"Neyseki büyük bir şey değildi!" Dedi Alexa şükredercesine. Ardından bütün kızlara göz gezdirdi. Kimse çıtını çıkartmıyordu. Gözleri benimle buluştuğunda konuştu.
"Elin nasıl?" Diye sordu ve bana doğru yaklaştı.

  Elimi arkama saklamıştım.

"Ben iyiyim! Zaten değmedi bile!" Dediğimde Harriet oradan karşı çıkmıştı.

"Ne demek değmedi? Çığlığını duydum Bella! Elini ateşe nasıl değdirdiğini ve anında kavrulup kanadığını da gördüm!" Dediğinde içimden lanet okumuştum.

"Ben gerçekten iyiyim." Dedim ama Alexa dinlemeyip elini bana doğru uzattı.

"Elini bana ver! Gerekirse bir hastaneye falan gidersin!"

"Hayır ben gerçekten..."

"Ah hadi ama!" Diye bağırdı ve tişörtümden tutarak elimin içini açtırdı. O anda kaşlarını çatarak kafasını kaldırmıştı. Gözlerimin içine baktı.

"İyi ama hiçbir şeyi yok!"

   Alexa'nın böyle demesiyle herkes tuhaf bir şekilde bana bakmıştı. En son gözüm Hailey'e takıldığında bana ne kadar tuhaf baktığını anlatamazdım.

"Size söyledim! Elime bir şey olmadı."

"Ama çığlık attın!" Diye çıkışmıştı yine Harriet.

"Paniklediğim için çığlık attım!" Diyerek sesimi yükselttiğimde kimse daha fazla bir şey söylememişti.

....

-Jessica

   Yatakta ona doğru döndüm ve parmağımı dudağında gezdirdim.

"Hâlâ adını söylemedin!" Dedim isyan edercesine.

  Sesli bir şekilde güldü ve elini başının altına koyarak tavana doğru baktı.

"Fırsatımız olmadı ki!" Dedi, gülmeye devam ederken. Sonrasında tekrar bana dönmüştü.

"Adım Thomas..."
"Thomas" diye tekrar etmiştim. Doğruldum ve telefonumdan saate baktım.

"Aman tanrım! Geç kaldım!"

"Neye?" Diye sormuştu arkamdan.

"Okula!" Diye cevapladım ve yorganı atarak üzerimi giyinmeye başladım. O da ayağa kalkmıştı.

"Çıkışta seni almaya geleceğim! Seni diğerleriyle tanıştırırım." Dedi cilveli bir şekilde ve arkamdan sarılarak ellerini üzerimde gezdirdi. Gülümsedim ve başımla onayladım. Sonrasında ise hiçbir şey söylemeden oradan ayrılmıştım.

  Hızlı adımlarla ormanda yürüyordum. Ayrıldığım yer tek katlı bir evdi. Her ne kadar eski görüntüsü olsa da dün akşam orada takılmıştık. Girişe fazla uzak değildi ama o kadar yakında sayılmazdı.

   Nihayet ormanda çıktığımda doğruca arabaya bindim ve arabayı kampüse sürmeye başladım. Dün geceyi düşünüyordum. Evet Ed'i aldatmıştım ama buna pişman değildim. Hatta aksine daha mutlu hissediyordum. Doğru kararı vermiştim. Bundan başkasına inanmıyordum.

-David

  Bahçedeydim ve Diana'yı bekliyordum. Gelince derse birlikte girecektik. Sıkılmıştım. Ayaklarımı yerde sürterek bir oraya bir de buraya doğru yürüyordum. Telefonumun çalnasıyla duraksadım ve hemen cebimden çıkartıp ne olduğuna baktım.

"Bugün okula gelmeyeceğim. Biraz rahatsızım. Beni merak etme. Kimsenin sana dokunmasına da izin verme! Seni seviyorum.."

  Kaşlarımı çatarak telefonu geri yerine koymuştum. Yüzümdeki sert ifade sonrasında tebesüme dönüşmüştü.

"Kimsenin sana dokunmasına izin verme!"

    Yüzümdeki gülümsemeyi bozmadan bahçede yürümeye başlamıştım. Tam içeri girecektim ki çimenliklerin oradan gelen ağlama sesi ile durdum. Arkamı döndüm ve oraya baktım. Bu Kayla idi. Çimenlere oturmuş bir yandan onları yoluyor, bir yandan da ağlıyordu. Yanına doğru ilerledim ve oraya oturuverdim.

   Oturduğumda rahatsız olmuş bir biçimde kafasını kaldırarak bana bakmıştı

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

   Oturduğumda rahatsız olmuş bir biçimde kafasını kaldırarak bana bakmıştı.

"Sanırım hiçbir yerde yalnız kalamayacağım."

"Yoo..aslında bildiğim çok güzel bir yer var. Orada seni kimse rahatsız edemez! İstesen bile seni rahatsız eden olmaz."

  Burnunu çekti.

"Öyle mi? Neresiymiş orası?"

"Mezarın altı!" Dedim ve güldüm. Benim gülmemle o da gülmüştü. Biraz bekledikten sonra konuşmuştum.

"Neyin var?"

"Bu seni neden ilgilendirsin ki?"

"Bilmiyorum...sanırım seni önemsemeye başladım." Dediğimde yan gözlerle bana bakmıştı.

"Bu çok kötü..demek ki o kadar acınası haldeyim." Dediğinde sesimi yumuşatarak itiraz emiştim.

"Hadi ama! O kadar da kötü biri olamam herhalde. Hadi anlat bana!"

"Sana nasıl güvenebilirim ki? Seni daha tanımıyorum bile."

"Bu senin için daha iyi olmaz mı? Eğer anlatacakların kötü şeyler ise her yüzüme baktığında utanmak zorunda kalmazsın. Sonuçta beni tanımıyor olacaksın...tanımadığın insanlardan utanır mısın? Şahsen ben utanmıyorum. Nasıl olsa onunla bir daha konuşmayacağım ve görüşmeyeceğim diye düşünüyorum."

"Sana güvenmiyorum...beni rahat bırak!" Dedi sert bir şekilde ve yanımdan kalktı. Koşarak içeriye girmişti. Ben ise arkasından bakakalmıştım..

  Vote ve yorum lütfen💓💕

Kurtlar Arasında  (5. Kitap) #Wattys2017Where stories live. Discover now