34. Bölüm

1.7K 123 30
                                    

-Jessica

   Yine akşam olmuştu. Bugün kampüse gitmemiş evde kalmıştım. Bütün gün düşünmek için fırsatım olmuştu. Doğru kararı verdiğimi düşünerek ceketimi üzerime geçirdim ve evden çıktım. Arabaya binerek ormanın yolunu tuttum. Eğer bütün bunlar gerçekse beni orada bekliyor olacaktı, bende orada gidiyordum. Yolda düşünmekten vazgeçmedim. Sonuçta her an geri dönme gibi bir şansım vardı.

  Öfkemin buna değip değmeyeceğini düşünüyordum. Elbette hâlâ öfkeliydim çünkü bir şey yerine konmuyordum ve bu beni rahatsız ediyordu.

Girişe geldiğimde arabayı bir kenara park ettikten sonra dün gece gittiğim yere yürümeye başladım. Yaklaşmaya başladığımda nolur nolmaz diye pençelerimi çıkarmıştım. Karşımda yine o genç adamı buldum. Bu sefer arkası dönüktü.

  Geldiğimi anlamış olmalıydı ki kafasını kaldırdı ve konuştu.

"Demek gerçekten geldin?" Dedi sorarcasına. Ardından ağır bir şekilde bana doğru döndü.

  Kafamı daha çok kaldırarak dik pozisyona getirdim. Korkmadığımı ona göstermeliydim.

"Buraya geldiğine göre kararını bizden yana kullanmış olmalısın!"

  Bunu söylerken "Bizden" kelimesine baskı yapmıştı. Tek kişi değildi, yada iki kişi...

  Kafamı sallayarak cevap vermiştim.

"Evet!.." Dedim emin bir şekilde.

"Sizden yanayım."

   Çarpık bir şekilde gülümsemişti.

-Bella

  Nihayet Colusa'ya vardığımızda doğruca Chris'lerin kaldıkları eve gitmiştik.

  Avcılar sırasıyla eşyalarının bulunduğu sırt çantalarını sırtlarına taktılar. Sonrasında ise taş ve deri işlemeli çantalarını aldılar. İşte bunların içinde kullanacakları silahlar vb. bulunuyordu. Hep birlikte aşartmandaki merdivenlerden çıktık. Dairenin önüne geldiğimizde Ed gülümseyerek kapıyı çalıyordu. Nihayet kapı açıldığında karşımızda Tyler'ı bulmuştuk. Bizi görünce büyük mavi gözlerini belertmişti. Kapıyı sonuna kadar açtığında ise David'e seslenmişti. David bulaşıkları yıkıyor olmalıydı ki önünde önlük vardı ve elleri köpüklüydü. Bizi görünce donuk bir şekilde kalmıştı. Bir bize bir de yanımızdaki avcılara bakıyordu.

  Ed bu durum karşısında utanmış olmalıydı ki kıpkırmızı olmuştu. Boğazını temizleyerek konuştu.

"Pekala artık içeriye girmeye ne dersiniz?" Diye sordu ve hepsine işaret yaptı. Sırasıyla kapıdan girmiştik. Herkes koltuklara doğru kendini bırakmıştı. David geri geri giderek dlini suya tuttu ve önlüğü üzerinden bir anda çıkartıp attı. Ardından Tyler'a doğru kötü bir şekilde baktı. Tyler ise kapıyı kapattıktan sonra gülerek bir kenara geçti ve bize bakmaya başladı. Onlar konuşmaya başlarlarken bende oturduğum yerden kalkıp mutfağa doğru yöneldim. Tyler da arkamdan gelmişti.

"Aman tanrım! David az önceki karşılaştığımız manzara da neyin nesiydi öyle?"

Bana doğru döndü ve yine Tyler'a kötü kötü baktı. Tyler gülmeye devam ediyordu.

"Sorma ya hep Tyler'ın yüzünden!"

"Neden? Ne oldu ki?" Diye sormamla bakışlarını bana çevirmişti.

"Bir iddiaya girdik. Bilek güreşini kazanan bulaşıkları yıkamaktan kurtulacak diye ama kazanamayan kurtulamayacaktı. Bir de bunu kadın gibi önlük ve bulaşık eldivenleri ile yapacaktı."

Kurtlar Arasında  (5. Kitap) #Wattys2017Where stories live. Discover now