35.BÖLÜM - Geç kalmış hayal..

156K 1.9K 358
                                    

Hepinize çok teşekkür ederim yorumlarınız ve voteleriniz için :) Bölümü bir türlü yazamadım sınavlarım nedeniyle. Ama bugün o kadar çok kişi yeni bölümü sordu ki, kendimi suçlu hissettim ve yazmaya koyuldum. Ortaya da böyle bir bölüm çıktı. Umarım seversiniz :) Siz de yorumlarınızı eksik etmeyin ama ;)

 Bu bölümü Ezgi'ye ithaf ediyorum. Beğenmen dileğiyle Ezgicim :)

 

Gözlerim uykusuzluktan ve ağlamaktan acıyarak uyandığım kaç sabah daha yaşayacağım acaba? Bu acı hiç geçmeyecek mi? Sonsuza kadar sürecek mi? Hiç mi azalmayacak? Yoksa gün geçtikçe ona alışıp, daha az mı hissedeceğim? Ya da bir gün ansızın bitecek mi? Ben tamamen bitmeden önce..

“Zeynep?”

Yatağımda oturmuş boş gözlerle karşı tarafıma bakarken Melis’in sesi gözlerimi kırpıştıramama neden oluyor. Melis kapıyı hafifçe aralayıp, başını aralıktan uzatmış ve bana bakıyor karmaşık bir ifadeyle.

“Efendim?” diyorum hafif kısılmış sesimle. Ağlamaktan ses tellerim bile isyan ediyor ama gözlerim onlarla aynı fikirde değil maalesef.

“Uyandın mı?” diye soruyor yüz yılın en saçma sorusunu sorarak. Ona boş bir bakış atıyorum. “Saat daha 05:50. Hadi biraz daha uyu.”

Biri bana Melis’in saat altıda beni uyumam için teşvik edeceğini söyleseydi ona koca bir kahkahayla karşılık verirdim. Genelde bu saatlerde yatağa yapışan beni, kürek yardımıyla çarşaftan kazıyıp, spor minderine oturtmakla uğraşırdı.

“Bunu sen mi söylüyorsun?” diyorum onu biraz olsun endişelerinden kurtarmak için. Şu on gün boyunca benimle birlikte kahrolduğunu adım gibi biliyorum. Benim bu hallerimden endişe duyduğunu da.. Sonuçta benim her sabah saat 5:30’da kalkmama hiç alışkın değil. Ben de alışkın değilim ama olmuyor işte. Ne kadar istesem de uyuyamıyorum bir türlü. Gece olunca, yatağıma girer girmez zihnime doluşan tüm o anıları engelleyemiyorum. Gözlerim en sonunda iflas ettiğinde uykuya dalan bedenim, sanki birkaç saattir uyumuyormuşçasına sabahın köründe uyanıveriyor. Uyumak için deli gibi çabalıyorum. Sağıma dönüyorum, soluma dönüyorum ama nafile.. Sanki biri beni boğazımdan tutup, boğuyormuş gibi yataktan fırlıyorum her seferinde.

“İyi misin?” diyor Melis yaptığım espriye gülmeyerek, üzgün gözlerle beni süzerken.

“Depresyonda değilim.” diyorum bir kez daha onu güldürmeye çalışarak. “Merak etme.”

“Esprilerinin arkasına saklanıyorsun.” diyor Melis bilmiş bir ifadeyle kaşlarını çatarak. “Kendine işkence etme lütfen. Ağlamak istiyorsan ağla, bağırmak istiyorsan da bağır.”

“İlk defa biri benden kendisine bağırmamı istiyor.”

“Zeynep!”

“Tamam.” diyorum omuz silkerek onu güldürmek için yapmaya çalıştığım küçük stand-up çalışmama son vererek. “Sustum.”

“Benim çıkmam gerekiyor. Yağmur dün gece gelmedi. Sanırım bir yerlerde sabahladı. Tek başına kalabilecek misin?”

“Hı hı.” diyorum kafamı aşağı yukarı sallarken. “Kalabilirim. Beni merak etme.”

“Can’ı çağırmamı ister misin?”

“Hayır. Bırak bari bu Pazar kafasını dinlesin çocuk. Son on gündür benimle uğraşmaktan hayattan bezdi zaten.”

NUMARA 12Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin