46.BÖLÜM - En mükemmel misafirim..

152K 2.1K 312
                                    

Hepinize çok çok teşekkür ederim :) Voteleriniz ve yorumlarınız beni çok mutlu ediyor. Bu aralar çok yoğun bir dönemdeyim. Lütfen beni bir süre de olsa idare edin. Bu yoğun dönemi atlatır atlatmaz yine eskisi gibi devam edeceğiz. Anlayışınıza ve desteğinize ihtiyacım var ;) Yeni okuyucuların hepsi hoş geldi aramıza ;)

Yılbaşına daha yeni giriyor bizimkiler. Bakalım beğenecek misiniz bu bölümü? :) Can Bonomo'yu hikayemde görmek isteyen bir okuyucum vardı ve umarım bu bölümü beğenir ;) Hepinizi seviyorum <3 Yorumlarınızı eksik etmeyin lütfen ;)

Multimedya'da Kerem ve Zeynep'in kıyafetlerini görebilirsiniz. İsteyenler eklediğim müzikle birlikte okusunlar bölümü ;)

 Bu bölümü Esin'e ithaf ediyorum. Beğenmen dileğiyle Esincim :)

 

Bazen düşünüyorum da, ben hayatımın en büyük hatasını en başında, ta çocukluk zamanlarımda yaptım. Zira Melis ve Yağmur’un en yakın arkadaşlarım olmasının başka bir açıklaması olamaz!

Birlikte Barış’ın mekanı Sarmaşık Bar’a girdiğimizde ortamın ışıltısı ve kırmızılığından gözlerimin kamaşmasına engel olamıyorum bir süre. Her yer öyle cafcaflı ve parlak ki gözlerimin şaşı olduğunu hissediyor ve kalabalığın arasında düşüp rezil olmamak için Kerem’in koluna sıkı sıkı tutunuyorum. Kerem etrafa yayılmış kokteyl masalarının arasından geçerken bir adım arkamdan beni takip ediyor ve el ele tutuşmamız yetmiyormuş gibi elini çekip, kolunu sıkıca belime doluyor. Belimi öyle sıkıyor ki, birazdan akciğerlerim sıkışmanın basıncıyla ağzımdan lap diye çıkacak! Ve ben yeni yıla akciğerlerim olmadan gireceğim!

Kolları adeta kelepçe gibi beni kendine daha fazla hapsederken bana biraz yaşam sahası bırakması için onunla konuşmaya karar veriyorum. Birbirimize yapışmış gibi yürümeye çalışırken arkama dönüp ona kısa bir bakış atıyorum ve söyleyeceklerimi hemencecik yutuyorum. Kerem çevresine adeta kırmızı görmüş bir boğa gibi bakışlar atarken onunla bu konuyu konuşmak yerine bir aslanla aynı kafeste kalmaya razıyım!

Nihayet bizim için ayrılan, sahneyi çok net bir şekilde görebileceğimiz masamıza ulaşıyoruz. Yuvarlak masanın etrafında bir daire oluşturup hemen içeceklere karar vermeye başlıyoruz. Kerem gergin bir şekilde belimde şekiller çizerken elimdeki içecekler menüsünü bırakıp, Barış’a dönüyorum.

“Ben küçük renkli içeceklerden istiyorum.”

“Neden şaşırmadım acaba?” diye soruyor Barış gözlerini devirip gülerek. Ona bakıp keyifli bir ifadeyle omuzlarımı silkiyorum.

“Kerem?” diye soruyor Barış bu kez de Kerem’e dönerek. Ama Kerem omzumun üzerinden bir noktaya pis pis bakışlar atmakla meşgul. Onu hafifçe dürttüğümde kendine geliyor.

“Fark etmez. Aynısından olsun.”

“Tamam.” diyor Barış hemen onaylayarak. “Hangisinden istiyorsunuz?”

“Mavi.” diyorum Kerem’in konuşmasını beklemeden. “Ona da bir tane mavi getir. Umursayacağını sanmıyorum. Arkamızdaki adama ‘seni ezerim geri zekalı!’ bakışları atmakla meşgul.”

Barış’la olan konuşmamdan sonra Kerem gözlerini bana çeviriyor ve tek kaşını kaldırıyor.

“Eğer biraz daha sana öyle bakmaya devam ederse, tam olarak o dediğini yapacağım zaten Turşu.”

NUMARA 12Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin