29. Bölüm 'Savaş ve Ölüm'

2.2K 244 85
                                    

Selamlar,

İnşallah beğenirsiniz.

Bu arada üyelerden birinin bir teklifi var, size de söyleyeyim. Onun fikrini göre; haftada bir bölüm atmam ama uzun uzun bölümler yazmam daha iyi olurmuş. Sizin de genel görüşünüz bu yönde ise haftada bir bölüm şeklinde atmaya başlayabilirim. Yalnız uzunluğu ne kadar olur, ona teminat veremem. :P

______________


Kılıç uğursuz bir sesle havayı yarıp hedefine yöneldi ama daha fazla ilerleyemedi. Akça tüm gücüyle kılıcı kavramıştı. Kılıcın çeliği etini keserken akan sıcak kanının kokusu burnuna doldu.

Her şey birkaç saniyede oldu. Akça gözle takip edilmesi zor bir hızla bedenini döndürdü ve dizleri üzerinden güç bularak kalktı; kılıcı da kendi istediği gibi yönlendirip acımadan saçlarına savurdu. Kılıç, Akça'nın gür kahverengi saçlarını kesince avcının elinden tamamen kurtuldu ve ayakları üzerine basıp birkaç adımda uzaklaştı.

Avcı, bir elinde Akça'nın kanıyla kaplı kılıca diğer elinde de Akça'nın saçına bakakaldı. Ak Ejderha kükreyerek avına tehdit yağdırdı. Kesilmiş elinin kanı şimdiden durmuş ve iyileşmeye başlamıştı.

"Etkilendim." dedi, avcı.

Akça ikinci kez uyarmadan adama saldırdı.

Pars, dikkati dağılan üç avcıya karşı bir acıma göstermedi. Vahşi yırtıcının yakınına yaklaştığını fark etmeyen avcılardan genç olanını yakaladığı gibi kolunu boğazına geçirdi ve dişlerini boynuna geçirdi ve parçaladı. Avcının bedeni toprağa düşerken diğer iki avcı afallamıştı. Lakin bu afallama çok kısa sürdü. İkisi de kılıçlarının ucu Pars'a gelecek şekilde, saldırıya geçti.

Azrail ve Aldacı saldırmaya ve dövüşmeye hazırdı. Her ne kadar Pars'a böyle bir durumda taraflarının belli olacağını söylemiş olsalar da iyi ve kötü; doğru ve yanlış çizgisi sandıkları kadar belirgin değildi. Bir yandan Avcılar Birliğinin töresine diğer yandan vicdanları arasına sıkışmışlardı. Bundaki en temel sebep de ejderhalar hakkında kesinkes emin olamamalarıydı. Kara Bozkurt şimdiden en az iki kişinin ölümüne neden olmuştu; bir avcıyı da az önce gözleri önünde parçalamıştı. Diğeri ondan daha masum görünüyordu ama şu an o bile gözlerine büyük bir tehditmiş gibi geliyordu.

Azrail ve Aldacı yanlış taraf seçmekten, yanlış kişiyi savunmaktan çekiniyordu, zira hatalı bir seçim kötü şeylere sebep olurdu. Bazen iki tarafın da birbirlerini suçladıkları kadar kötü ve yozlaşmış olabileceği de akıllarına gelmiyor değildi. Sınırlar arasında çizgi net bir şekilde belirginleşip, kulaklarına dolan vesveseler temizlenmeden gerçek manada bir taraf seçmeyeceklerdi.

İkisi de kılıçlarını indirdi ve çölün ortasında hala hareketsiz yatan Berkut ve Balaban'a doğru ilerledi. Ejderhaların ya da avcıların yardıma ihtiyacı yoktu, gayet iyi idare ediyorlardı ama bu iki Bozkurt hala kendine gelmediğine göre yardım önceliği onlara ait olmalıydı. Aslında bu biraz da dövüşten kaçınmak için bir bahaneydi.

"Belirsizlikten nefret ediyorum." dedi, Aldacı. "Böyle anlarda doğru ve yanlışı nasıl ayırt edeceğiz?"

Azrail omuzunu silkti. "Bilmiyorum, Allah bir yol gösterir. O zamana kadar taraf almaktan kaçınacağız."

Akça, avcının kılıç saldırısından hızla kaçındı. Adam hızlıydı ama kılıç çok hantaldı. Geleneksel şövalye kılıçlarındandı ve bu da ister istemez kişinin hızını olumsuz etkiliyordu. Oysa Akça kısa boylu, adamdan çokça zayıf ve doğal olarak da çok hızlıydı; manevra kabiliyeti ondan daha iyiydi. Avcı tüm gücüyle ardı ardına kılıcını savursa da Akça kolayca kaçınmayı başarıyordu. Adamın açığını yakaladığında da yumruk, tekme veya pençesini savuruyordu.

Hayalet Dünya [Hayalet Serisi #3]Where stories live. Discover now