3. Bölüm 'Arayış'

3.2K 290 71
                                    

Selamünaleyküm,

Nasılsınız Hayalet Serisi çılgınları? Artık romanımıza başladık ve ben de sizin gibi mutluyum. İleride Akça ve Pars'ın nelerin beklediğini en az sizin kadar merak ediyorum.

İnşallah bu bölüm beklediğinize değmiştir. Kocaman öpüldünüz. Elbette ki uzun aradan sonra ilk bölüm olması dolayısı ile muhakkak görüşlerinizi bekliyorum; bilhassa Hayalet Okuyucularımdan. Tamam, serinin ismine uygun bir varlık biçiminiz var da onlar bile arada iz bırakıyor, bu bölümde de değindiğimiz gibi. :D

DİPÇE: Medya'da Baybora var.

________

Baybora

"Bundan hiç hoşnut değilim," dedi Baybora. "Hala hiçbir haber yok."

Berkut, çalışma masasına oturmuş birkaç evrakı inceliyordu. Baybora'yı dinliyormuş gibi bir hali yoktu ama babasının kendisini duyduğundan emindi. Yine de inatla sessizliğini koruyordu.

Genç Başkurt, bunun üzerine amcası Balaban'a döndü. Babasından daha ince yapılı ama onun gibi kömür siyası saçlarıyla bu ailenin bir parçası olduğunu işaret ediyordu. Aynı Baybora gibi. "Senin onları Afrika'da karşılaman gerekiyordu. Gerçekten de yanından öylece geçip gitmediklerinden emin misin?"

"Saçmalama, velet!" dedi Balaban. "Eğer onlara söylenmiş olduğu gibi Afrika'ya gelmiş olsalardı muhakkak onları görürdüm ve planladığımız gibi saklanma yerine götürürdüm."

"Yurt dışında bir çok bağın var zannediyordum!"

"Sen, beni mi suçluyorsun? Pars denen herifi suçlaman gerekir!"

Gerçekten de Baybora'nın sesi gergin ve amcasını suçlar gibiydi. Aslında amcası haklıydı, Pars'ı suçlaması gerekirdi. Kız kardeşini aylar önce Afrika'ya diye götürüp, ortadan kaybolan o idi. Bunu nasıl yaptığına hala hayret ediyordu. Özel bir uçak kiralamış ve izinsiz, gizli bir uçuş mu yapmıştı? Ya da gizli pasaport falan mı çıkartmıştı da onunla uçmuşlardı? Yoksa kayıtsız kuyutsuz mülteci gibi kaçak yollardan bir ülkeye mi girmişlerdi?

Pars'ı çocukluğundan beri koruyup kollayan Turgut bile onun yerini bilmiyordu ama söylediğine göre olası bir ifşa olma durumunda Pars, kendisini koruyacak bir tertip düzenlemiş ve bunu, Turgut'tan bile saklamıştı. Kısacası o istemediği sürece Pars ve Akça'yı bulmaları mümkün görünmemekteydi.

Berkut sonunda evrakları masaya bıraktı. Derin bir nefes alarak, "Böylesi daha iyi." dedi. "İkisinin yerini bilmemek onları daha güvende tutacaktır."

Turgut onaylarcasına başını salladı. Balaban pek emin gözükmemekle beraber Baybora tersini düşünüyordu. "Kızının oralarda bir yerde tek başına olması seni endişelendirmiyor mu? Pars'a ne kadar güvenilebilir ki? Bu yüzden mi onu aramak için hiçbir şey yapmıyorsun? Her şey yoluna girdi diyelim, nasıl haber vereceğiz?"

"İşler lehine döndüğünde Pars'ın bir şekilde haberi olacağından eminim." dedi, Turgut.

"Onun keyfini bekleyemem!"

"Baybora!"

Algün öfkeyle yerinden kalktı. "Akça, sadece senin ailen değil, aynı zaman bizim de ailemiz; benim kızım! Sanki onun güvenliğinden endişe etmiyormuşuz gibi itham etmen çok yanlış!"

"Öyle mi? 19 yıl boyunca kızını uzaklaştıran sen değil misin?"

"Baybora! Yeter!" Bu sefer bağıran Berkut oldu. Öfkeyle masasından kalktı. "Çık dışarı!"

Hayalet Dünya [Hayalet Serisi #3]Where stories live. Discover now