15. Bölüm 'Astana'

2.3K 259 55
                                    

Selamlar,

Bölüm hazır ama bu sefer kısa oldu. Güney Kore maceramız son buldu canlar. Artık Astana'dayız. Ülke ülke geziyoruz, bakalım sonumuz nerede bitecek. :D

_______

Akça

"Joon çok sıkıldı."

"Bir Dokkaebi olarak çok sık seyahat ettiğini sanıyordum. Bu kadar çabuk sıkılmana şaşırdım."

"Ak Bozkurt hatırlamalı ki Joon uzun süredir zaten böyle kapalı alanlarda yaşadı. Bundan sonra kapalı kutularda seyahat etmek yok!"

Dokkaebi Joon sonunda dayanamayarak ayağa kalktı ve hızlı hızlı uçağın içinde volta atmaya başladı. Akça tebessümle uçağın camından dışarı baktı. Gece olduğu için çok bir şey görünmüyordu; sadece zaman zaman hafif bulutlara denk geliyordu. Elbette şehirlerin üzerinden geçtiğinde de güzel bir ışık manzarası izliyordu. Lakin en güzeli gökyüzüne daha yakın oldukları için, yıldızlardı. Yeni ay gökyüzünde kendini göstermiş, çevresine de güzelliğini izletmek için, yıldızları toplamıştı. Akça bir an hilali, süslü elbiseler giymiş, çevresinde dönerek dans eden bir kız; yıldızları da ona hayran hayran bakan erkekler olarak hayal etti. O anda uzun süredir kitap yazmadığını hatırladı. Oysa yazar olarak kariyerine devam etmek ve yükselmek istiyorsa bilgisayar başında roman yazıyor olması lazımdı, kaçıyor değil. Elbette kaçmak isteyerek yapılmış bir tercih değildi.

"Yeter!" dedi, Pars. Son bir saattir uyuduğu koltuktan doğrulup, Joon'a döndü. "Koşturup durma."

"Koşmuyorum, hızlıca yürüyorum."

"Ses çıkartıyorsun. Topuklu ayakkabı mı o?"

Joon ayağını kaldırdı. Eski dönemlerden kalma Avrupa soylusu erkeklerin giydiği topuklu ayakkabılardan birini giyiyordu.

"Ciddi olamazsın."

"Joon seviyor. Her medeniyetten kalma antika ayakkabı koleksiyonum var. onları daha sonra getireceğim elbette. Ah, Osmanlı döneminde kalma pabuçlar bile var. Çok rahatlar!"

"Erkeklerin de ayakkabı delisi olduğunu duymuştum." dedi, Akça.

"Ben değilim."

"Babam da değil. Hatta düşündüm de çevremde ayakkabı düşkünü erkek hiç görmedim. O zaman bu bahsi geçen erkekler nerede?"

"Televizyonda." dedi, Pars. "Joon, yeter! Otur veya o saçma ayakkabıları çıkart."

"Ak Bozkurt ayakkabımı sevdi mi?" diye sordu, Joon.

Pars gözlerini devirip kendini tekrar uykuya verdi. Akça ise mahçup bir şekilde gülümsedi. Aslında sevmemişti, hatta bu ayakkabı modelleri en nefret ettikleriydi. Ona bir sebepten çok itici geliyordu. Belki de bunun üstüne giydikleri o komik elbiseler yüzündendi. Bilhassa kafalarına taktıkları peruklar ya da boyunların taktıkları yelpazeye benzeyen tüller. Bir de erkeklerin giydiği o tayt veya muz çorap mı karar veremediği pantolon benzeri şeyler vardı.

"Ak Bozkurt fikrini demeyecek mi?"

"Ş-şey..."

"Sevmedi." dedi, Pars. Bir yandan gözleri kapalıydı. "Çok nazik olduğu için söyleyemedi."

"Ah... Nesi var ki?"

"Kişisel tercih." dedi, Akça.

"Eh, olabilir. Evet... Neden erkekler topuklu giymiş ki?"

Hayalet Dünya [Hayalet Serisi #3]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin