33. Bölüm

1.8K 126 2
                                    

-David

  Diana ile ikimizde evin içerisinde oradan oraya yürüyorduk. Diana etrafı toparlamaya çalışırken ben de hazırlanmaya çalışıyordum. Dün ev biraz fazla dağılmıştı. Bir tarafta patlamış mısır tabakları bir yerde boş içki şişeleri bir yanda bardaklar falan her şey birbirine girmişti.
 
  Boy aynanın karşısına geçerek elimde gezdirdiğim tişörtümü üzerime geçiriverdim ve saçlarımı düzelttim. Çantama da birkaç kitap koyduktan sonra çizim ödevimi de elime alarak salona ilerledim. Diana, neredeyse bitirmişti. Ev kalktığımız zamankinden daha farklı görünüyordu.

"Hadi artık çıkmalıyız! Daha size uğrayacağız!" Dedim. Yastıkları da düzelttikten sonra kafasını salladı ve askıda asılı olan çantasını omzuna takarak kapıyı açtı.

Acele ile arabaya bindikten sonra doğruca Diana'nın evine sürmeye başlamıştım.

"Umarım halam gelmemiştir." Dedi yalvarırcasına.

"Ona ne zaman söyleyeceğiz!?"

"Seni bir gün akşam yemeğine davet edeceğim. O zamanda tanıştıracağım işte. Onun dışında başka türlü tanışırsanız halam beni mahveder."

  Nihayet evin önüne geldiğimizde Diana kafasını camdan dışarıya çıkardı ve caddeyi yokladı.

"İşte bu harika! Anlaşılan hâlâ merkezde işi var. Arabası yok!" Dedi gülümseyerek ve arabadan indi. Bende onunla birlikte inmiştim.

   Kapıya kadar geldiğimizde anahtarı kilide sokmadan önce bana dönmüştü.

"Dinle! Buradaki komşular biraz boşboğazlar. Seni biri bu eve girerken görürse halama söylerler."

"Öyleyse ben arabada bekleyeyim." Dedim ve arkamı döndüm. Tam bir adım atmıştım ki kolumdan tutup beni geri çevirmişti.
"Öyle bir şey demedim. Tabiki eve gireceksin! Ama kapıdan olmaz." Dedi pencereleri göstererek.

"Pekala mesaj alınmıştır." Dedim ve arka bahçeye doğru ilerledim. O içeriye girerken ben de pençelerimi çıkardım ve duvardan tırmanarak içeriye girdim. Açık pencereden içeriye atladım ve kapıdan daha yeni giren Diana'ya doğru baktım.

"Senden önce geldim!" Dedim gülümseyerek.

   O da gülmüştü. Daha fazla vakit kaybetmek istemezcesine dolabının önüne geçti ve bir tişört ile kot çıkardı. Kapıyı kapattı ve gözlerini yerden ayırmadan kemerini çıkartıp pantolonunun fermuarını açtı. Giyinceğini anladığımda arkamı döndüm ve kafamı kaşıdım. 

"Sorun değil! İstersen dönebilirsin." Dedi. Sesinde bir cilvelik vardı.

   Bir şey dememiştim. Arkamdan iyice yaklaştı ve parmağı ile omzuma dokundu.

"Pekala! Giyindim, artık dönebilirsin!"

    Ağır adımlarla ona döndüm. Gülümsüyordu. Bir şey demedim.

"Çıkalım mı?" Diye sorduğunda yalnızca başımı sallamıştım. Tam pencereye doğru bir adım atmıştı ki elimden tuttu.

"Üzgünüm. Ben seni içeriye buradan sokup çıkarmak istemezdim ama şu anda yapabileceğüm hiçbir şey yok. Halam fazla sert bir insan. İşinden olsa gerek! Sanırım bu hayat onu yoruyor."

"Sorun değil! Nasıl olsa bu sonsuza kadar devam etmeyecek. Onunla tanışacağımız günü sabırsızlıkla bekliyor olacağım." Dedim ve daha fazla bir şey söylemeden pencereden dışarı atladım.

....

-Tyler

  Hızlı bir şekilde arabaya atladım ve okula doğru sürmeye başladım. Sabahki antrenmana geç kalacaktım. Evet uyuyakalmıştım hem de o bankta. Her yerim tutulmuştu. Oturduğum yerde boynumu kütlettim ve suratımı ekşittim. Gerçekten her yerim ağrıyordu. Umarım antrenman yaparken zorlanmazdım.

Kurtlar Arasında  (5. Kitap) #Wattys2017Where stories live. Discover now