4. Bölüm 'Ortak İye Meclisi'

3.1K 279 67
                                    

Selamlar,

Malum roman başladı, düzenli bir şekilde bölümler gelmeye başladı. Alışabildiniz mi buna? :D Niyeyse ben bir garip hissettim. Neyse, olaylar baya baya kızışıyor bilesiniz. Savaşın ayak seslerini duyar gibiyim. Sizce savaş çıkacak mıdır?  :D

DİPÇE: Medya'da Asher var, kim bu? Görürsünüz. :P

___________


Baybora

"Bu kabul edilemez! Ejderha kanının neler yaptığını unuttuk mu?" dedi Doğu Yakası Siren liderinden biri. "Güney Elf, bir ejderha tarafından öldürüldü!"

"Güney Elf, utanç kaynağıydı." diye hatırlattı, Berkut. "Kendi soyu bile onun ölümünü sahiplenmiyor. Gökbörü Lisesinde olan biten her şeye öğretmenler ve öğrencileri şahittir."

Hilal şekilde inşa edilmiş meclisin tam karşısındaki ihtiyarlar heyeti vardı. Her soy da kendine ait özel bölümde oturuyor, gerektiğinde önündeki düğmeye basarak konuşuyordu.

"Ya Baykal Bey? Sizin babanız. Onun ölümünü sahiplenmiyor musunuz?" dedi bir başkası. Bu sefer konuşan Meran Meclisi liderlerinden biriydi. Kadının çekik gözleri ve beyaz teni, bir uzak doğulu için alışılmış dışındaydı ama uzak doğu geleneklerinde soylu kişiler beyaz teniyle kendini gösterdiği için pek güneşe çıkmazlardı. Meran gibi sıcağa düşkün soylar için büyük bir feragat idi.

"Ölümünden ejderhaları sorumlu tutmak için yeterli kanıtınız var mı?"

Kadın cevap vermedi, sadece gözlerini kısarak baktı. Aslında Berkut da babasının ölümünden Pars'ın sorumlu olduğuna inanıyordu ama babasının da amacını bildiğinden şu an için üzerinde durmak isteyeceği bir şey değildi.

Ortak İye Meclisi hiç olmadığı kadar ağzına kadar dolup taşmıştı. Sırf bu mesele için Dünya'nın dört bir yanından büyük küçük demeden tüm soy meclisleri temsilci göndermişti. Uzun zamandan sonra ilk ciddi oturumlarıydı.

Meclis en son bu şekilde Boşnak Soykırımı için toplanmıştı. Sırpların, Boşnaklara uyguladığı sistematik katliam, iyeler arasında bir savaşa neden olmak üzereydi. Müslüman iyeler, duruma sessiz kalınamayacağını ve müdahale edilmesi gerektiğini söylemiş ve eğer Avrupalı iyeler, insan hükumetlerine baskı yapmazlarsa doğrudan asker göndereceklerini söylemişlerdi. Onlar da bunun açıkça savaş sebebi sayacaklarını söyleyince durumlar karışmış, neredeyse iyeler arasında bir savaş çıkmasına neden olmuştu.

Ortak İye Meclisi'nin İkinci Dünya Savaşı sonrasında aldığı kararlardan biri de iyelerin, insan savaşlarına katılımını yasaklamaktı. Zira bu, iyeler arasında da bir savaş demekti ki eskiden bu dönemlerde ciddi oranda iye ölümleri olmuştu.

İyeler, Dünya'da insanlar kadar çok değildi. Anlatılanlara göre eskiden insanların nüfusu ile denk bir nüfusa sahiplerdi ama ejderhaların Hakimiyet Savaşları ile nüfusta ciddi bir düşüş olmuştu ve bugün bile bu oran, hala eski düzeye çıkartılamamıştı. İnsanlar ise almış başını gitmiş, kendilerini ikiye üçe katlamışlardı.

Baybora, insanların geçmişe takılı şekilde yaşamasının mantığını anlamıyordu. Her olayın günün şartlarına göre değerlendirilmesi gerekmez miydi? Günümüzdeki bir olay için nasıl olur da 100 yıl önceki uygulamayı hayata geçirebilirdin? Tamam, bazı uygulamalar evrenseldi ama her uygulama için aynı şeyi söylenemezdi. Bazı şeyleri güncellemek şarttı. İşin komik yanı iyeler çoğunlukla böyle yaşadıklarını söylerdi ama şu an, geçmişte yaşanmış bir olaya tutulmuş kalmışlardı. Korku dolu vesveseleri birbirlerinin yüreklerine doldurma çabasındaydılar. Bu olayın en az 2000 yıl önce olmuş olması da durumu daha komik kılıyordu.

Hayalet Dünya [Hayalet Serisi #3]Where stories live. Discover now