37. Bölüm 'Hırsız'

2.3K 243 41
                                    

Selamünaleyküm,

Ciciler bugün size 6 sayfaya yakın bir bölüm hazırladım. İnşallah afiyetle yer içer yutar ve mutlu olursunuz. Az buçuk polisiyecilik oynadığımız bir bölüm oldu. Öptüm efem. :)

_______

Pars, Tuzla şehir merkezinde Baybora ile buluşarak, Ortak İye Meclisine gitti. Kendisi cadı Admina ile konuşurken Baybora da Soura Antik Kent'te buldukları hançerin üzerindeki kan analizi için DNA merkezine gitmişti. Laboratuvarın kuruluş amacı Bosna savaşında soykırıma uğrayan Müslüman Bosnalıların kimlik tespitini yapmaktı.

"Sence kabul edecek mi?" diye sordu, Baybora. "Etse iyi olur."

"Doğrudan gelmeye cesaret edemiyor." diye cevapladı, Pars. "Bu yüzden meclise adım atmadan konuşabilmesinin bir yolunu bulmalıyız."

Baybora sırıttı. "Bilgisayar ve benzeri konularda iyi olduğumu, Akça söylemedi mi? Teknoloji çok gelişti, telekonferansla falan bir bağlantı sağlamak zor olmaz."

"Bu kadar basit değil. Admina, avcıların daha sonra peşine düşeceğinden endişeli."

"Düşmezlerse şaşarım. Düşmeliler de!"

"Düşerlerse ve bunu o da bilirse konuşmasını bekleyemezsin. Kadın haklı, ölü torunları uğruna kendi hayatını tehlikeye atmaz. Torunlar yaşasaydı, belki..."

"O zaman Akça ve senin, onları öldürdüğün kötü olmuş."

Pars cevap vermedi. Doğruca asansöre binip kurt adamların olduğu katın düğmesine bastı. Kendi katlarına girince doğruca meclis liderlerine özen tesis edilen bölüme gidip, kendi dairelerine girdiler.

İçeri girer girmez Akça'yı kanepenin koluna oturmuş, huzursuzca beklerken buldu. Kayrak da tekli koltuğa oturmuş, minicik boyu yüzünden oyuncak bebek gibi görünüyordu.

"Ne oldu?"

Akça düşünceleri arasından sıyrılıp başını kaldırdı. "Kilin boynuzu kayıp."

Pars'ın kalbi bir iki saniyeliğine, duracak kadar, çok hızlı attı. "Ne? Nasıl kayıp?"

"Bilmiyorum. Odamıza girdiğimde etrafın dağıldığını ve yatağın bozulduğunu gördüm. Sakladığımız yerde yok, araya kimse bulmuş."

Baybora'nın kaşları kalktı. "Kilin boynuzu mu? Ben onu tamamen unutmuştum." Sadece bir kez, Akça'nın elindeyken görmüştüm. Kavisli çizgileri olan, altın rengine sahip çok güzel bir boynuzdu. O an buna sahip atın daha güzel göründüğünü düşünmüştü.

"Babamlar aramaya başladı bile." dedi, Akça.

Pars sinirden gerilmiş, boyun damarları ortaya çıkmış bir halde odada volta atmaya başladı. Kayrak bile Kara Bozkurt'un öfkesinin kokusunu almış koltuğuna iyice sinmiş, konuşmaya bile cesaret edemiyordu.

"Kilin boynuzuna sahip olduğumuzu kim nasıl bilir?" Pars durdu. "Birine söyledin mi?" diye sordu, Akça'ya.

"Tembihlediğin gibi kızlara bile göstermedim ya da bahsetmedim."

"Kimseye bahsetmediğiniz doğru değil." dedi, Baybora. Kaşları çatılmış, ciddi ifadesi geri dönmüştü. "Bize boynuzu gösterip, nasıl bulduğunuzu anlatmıştınız."

Akça yüzünü buruşturdu. "Ne yani faillerden biri sen, babam, annem, teyzem veya amcam mı?" Çünkü o gece özel salonlarında sadece yakın aile üyeleri vardı. Elbet bir de Kayrak ama o da zaten oda dışına çıkmıyor gibi bir şeydi. Çünkü kimsenin cücelerin hala yaşadığını bilmesini istemiyordu.

Hayalet Dünya [Hayalet Serisi #3]Where stories live. Discover now