"SABIR VER ALLAH'IM! SABIR VER!" diye bağırdı Bora. Ve sonra da Gökhan'la Begüm'ün arasından geçerek, bahçenin içinde kayboldu. İki tane ne olduğunu anlamayan suçlu, şaşkın gözlerini bana dikmiş, öylece bakıyorlardı. Gülümseyerek yanlarına gittiğimde, Begüm bana elini uzatmıştı.

"Merhaba Begüm ben. Yani şey görümcen oluyorum! Çok heyecanlıyım!" dedi, gülümseyerek. Daha evvel Bora'nın bilgisayarındaki ve internetteki fotoğraflarında açık kumral tonlarında saçları olduğunu görmüştüm. Instagram'ında ise neredeyse her renk saçla fotoğrafı vardı. Stalker kimliğini belli etme Naz, bilmiyormuş gibi yap. Ve şimdi, karamel rengi saçları vardı Begüm'ün, omuzlarından biraz daha aşağıdaydı. Kahverengi gözleri parıl parıl parlıyordu; hoş bir enerjisi vardı. Fotoğraflarından çok daha güzeldi ayrıca ve Bora'ya hiç benzemiyordu.

"Naz." dedim. İlk kez bir görümcem olmuştu. Ve görümcem, ilk kez sevişeceğim sırada, ilk kez karşıma çıkmıştı. İlklerle dolu bir günde, ilk kez "görümce" kelimesini hayatıma dahil etmiştim.

"Gelin-görümce... Çok avam bence. Görümce olmak istediğine emin misin üç numara?" diye sordu Gökhan.

"Eğer sen, bu sınırlar içinde, gelin-görümce müessesesine 'avam' dersen, akşama senden, hamsi niyetine buğlama yaparlar Gökhan'cığım." dedi Begüm, imayla. Gökhan'ın yüzü buruşmuştu.

"Amaaaan neyse ne bana ne? Bu arada ben nesi oluyorum Naz'ın?" diye sordu Gökhan, Begüm'e.

"Uzaktan kaynı." dedi Begüm. Ardından ikimiz de kahkaha attık.

"Uzaktan kayın nedir ya? Bora'nın resmen ve fiilen kardeşiyim ben." dedi Gökhan.

"Hayır canım. Bu şeref, bu dünyada yalnızca bana ait. Hem sen, olsan olsan abisi olursun. Abimden büyüksün." dedi Begüm, Gökhan'a.

"Senden de büyüğüm... Ama beni 'abi' gibi gördüğün yok. Bora da işte belli ki seni örnek alıyor. Çok ayıp. Hakikaten ya... Bora bana bundan sonra 'abi' desin." dedi Gökhan, şakacı bir ifadeyle.

"Söylerim." dedi Begüm, Gökhan'a, alayla. Neredeyse kahkaha atacaktı.

"Söyle güzelim söyle. Ben de söylerim. Mesela Kerem'i söylerim. Karşılıklı dairelerde oturuyoruz ayağına takıldığını... 'Aşkım, abimin yanında seninle sürekli telefonlaşamam. Artık bir süre böyle idare edeceğiz. Beni özle.' diye attığın mesajı söylerim." dedi Gökhan. Sesinde, ürkütücü bir tehdit havası vardı.

"Mesajlarımı ne ara kurcaladın ya?" diye sordu Begüm, şaşkınlıkla.

"Karşılıklı daire mevzusunu seninle bilahire konuşacağım. Sen yat kalk dua et, abinin bu ara başı kalabalık. Ama öğrenecek. İllaki öğrenir. Ben söylemesem de öğrenir, bence bir ara itiraf et... Ayrıca, çocuğun evinden çıkmıyormuşsun. Ulan kapıda koruma varken, bu ne cesaret ya?" dedi Gökhan. Begüm, korkudan küçücük kalmış gibiydi. Gözleri bana çevrildiğinde, abisine bir şey söylememem için yalvarırcasına bakıyordu.

"Beni ilgilendirmez. Duymadım." dedim, ellerimi havaya kaldırarak.

"Şayet Bora, senin de bildiğini duyarsa, seni de ilgilendirir bence." dedi Gökhan bana, gülümseyerek. Yüzünde muzur bir ifade vardı. Benimle şakalaşmak, kumarhane olayı yaşanmadan önceki gibi olmak için çabaladığı belliydi ama yaşayacağım en güzel ilki böldüğü için ona kızgındım.

"Kimseyi satmayacağımı bilir Bora, sıkıntı yok." dedim, oldukça ciddi bir şekilde. Gökhan'ın yüzü düşmüştü. Hiçbir şey söyleyemedi.

♠️

Avluya çıktığımızda, Filiz Hala'nın hazırladığı sofraya oturmuştuk. Şu an iki şey çok umrumdaydı: Bora'nın nerede olduğu ve aç olan karnım. Karnımı doyurmayı, öncelik sırası yaptım. Muhtemelen dışarıdan kıtlıktan çıkmış gibi görünüyordum ama olsundu.

Maça Kızı 8Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin