15. Bölüm

1.8K 134 9
                                    

Şaşkınlıkla etrafına bakınıyordu. Neler olduğunu anlayamamışcasına bana doğru baktı. Ardından tuhaf bir şekilde gülümsemeye çalıştı. Gözleri kızarmıştı. Sanki kendini ağlamamak için zor tutuyormuşçasına yanında duran sandalyeye doğru dayandı.

Herkes ona doğru yaklaşıyordu.

"Doğum günün kutlu olsun Chris!"
"Nice yıllara Chris!"
"İyiki varsın Chris!"

Kafasını sallayarak gülümsedi ve herkese teşekkür etti.

Yemek ve pastadan sonra hediyeler verilmişti. Chris'e doğru yaklaştım. Hâlâ pek iyi görünmüyordu.

"Hediyelerin hepsini benim arabama koyalım. Sonra buradan gidelim."

Kafasını salladı ve etrafına bakınmaya devam etti.

Jessica'nın yanına gitmiştim.

"Jessica biz gidiyoruz. Sıra benim hediyemde. İlgilendiğin için teşekkür ederim." Dedim

Gülümsedi ve bana doğru sarıldı. Ardından dudağını kulağıma doğru dayadı.

"Artık bu kadar namuslu olmak yeter Bella....mutlu et onu!"

Böyle demesiyle onu hafif bir şekilde ittirmiştim. Daha sonra ikimizde gülmüştük. O sırada gözüm Tyler ve onunla birlikte konuşan Elena ile Diana'ya takılmıştı. Diana ara sıra David'e doğru bakıyordu. Elena ise Tyler dan başkasını görmüyor gibiydi. Ardından David'e bakmıştım. Chris'in yanındaydı ve ona bir şeyler kabul ettirmeye çalışıyormuş gibi bir hali vardı. En sonunda onun sırt bölgesine dokundu.

Yavqş adımlarla yanlarına yaklaştığımda ise David'in ona
"Artık göster ona!" Diye hafif bir şekilde çıkıştığını fark etmiştim.

Onlara doğru iyice yaklaştığımda David derin bir nefes alarak bana baktı ardından Ed'in yanına ilerlemeye başladı.

Chris'e baktım.

"Hadi gidelim buradan Chris!" Dedim ve elimi ona uzattım. Onu daha önce böyle gördüğümü hatırlamıyordum. Bu gerçekten beni çok rahatsız etmişti.

Gözlerinin altını sildi ve uzattığım elimi tuttu. Bir elime de poşetleri aldıktan sonra çocuklara teşekkür ettik ve oradan ayrıldık.

Arabayı ormana doğru sürüyorum. Ona yapacağım süpriz orada bulunuyordu. Sadece ikimiz olacaktık. Biraz ilerledikten sonra Chris'e baktım. Camdan dışarıya doğru bakıyordu. Çok fazla düşünceliymiş gibiydi. Kırmızı ışıkta durduğumuzda biraz daha ona baktım ve elini tuttum. Kafasını bana  çevirdiğinde ise ağladığını görmüştüm. Hemen elini benden çekti ve göz yaşlarını sildi.

Aslında sormak istediğim çok şey vardı ama gidene kadar sessiz kalmayı tercih etmiştim.

....

Nihayetinde ormana geldiğimizde arabayı bir kenara park ettim ve arabadan indim. O da benimle birlikte inmişti. Elimi ona uzattığımda soru sorarmışcasına bana bakmıştı.

"Lütfen bir şey söyleme....sadece bana eşlik et!" Dememle birlikte elimi tuttu. Ormanın içine doğru ilerlemeye başladık.

İstediğim yere geldiğimizde onu durdurmuştum. Buraya daha önce hiç gelmemiştik. Elimle önümdeki taş kapıyı ittirdim ve onu içeriye soktum. Ardından kendimde içeriye girdim ve kapıyı tekrar eski konumuna getirdim. Işıkları açtığımda ise ağzı açık bir şekilde etrafına bakmaya başlamıştı.

"İnanamıyorum....burası gerçek mi" diye sordu.

Burada üçlü koltuk ile tekli 2 tane koltuk, bir masa iki sandalye ve bir raf bulunuyordu. Aynı zamanda kenarda ise iki kişilik bir yatak vardı. Evet bundan sonra burası yalnızca bize, ikimize ait olacaktı. Duvarlara ikimizin resimlerini yapıştırmıştım. Yukarıda ise küçük kalpli ışıklar bulunuyordu.

Kurtlar Arasında  (5. Kitap) #Wattys2017Where stories live. Discover now