O ana rüyamdan ittirilip uyandırıldım.

Başta tek yaptığım yatağımda oturup etrafa salakça bakmak oldu. Başta ilk düşündüğüm şeyi yaptım ve hızla yataktan fırlayıp İnci teyzenin hastalığı hakkındaki yeni bilgileri not defterime not aldım.

Ama sonra kalemi elimde çevirirken, İnci teyzeye bir çare ararken kafama dank etti. Miray nasıl bir varlığın annesiydi? Kendi annesine bile bedel ödetmek isteyen bir varlık, başkalarına ne yapardı? Annesine bedel ödetemeyip başkasına bedel ödeten bir varlık, nasıl bir varlık olurdu?

Ben bunları düşünürken başka bir şeyi fark ettim ve bu farkındalık ile elimdeki kalem masaya düştü ve yuvarlanıp yere düştü.

Biz Mirayın kanını aldıysak, ve bazı güçleri bize geçmişse veya güçlerimizi açığa çıkardıysa biz bunun karşılığında nasıl bir bedel ödemiştik?

O anda içimden gelen ama bana ait olmadığına emin olduğum bir ses, "Gelecekte herkes bedelini ödeyecek. Belki en yakın kişi olacak bu kişi, belki de en uzak kişi. Belki en sevdiğin, belki de en saygı duyduğun. Ama illaki bedel ödenmek zorundadır." dedi boğukça.

"Bunu söylediğine göre biliyorsun kimin ödeyeceğini." dedim ağız yoklama maksadıyla.

"Beni böyle sorgulamanıza gerek yok Ekselansları. Eğer Su Kraliçesini iyileştirirseniz oradaki varlık size söyleyecek."

"Sana nasıl güveneceğim?" diye sordum biraz merak, biraz korku, biraz da şüpheyle.

"Ben Ateşim Ekselansları. Gücünüz benden ve annemden geliyor. Ve annem üzerine yemin ederim ki size o varlık söyleyecek." dedi garip bir fısıltı ile.

"Tamam anlaştık." dedim sakince ve o ses aniden kayboldu ama içime bir ağırlık oturmuştu sanki. Bu seferki ağırlık hiçbir şeye benzemiyordu. Bütün bedenim yere çökmeye zorlanıyormuş gibi hissettiriyordu.

Hislerimi kenara bırakıp İnci teyzeyi kurtarmaya odaklandım ve düşünmeye başladım. Hikayenin en başından düşünmeye başladım. Mirayla ilgili ipucu aradım.

Miray

İnsan sarhoş olunca aklındaki, kalbindeki her şeyi itiraf eder derler. Bu belki gerçektir belki de masal. Bendeki durumun ne olduğunu biliyordum. Ben az sarhoş bile olsam çılgın, sapık, fesat duyguları zirve yapan bir insan oluyordum.

Can gittikten uzun süre sonra odama Melisa, Esra ve Melek gelmişti. Onlara durumu anlatmıştım. Hem de hepsini, tüm ayrıntılarıyla.

"Miray, merak ediyorum. Sen kimi istiyorsun kuzum?" diye sordu Esra gülerek.

"Ben de bilmiyorum ki." dedim gülerek. "Tek bildiğim Mert ile ilgili anılarım olduğu ve bu anıların bazılarını hatırlamasam bile hatırladığım kadarıyla onunla çok çok çok çok çok çok mutlu olduğum." dedim ve aklıma gelen görüntülerle gülmeye başladım.

"Hm. Acaba neleri hatırlıyorsun?" diye sordu fesatça Melek.

"Eminim Masalı yaptığınız anı hatırlıyorsundur." dedi Esra gülerek.

"Nasıl da tanıyorsunuz beni." dedim gülmeye devam ederken.

"Belli zaten Miray." dedi Melisa gülerek.

"Hepimiz gülmeye devam ederken, Durun, aklıma çok güzel bir fikir geldi. Herkes en güzel ve en sevdiği pijamasını giyip gelsin. Bu gece kızlar gecesi yapalım." dedim aniden.

"Tamam." dedi herkes ve hızla odadan çıktılar.

Bu arada ben de birkaç hizmetli çağırıp yatak odasına küçük yataklar serdirdim. Aslında yatağa üç kişi sığabilirdik ama Masala bir zarar gelmemesi için yatağa iki kişi, yere de iki kişi yatacaktı. Hatırladığım kadarıyla Esra biriyle birlikte zor yatıyordu. Acaba Rüzgarla bu durumu nasıl halletmişlerdi? Bunu ona sormalıydım.

Ejderha Kız 4; Kan KehanetleriWhere stories live. Discover now