bizim ev de şu andan itibaren aynen böyle.

Sedat ve Bora’nın da aramıza katılmalarıyla -maalesef- ev evlikten çıkıyor ve bambaşka bir şeye dönüşüyor. Derin bir nefes alıp çayları servis etmek için elimdeki tepsiyle salona geçiyorum. Saat akşamın körü oldu bunlar hala yeme-içme derdinde! Hayır, biri de kıçını kaldırıp yardım edeyim demiyor. Kerem hariç. Ama ona da ben müsaade etmiyorum. Zaten çalışmış yorulmuş adam bir de ev işi mi yapsın?

Çok ‘ev hanımı’ gördüm kendimi. Ay bir dakika gözlerim yaşardı.

“Sağ ol Zeyzey.” diyor Aksel sırıtarak bardaklardan birini alırken. Gülümseyerek karşılık verdikten sonra yan yana oturan Bora ve Sedat’a da servis yapıyorum.

“Teşekkürler Zeynep.” diyor Sedat gereğinden fazla sırıtırken uzattığım tepsiden bardağını alarak. “Ellerine sağlık. Çok güzel olmuş.”

“Oğlum daha içmedin bile.” diyor Bora koca bir kahkaha atarak. Bunun üzerine Aksel de pis bir kahkaha atıyor.

“Olsun kanka.” diyor Sedat ciddi bir ifadeyle omuz silkerek. Daha sonra da bana doğru dönüp, şapşal bir ifadeyle kocaman gülümsüyor. “Zeynep yaptı sonuçta.. Kesin güzeldir.”

Heh! Al bi de buradan yak!

“Asıl ondan korkacaksın.” diyor Aksel pis pis sırıtarak. Gözlerimi kısıp, uyarıcı bir ifadeyle bakıyorum hemen. Pis Kıro!

“Aynen.” diyor Bora hemen onaylayarak. Zaten dünden razı beni gömmeye ergen! “Ablam ve mutfak aynı kutuplardaki mıknatıslar gibi birbirini iter.”

Bak, bak, bak! Laflara bak! Çarpım tablosunu ezbere say desem bilmez, ama beni kötüleyecek ya, bilimsel şekilde açıklamalar bile yapıyor maymun. Sanırsın Albert Einstein!

“Ben Zeynep’in elinden zehir olsa içerim.” diyor Sedat hala bana aygın baygın bakıp, sırıtırken. Gözlerimi kocaman açıp, kaşlarımı kaldırıyorum sussun diye ama anlamıyor ki ergen. Resmen hormonları yüzünden gözleri kör olmuş! “O ellerden kötü bir şey çıkması mümkün değil.”

Bende de ne el varmış da haberim yokmuş arkadaş.

Kerem’e doğru dönüp onun da çayını servis ederken gözleri bir şahin misali kısılmış, Sedat’ı izlediğini fark ediyorum. Allah’ım ne olur bir olay falan çıkmasın.

“Teşekkürler hayatım.” diyor Kerem gözlerini Sedat’a dikmiş bir halde, ‘hayatım’ kelimesinin üzerine vurgunun kralını yaparak. Gerildim yeminle!

“Şekeri unutmuşum ben.” diyorum sarsak bir şekilde, hafifçe gülümseyip mutfağa koşarken. Acaba kendimi mutfağa mı kilitlesem?

Dolabı açıp, şekeri aheste aheste çıkartırken duyduğum sesle birlikte yerimden korkuyla sıçrıyorum.

“Öldürürüm ben bu çocuğu!”

NUMARA 12Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin