"Baba bir de soruyor musun? Çok fazla düşmanları var. Özellikle aşkları duyulduktan sonra." dedi Talha sırıtarak ama dediklerini anlayınca yüzündeki gülümseme soldu.

"Ben gitsem iyi olacak sanırım. Uyanınca lütfen bana haber veriri misiniz?" diye rica ettim ve Talha başını sallayınca Mert'in elini son kez okşayıp, dışarı çıktım.

Neden tek bir kelime bile hafızamı tetikler olmuştu? Evet, biraz önce Talha'nın sözleri yüzünden bile beynimde yer yerinden oynamıştı. Ona fısıldadığım sözleri duymuştum.

Koridorda ilerlerken beynimde bu sesler vardı.

Seni seviyorum

Benden başka kimseye ruhum demeyeceksin

Sana kimse zarar veremeyecek

Seni ömrüm boyunca seveceğim

Boy boy çocuklarımız olacak

Sonuncuyu Mert fısıldıyordu kulağıma. Bu cümle ile güldüm ve hangi kapıya geldiğime baktım. Yine aynı odaya gelmiştim. Tam kapıya uzanmıştım ki diğer elimde tuttuğum şeye baktım. O odada baktığım fotoğraftı. Farkında olmadan onu yanıma alıp gezdirmiştim.

Derin bir nefes aldım ve içeri girdim. O anda en başından beri peşimde olan muhafızlara içeri girmemelerini söyleyip onları kapıda bıraktım.

Başta yapmak istediğimi yapmak istedim umutsuzca ama yapmadım. Ağlamak geliyordu içimden. Şu halının ortasında cenin pozisyonunu alıp ağlamak için kendimi zor tutuyordum ama beni durduran daha garip bir şey oldu.

Aniden masanın üstündeki kitaplar ilgimi çekti. Elimdeki fotoğrafı yerine koyup kitapları inceledim. Elime çok garip bir kitap denk geldi.

Kitap mor renkliydi ve üstünde iç içe geçmiş iki mor ejderha resmi vardı. Kitabın üstünde Ejderha Prenses/Kraliçe'ye yazıyordu.

Kitabın sayfaları da mordu. İlk sayfada Kızıma yazıyordu. Usulca uzanıp okşadım yazıyı nedense kendimi durduramadım.

O anda zihnimde görüntüler belirdi.

"Baba yazdığını okuyamaz mıyım?" diye sordum ben merakla adamın yaptığı işe bakarak.

Adam başını kaldırınca fotoğraflardaki adam olduğunu gördüm.

"Hayır kızım. Her seferinde yanıma geliyor ve bana bunu soruyorsun. Bıkmadın mı?" diye sordu gülerek.

"Hayır. Ben bıkmam." dedim şirin bir şekilde gülümsediğimi düşünerek.

"İnatlığı bana çekmiş şirin kızım, gel bakalım buraya." dedi ve uzanıp beni yakaladı.

"Baba, tamam, lütfen gıdıklama." dedim gülerek.

"Ama olmaz. Cezayı hak ettin." dedi babam ve uzanıp ayağımın altını gıdıklamaya başladı.

Gülmekten öleceğim sandım. "Baba, baba,..." dedim sürekli.

Sonra aniden görüntü kesildi.

Garip olan yer görüntünün kesilmesi değildi. Garip olan yer, benim kitabı aniden kapatıp göğsüme bastırmamdı. Sanki ona dokunmamalıymışım, bir daha hiç açmamalıymışım gibi hissettim. Tam kalkmak için hamle yapmıştım ki aniden kapıdan biri girdi.

Küçük tatlı şirin bir kızdı giren. Benim küçüklüğüme benziyordu. Sadece gözleri farklıydı. Gözleri buz mavisi ve kahverengi karışımıydı.

Ejderha Kız 4; Kan KehanetleriHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin